04.03.2022
Altan Tan, indyturk.com’da “6’lı masanın 28 Şubat mutabakatı” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıyı aşağıya alıntılıyoruz.
6 partiden oluşan muhalefet ittifakı 28 Şubat 2022 günü yaptıkları ortak açıklama ile iktidara gelmeleri halinde yapmayı düşündüklerini başta ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem‘ olmak üzere maddeler halinde açıkladılar.
Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntılı durum ortada.
Mevcut ‘Türk usulü başkanlık sistemi’nden, adliye ve hukuk sistemine; ekonomiden eğitime, tarım ve hayvancılıktan sanayiye, çevre ve ekoloji sorunlarından dış politikaya kadar eksik ve yanlışlıkları hemen her gün dillendiriyoruz.
Bunları tek tek ve uzun uzadıya bir kez daha zikretmeye gerek yok.
Millet bunları ezberledi, ezberlemek bir yana, zaten sorunların içinde yaşıyor.
“Arife tarif gerekmez” lafını boşuna söylememişler.
6’lı muhalefetten beklenen; halkın rahatsız olduğu tüm bu konularda toplumu rahatlatacak ve ikna edecek programlarını ortaya koymaları.
Ne yazık ki muhalefetin altına imza koyduğu deklarasyon bu yönüyle bir ilgi ve heyecan uyandırmadı/uyandıramadı.
Bunun en önemli nedeni derde derman olacak, anlaşılır köşeli ve detaylı ifadeler yerine, daha çok genel geçer dilek ve temennilerin dillendirilmiş olması.
48 sayfalık mutabakat metnini satır satır irdelemek istemiyorum.
Bazı çok önemli eksikliklerin altını çizmekle yetineceğim.
Deklarasyonun ana direği olarak sunulan ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in en önemli kısmı olan cumhurbaşkanlığı kısmı es geçilmiş.
Cumhurbaşkanını kimin;
Doğrudan halkın mı, yoksa meclisin mi seçeceği belli değil.
Aynı şekilde sistemdeki cumhurbaşkanının yetki ve sorumlulukları da tanımlanmamış.
Hiçbir yetkisi olamayacak bir cumhurbaşkanına neden ihtiyaç olsun ki?
Tersinden bir soru ile ‘Eğer cumhurbaşkanını doğrudan halk seçecekse halkın en az yarısının desteğini almış bir kişi neden bu kadar silik ve etkisiz olmayı kabul etsin?’
Hükümetin düşürülmesi konusu da muğlak (belirsiz).
Yeni hükümetin kurulması garanti altına alınmadan, hükümet düşürülemiyor.
Bu konu da reel politikayla çelişkili. Pratik siyasi hayatta kurulan hükümet düşürülemez demek!
Parlamenter sistemin en büyük yarası olan temsil sorunu, halkın iradesinin doğrudan sandığa yansıması da atlanmış!
Parti içi kurulların nasıl işleyeceği genel bir ifade ile geçiştirilmiş.
Partilere üyelik, naylon üyeliklerin önlenmesi, üye aidatları, parti içi yönetimin nasıl oluşacağı, parlamento ve belediye seçimlerinde adayların nasıl belirleneceği; en önemlisi adayların;
1. Delege oyları ile mi?
2. Tüm üyelerin oy vermesi ile mi?
3. Gerçek bir demokrasinin olmazsa olmazı olan tercih sistemi ile mi? belirleneceğine değinilmemiş.
Tercih sistemi olmadıkça genel merkez diktatörlüklerinin kırılması asla mümkün değil.
Bu konu binayı temelsiz yapmaya kalkmak, ilk düğmeyi baştan yanlış iliklemek gibi bir şey.
Kürt sorunu, Alevilerin talepleri, ekonominin hangi düzenlemelerle rayına oturtulacağı, Suriye’de kalınıp kalınmayacağı gibi temel konular cevapsız.
Siyasi davalarla cezaevlerinde yatan on binlerce tutuklu ve hükümlünün içini rahatlatacak bir sinyal de verilmemiş.
‘Yahu kardeşim! Ne kadar büyük bir beklenti içindesiniz. Biraz sabredin. Seçimlere kadar bir hayli zaman var ve bu süre içinde bu deklarasyon detaylandırılır’ diyorsanız ve eğer gerçekten de 6’lı muhalefet bu konuları detaylandıracaksa sorun yok.
Bunu bir başlangıç metni olarak kabul edebiliriz.
Biz sadece hatırlatalım dedik!
Yok eğer ‘Seçimlerde de, seçimlerden sonra da bu; bundan ötesi yok’ diyorsanız; bu genel geçer, sade suya tirit deklarasyon ile işiniz zor.
Valla Altan abi siz ikna olur musunuz/olmaz mısınız yahut sizi ikna ederler mi etmezler mi bilemem. Yuvarlak masa etrafına üşüşen bu zevatın biribirlerini ikna etmediğini/edemediğni/edebilemediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Bunların ülke/sistem/halkın sorunlarını çözmekten ziyade asıl motivasyonlarının Syn. Cumhurbaşkanımıza olan husumetleri/çekememezlikleri ve bunları yönlendiren üst akılın sizin de içinde bulunduğunuz mahallenin -tamamıyla değilse bile- Syn. Cumurbaşkanımızın inisiyatifiyle kavuştuğu imkan/rahatlık ve kamu imkanlarından istifadesine son verilerek eskiden olduğu gibi 3. 4. sınıf muamele yapılmak istenmesi.