Altan Tan: Müslümanların Adalet ve Vicdan Karnesi

31.08.2024

Altan Tan, indyturk.com’da “Müslümanların Adalet ve Vicdan Karnesi” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıyı aşağıya alıntılıyoruz.

İnsanlık tarihi boyunca, insanlığın en fazla tartıştığı veya önem verdiği konular adaletvicdan ve ahlak olmuştur.

İslam da bu konuda, tabii ki gelen en son din ve Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) olduğundan, ana iddiasını, ana davasını ve ana felsefesini adalet, vicdan ve ahlak üzerine oturtmuştur.

Bu konunun altını çizen, açıkça belirten birçok ayetin yanı sıra, Peygamber’in “Din, İslam, güzel ahlaktır” şeklindeki çok kısa ama bütün konuyu izah eden veciz ifadeleri de vardır.

İslam dünyasının yöneticilerinin ötesinde, devletlerin ve sistemlerin ötesinde, bugün ahali olarak da halk olarak da vatandaşlar olarak da en büyük sorun adalet sorunudur, vicdan sorunudur, ahlak sorunudur.

Çünkü adalet olmadıktan sonra, vicdan olmadıktan sonra, ahlak olmadıktan sonra sözlerin, kanunların ve tavırların hiçbir kıymeti yoktur. Buradan sadece zulüm ve ahlaksızlık çıkar.

İşte günümüzdeki Müslümanlar da maalesef bu bataklığın içinde debelenmektedirler.
 

Buradan sadece tekrar ifade ediyorum, İslam ülkelerindeki, tırnak içinde bazıları da İslami olan, büyük bir kısmı batılı emperyalistlerin uşağı olan yönetimleri kastetmiyorum.

Bugün tırnak içinde İslami olduğunu iddia eden iktidarlar; İran’da, Suudi Arabistan’da, Körfez ülkelerinde, hatta kağıt üzerinde Mısır’da, Fas’ta, Türkiye’de, Ürdün’de var. Ama buralardaki yönetime baktığınızda, kanunlara ve uygulamalara baktığınızda, ne yazık ki, ayrı bir medeniyet ve ayrı bir dünya olan ilerlemiş batı medeniyetlerindeki görece adaletin yarısını bile bulmak mümkün değil.

Buradan şuraya gelmek istiyorum: Bu sadece bir yönetim sorunu değil. Çünkü vatandaşların, yani Müslümanların da önemli bir kısmı bu değerleri kaybetmiş veya göz ardı etmiş durumda.

Türkiye’ye gelen, bugün 25 yıla yakındır İslami değerlere bağlı, en azından sempatizan diyelim, açık bir iddiaları olmasa da bir iktidar var.

Ama baktığınızda adalet büyük oranda darbe yemiş ve bu konuda ciddi tartışmalar ve endişeler var.

Tabii, adaletten sadece ceza hukukunu kastetmiyorum. Ticaret hukukundan aile hukukuna, tarım ve ziraate kadar her konuda hem kanunlar hem de bu kanunlarla ilgili uygulamalarda ciddi sıkıntılar var.

Bunun ötesinde halkta da ciddi sıkıntılar mevcut.

Esas olarak üzerinde durmak istediğim, ikinci seferdir tekrarlamak zorunda kaldığım husus şudur:

Yönetimler değil, halkta da ciddi bir deformasyon, yani bozulma ve çözülme var.

Bu adaletin, vicdanın ve ahlakın katı kurallarla belirlenmiş olduğunu tekrar ifade ediyorum.

Nasıl yok derseniz, iki cümleyle cevap vereyim:

Felsefi olarak Allah’ın adaletinin üzerinde bir adalet yok.

Yani kul ne kadar adil, ne kadar adaletli, ne kadar ahlaklı, ne kadar vicdanlı olursa olsun, bu izafi ve görece bir durumdur.

İkincisi, insanlığın genel geçer, kabul ettiği değerler vardır. Bütün dinlerin, ideolojilerin ve felsefelerin üzerinde kabul ettiği genel değerler vardır. İşte bunların geneline adalet, vicdan ve ahlak diyoruz.

Örnek vermek gerekirse, Peygamber Efendimiz’in doğumundan hemen önce yaşamış, doğduktan sonra ölmüş bir İran İmparatoru vardır; Farsça Enuşirevan, bizim bildiğimiz tabiriyle Arapça ve Türkçe tanımlamasıyla Nuşirevan. Mesela bütün İslami kaynaklarda Nuşirevan’dan adil bir hükümdar olarak bahsedilir.

Daha da açık ve net bir örnek var: Habeş İmparatoru, Habeş Kralı Necaş, ki biliyorsunuz Peygamber Efendimiz döneminde.

Ki biliyorsunuz, Peygamber Efendimiz döneminde Müslümanların bir kısmı Mekke’deki baskılardan bunalarak Habeşistan’a hicret ettiler. İki sefer hicret oldu Habeşistan’a.

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Hristiyan olan Habeş kralı Necaşi’nin cenaze namazını kıldı ve ondan adil bir hükümdar olarak bahsetti.

“Habeşistan’da adil bir hükümdar var, gidin ona sığının, onun sayesinde güvenliğinizi ve emanınızı sağlayın” dedi.

Ve nitekim de öyle oldu.

Yani bu, sadece Müslümanlara has bir şey değil.

Ama tabii ki İslam’ın adaleti, İslam’ın vicdanı, İslam’ın ahlakı hepsinin üzerinde.

Ancak bugünkü durumda adalet yok oldu, vicdan kayboldu, ahlak sarsıntı geçirdi.

Peki, nasıl düzelecek?

Nasıl olacak?

Cafcaflı lafla insanın kulağına hoş gelen onlarca şiirsel sözün hiçbir faydası bugün yok.

Maalesef yok.

Öncelikle yapılması gereken, adaletin tesis edilmesidir.

Hangi din, hangi dil, hangi mezhep, hangi ideolojiden olursa olsun insanlar arasında veya insanın diğerleriyle olan ilişkisinde adaletin sağlanması gerekiyor.

İşte bu konuda bizde çok güzel laflar var:

“Şeriatın kestiği parmak acımaz”,

“Kendin için istediğini kardeşine de iste”

Ve daha onlarca söz…

“Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma”.

Vicdan ise bambaşka bir şey; bir bitkiye karşı, toprağa karşı, göle karşı, denize karşı, hayvana karşı, sadece insanlara karşı değil, merhametli olma, insaflı olma, onu yok etmemek, ona zarar vermemek.

Ahlak ise, bunların hepsinin de üzerinde bir şey. Doğru olan her şeyi hayatında uygulamak, yanlış olan her şeyden de kaçınmak.

Bugün işte en fazla kaybettiğimiz şey bu.

Dönem dönem tartışıyoruz:

İslam dünyasında bin küsur yıldır yönetim bozukluğu var; yasama, yürütme, yargı, halife, yönetici, seçim, şura, etnik meseleler, mezhebi meseleler, bizim gibi düşünmeyenlerle münasebetler nasıl düzenlenecek?

Benim “Allah Adına Yönetmek” kitabımda, kendimce aklım erdiğince bu konuları irdelemeye çalıştım. Ama bunların hepsinin ötesindedir.

Yani bunları çözemedik.

AK Parti de çözemedi,

İhvani Müslümün de çözemedi,

İran da çözemedi,

Afganistan da çözemedi,

Ve eksik kaldı.

Arkadaşlar, tek bir şey yapmanız yeter:

Adil olun.

Bir de vicdanlı olun.

Adil olmak ne demek?

Necaşi’nin yaptığı da bu; zulmetmemek, hak yememek, yalan, hırsızlık, kayırma, rüşvet ve iltimasa başvurmamak.

Bunu yapabilse bile Müslüman toplum veya Müslüman idareciler, inanın, çok büyük felsefi değişikliklere gerek kalmadan toplumda ciddi iyileşmeler olacak.

Adaletin, ahlakın ve vicdanın olmadığı bir yerde gerisi teferruattır.

Onun için bugün bütün bu yönetim; yasama, yürütme, yargı, seçim, şura, meclis, yetki ve denetim, bunların ötesinde en önemli sorun önce vicdandır.

Çünkü vicdanınız olacak önce, sonra ahlak ve adalet.

Önerilen Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir