Altan Tan: Demokratik bir cumhuriyet için “siyasal af” şart

10.11.2023

Cumhuriyet 100 yaşını bitirip 101. yaşına girdi.

Tabii bu Filistin’deki büyük vahşet olmasaydı belki çok daha coşkulu bir şekilde kurtlanacak ve bu 100 yılın da daha derli toplu, akıllı uslu değerlendirmeleri yapılabilecekti.

100 yılı doldurmak tabii ki önemli bir hadise. 

Peki bu cumhuriyetin 100 yıldaki başarıları, eksikleri ve yanlışları ne?

Cumhuriyet, hangi sınıftan, hangi etnik kökenden, hangi ideolojik ve dini düşünceden olursa olsun Türkiye’de yaşayan herkesin cumhuriyeti olabildi mi?

Ne yazık ki bu 100 yılda ciddi toplumsal sorunlar yaşandı.

Cumhuriyet, kurulmasıyla birlikte topluma “Batılı”, “modern”, “ulusalcı”, “laik” denilen bir format ortaya koydu.

Ve bu formatı çoğu kez de topluma zorla kabullendirmeye çalıştı. 

İşte buna sosyologlar “Türk modernleşmesi” adını verdiler.

Maalesef bu Türk modernleşmesi; Nilüfer Göle’nin de Kemal Karpat’ın da Şerif Mardin’in de anlattıkları gibi, İngiliz modernleşmesi, Alman modernleşmesi, Japon modernleşmesi yanında çok acılı ve sancılı bir süreçten geçti.

Keşke böyle olmasaydı. 

Cumhuriyet kurulduğundan itibaren;

Bin yıldan fazla bir zamandır toplumun kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiş İslami düşünceyi toplum hayatından, sosyal hayattan, siyasal hayattan çıkarmaya çalıştı.

İkincisi, etnik olarak Türk ulusçuluğu, çok katı bir şekilde dayatıldı.

Özellikle Kürtler bunun en büyük mağduru olarak, çarşıda, pazarda, okulda Kürtçe konuştukları zaman bile cezaya tabî tutuldular. 

Yani bırakınız öbür türlü hareketleri; çok masumane, gündelik hayattaki uygulamalara kadar ciddi baskılar yaşadılar. Dilleri, kültürleri, müzikleri, gelenekleri yasaklandı.

Hatta varlıkları bile suç kabul edildi. Böyle bir halkın, böyle bir milletin, böyle bir ulusun var olduğunu iddia etmek bile suç kabul edildi. 

Yine aynı şekilde Türkiye’deki Marksistler, komünistler, sosyalistler uzunca bir dönem ciddi acılar yaşadılar.

Eğer bugünden örnek verirsek;

Herhangi bir siyasal düşünce, sisteme, mevcut rejime, müesses nizama aykırı ise hemen “teröristlikle”, “bölücülükle” suçlanıyor.

Soruyoruz şimdi:

Nazım Hikmet, Kemal Tahir, Hikmet Kıvılcımlı, Behice Boran, Zekeriya Sertel, Sabiha Sertel… Bunlar hayatları boyunca bir “terör eylemine”, “şiddete” bulaştılar mı?

Bildiğimiz kadarıyla düşünceden öteye hiçbir faaliyetleri olmadı bile. 

Ama bunların her biri 5 yıl, 10 yıl, 15’er yıl cezaevlerinde kaldı.

Ve bir müddet sonra da ana vatanlarına hasret bir şekilde hayatlarını yurt dışında sürgünlerde geçirdiler. 

Üstelik büyük perişanlıklar içerisinde yaşadılar…

Bir dönem Türk milliyetçileri yani Alpaslan Türkeş de dahil işte o meşhur “tabutluklar” hikayesinde büyük baskılara, hapislere maruz kaldı.

Onun için ne yazık ki bir kez daha tekrarlamak gerekirse;

Türk modernleşmesi çok acılı, sancılı ve zahmetli bir model oldu. 

Keşke böyle olmasaydı. 

Peki bugün geldiğimiz noktada durum ne? 

Bugün geldiğimiz noktada da tabii ki bundan 30, 40, ya da 80 yıl önceki sıkıntılar o derece yok. 

Ama büyük oranda toplumda hala bir dindar-laik gerilimi, Kürt meselesinin hala çözülemeyen yanları, Alevilerin sorunları, iktidara, devlete eleştirel yaklaşan insanların hukuk sınırlarını zorlayacak şekilde tahribata uğramaları ve cezalandırılmaları maalesef hâlâ devam ediyor.

Peki ne istiyoruz, neyi umut ediyoruz? 

Bu cumhuriyetin “tam demokratik bir cumhuriyet” olmasını istiyoruz. 

Bu sıkıntıların bu acıların bitmesini istiyoruz. 

Bunun da ilk adımı olarak bir genel siyasi af talep ediyoruz.

Tabii bu genel siyasi af, her konuşmamda tekrar tekrar söylüyorum;

Kim haklı, kim haksız, kim kimi affediyor;

Belki affedileceklerin şu an affedici durumda olanları affetmesi lazım…

Bunlar ayrı tartışmalar.

Ama siyaset terminolojisindeki adı şu an şu veya bu şekilde mağdur insanları mağduriyetlerinin giderilmesi ve bunun da adı “siyasal af”.

Ama ne yazık ki bu 100. yılda hiç kimse bunu ağzına bile almıyor, almadı.

Toplumsal barışın, uzlaşmanın ve demokratik bir cumhuriyete gidebilmenin birinci adımı acilen bir siyasi genel af.

İktidardan, siyasilerden bunu bekliyoruz.

Bir şeye de hayret ediyoruz: Muhalefette de bunu ağzına alan hiç kimse yok. 

En azından iktidarın adım atmasını zorlayabilmek için muhalefetin bu siyasi af konusunda yoğunlaşması lazım.

Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir.

Önerilen Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.