23.07.2021
Altan Tan, indyturk.com’da “Şeyh Said kıyamı mahkeme zabıtları (3)” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıyı aşağıya alıntılıyoruz.
Şeyh Said Kıyamı 1 ve 2 nolu yazılarımda mahkeme zabıtlarının yayınlanma hikayelerini anlatmıştım.
Toplam 92 kişinin yargılandığı ve 28 Haziran 1925 günü Şeyh Said ile birlikte 47 kişinin idama mahkum edildiği, idama mahkum edilen 47 kişinin itirazsız ve temyizsiz aynı gece (28/29 Haziran 1925) idam edildiği mahkeme zabıtları başlı başına çok önemli tarihi belgelerle dolu.
Bunları kısım kısım ve özet olarak sizlerle paylaşacağım.
Şeyh Said Kıyamı’nın üzerinden 86 yıl geçmesine rağmen en çok tartışılan konuların başında hareketin İslami mi yoksa Kürt ulusal talepleri ile ilgili mi olduğu veya ne kadar İslami, ne kadar ‘Kürdi’ olduğu konusu geliyor.
Bir diğer tartışılan önemli konu da organize bir hareket olup olmadığı.
Kemalist rejimin mahkeme süresince iddiası Şeyh Said ve arkadaşlarının önceden tasarlanmış ve organize bir şekilde isyan ettikleri yönünde.
Kemalist rejimin mahkeme heyeti tüm mahkeme süresince;
‘Güya dini ve şer’i ve fakat her halde müstakil bir Kürdistan Hükümeti teşkil ve tesis eylemek emel ve maksadı ile Hükümet-i Cumhuriye aleyhine fiilen ve müsellahan (silahlı) kıyam eylemek’ iddiasını tekrarlıyor.
Verilen idam kararlarında da bu iddia yer alıyor.
İdam edilen 47 kişinin hiç birinin ifadelerinde Kürdistan Hükümeti kurmak ile ilgili tek bir ifade yer almıyor. (Daha önce idam edilen, Hacı Ahdi, Dr. Fuad, Seyid Abdülkadir, Cıbranlı Halid Bey ve Bitlis Milletvekili Yusuf Ziya Beylerin zabıtları bu dosyada değil)
Kemalist rejim Şeyh Said Kıyamı’nı Türkiye içinde ‘Müstakil (bağımsız) Kürdistan Hükümeti kurma’ isyanı olarak tanımlarken, ülke dışına ise ‘Şeriatçı- gerici- yobaz’ bir isyan olarak takdim ediyor.
Bu yolla içeriden Müslümanlardan alacağı desteğin önünü kesiyor.
Kemalistlerin bir diğer iddiaları da Şeyh Said ve arkadaşlarının Kazım Karabekir’in kurduğu Terakkiperver Fırka ve İngiltere ile ilişkide oldukları.
Kıyamın önderi olan Şeyh Said ve kadronun entelektüel tek kişisi olan Hanili Salih Bey bu iddiaları açık ve kesin bir dille yalanlıyorlar.
Hemen her soruda Kürt olduklarını söylüyor; Kürt, Kürtler, Zaza, Zazalar, Kürdistan ifadelerini sıkça kullanıyorlar.
Henüz kuruluş aşamasında olan ve Kürt ulusal taleplerini savunan Cıbranlı Miralay Halid Bey liderliğindeki Azadi Örgütü mensupları ile dönem dönem görüştüklerini (Cıbranlı Halid Bey Şeyh Said’in hem teyzesi oğlu hem de kayınbiraderidir) ancak asla bir fikir ve eylem birliği içinde olmadıklarını söylüyorlar.
Kıyamın ana ve tek nedenini Hilafetin kaldırılması, Tekke ve medreselerin kapatılması ve İslami değerlerin adım adım toplum hayatının dışına çıkarılması olarak ifade ediyorlar. Mahkeme esnasında hakimin;
‘İsyan harekatını siz nasıl tasavvur ettiniz, nasıl buldunuz, sizi teşvik eden veya bir ilham mı vaki oldu’ sorusuna Şeyh Said;
‘Haşa, ilham vaki olmadı. Kitaplarda gördük ki ‘İmam-ı vakit şeriatın ahkamını icra etmezse üzerine kıyam vaciptir’
Hükümete şeriat meselesini anlatmak istedik. Hiç olmazsa bir kısmının icrasını talep edecektik. Allah Teala’nın kaderi beni bu işe düşürdü. İçine düştüm bir daha çıkamadım’ (Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said Davası Mahkeme Tutanakları s.24), ‘İmam şeriatın ahkamını icra etmez, kafir olursa ona kıyam caizdir’ ( Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said Davası Mahkeme Tutanakları s.34),
‘Allah bilir ki bu kıyam din içindi’ (Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said Davası Mahkeme Tutanakları s.141),
‘ Bu kıyama beni sevk eden iki sebep vardı. Birisi Kütüb-ı şer’iye ve akide idi. Ruhumuz çıksa akidemiz çıkmaz. İkincisi de matbuat mütemadiyen bizim bin nokta-i nazarında kinimizi tezyid ettiriyordu.’ (Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said Davası Mahkeme Tutanakları s.229) şeklinde cevaplıyor.
Kürtlükle ilgili iddialara Hanili Salih Bey ise ‘Maksat bu havalide dinden ibarettir: yalnız din meselesi, yalnız’ (Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said Davası Mahkeme Tutanakları s.320-321) cevabını veriyor.
3.Lider kadrolar Terakkiperver Fırkası’nın muhalefetini beğendiklerini ancak kesinlikle bir ilişki içinde olmadıklarını belirtiyorlar.
4.İngiltere tarafından desteklendikleri iddialarını ise ‘Allah İngiltere’nin belasını versin'(Hanili Salih Bey ifadesi, Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said Davası Mahkeme Tutanakları s.328) diyerek şiddetle reddediyorlar.
5.Hareketlerinin kesinlikle organize bir kalkışma olmadığını, Piran (Dicle ilçesi) köyündeki bir düğünde, düğüne katılan birkaç mahkumu tutuklamak isteyen askerlerle mahkumlar arasında çıkan çatışma ile spontane bir şekilde patladığını anlatıyorlar.
Şeyh Said’in;
‘Bütün rüfekamın içinde ilmi, iktidarı, fazlı itibariyle en şayan-ı itimad kişi’ dediği Hanili Salih Bey herkes suçu Şeyh Said’e atarken;
‘Hükümetin mugayir-i şer’i şerif harekatı bu vaziyeti izhar etmişti, Şeyh Said Efendi bir kibritti. O olmasa idi başka birisi yapardı'(Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said Davası Mahkeme Tutanakları s.323) diyor.
Devam edeceğiz İnşallah