08.03.2024
Altan Tan, indyturk.com’da “Türkiye Dış Politikada Eksen Mi Değiştiriyor?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıyı aşağıya alıntılıyoruz.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Müsteşarı İbrahim Kalın Amerika Birleşik Devletleri’ndeler (ABD).
“Bunda ne var?” diyebilirsiniz, zira dışişleri bakanları ve MİT başkanları belirli dönemlerde, belli ziyaretlerde bulunurlar.
Ancak şu anki gelişme, rutin ziyaretlerden biri değil.
Bundan çok kısa bir müddet evvel Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Müsteşarı İbrahim Kalın, Irak’ın başkenti Bağdat’ı ve Irak Kürdistan Bölgesi’nin (IKB) merkezi Erbil’i ziyaret ettiler.
Bu ziyaretin ardından IKB Başkanı Neçirvan Barzani, Antalya’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştirdi.
Peşi sıra, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Müsteşarı İbrahim Kalın, Amerika’ya gittiler.
Tabii, böylesine art arda görüşmeler, gelişmeler, ziyaretler gerçekleşince insan dönüp, “Ne oluyor” diye soruyor…
Biliyorsunuz, dünyadaki bütün siyasi kavgaların temelinde belli kutuplaşmalar var.
Elbette, bu kavgaların kültürel, dini ve özellikle de ekonomik sebepleri var.
Ekonomik sebepler, çıkar savaşlarında çok büyük bir gerekçe oluşturuyor.
Biz Türkiye’de yıllardır, özellikle muhafazakar, milliyetçi, sağcı çevreler çok kısa bir tanımlamada bulundular: Batı.
“Batı” derken Avrupa Birliği (AB), AB’nin Almanya’sı, Fransa’sı, şu an AB’de olmayan İngiltere’si ve ABD… hep aynı kaba konuldu.
Türkiyeli solcular, sosyalistler de benzer bir hata içerisinde bulundular; “Batı emperyalizmi” deyip geçerler…
Ama bu “Batı emperyalizmi” dedikleri güçlerin içerisinde de ciddi kavgalarının, ciddi çıkar çekişmelerinin, hatta ve hatta savaşların olduğunu göz ardı ederler.
Çok eskilere gitmeye gerek yok, son yüzyılda yaşanan I. ve II. Dünya Savaşı, Batı’nın kendi içinde oldu ve dünyadaki bütün ülkeler de bu savaşlarda Batı’daki kutuplaşmaya göre saf tuttular.
Gelelim bugüne;
Bugün de dünyada İngiltere, Rusya, Çin ve içinde kısmen İran’ın da olduğu bir Avrasya ekseni var.
Bunun patronluğunu da İngiltere yapıyor.
Çünkü paraya Londra hükmediyor.
Katar’dan gelen paralar da öyle kendiliğinden ya da Katar emirinin bizi çok sevdiğinden gelmiyor.
Aynı blok içerisindeyseniz, İngiltere sizi destekliyor; o blok sizi destekliyor.
Ticaret ve dış ilişkiler bu çerçevede gelişiyor.
Ama aynı şekilde AB’nin ABD ile ciddi rekabeti var.
Yine İngiltere’nin ABD ile dünya liderliğinde ciddi farklılıkları var.
Mesela durup dururken Rusya, Ukrayna’ya niye saldırdı?
5 kasaba, 25-30 köy almak için mi?
Eğer gerçekten bir sorun varsa -ki Sovyetler Birliği’nin dağılışının üzerinden 37 sene geçti- neden bugüne kadar bekledi de şimdi savaşa kalkıştı?
Mutlaka bu çatışmaların, bu kavgaların perde gerisinde başka bir şey var…
Londra’dan başlayıp Pekin’e gidecek olan, büyük bir kısmı gerçekleşen İpek Yolu;
Son dönemde Hindistan’ın öne çıkarılarak, ABD tarafından yine Akdeniz’e yeni bir yolun inşa edilme çabaları;
Yol derken tabii hava yolu, kara yolu, demir yolu, limanlar, ulaşım, lojistik… Bunlar hepsi birbirine bağlı.
Türkiye, uzunca bir zamandır NATO’dan ABD’den farklı bir kulvarda, İngiltere-Rusya-Çin ekseninde siyaset yapıyordu.
Ama ne olduysa oldu -o da ayrı bir tartışma meselesi- ABD ile Rusya tekrar yakınlaştılar.
Bu yeni bir durum değil.
I. Dünya Savaşı’nda da aynı bloktaydılar, II. Dünya Savaşı’nda da…
O kamplaşmalar, çatışmalar; komünizm, kapitalizm tartışmaları… meselenin, halka gösterilen başka bir yüzü ama dünya imparatorluğundaki rekabette başka dip ilişkiler var.
Bugün de yine ABD ve Rusya yakınlaştı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, NATO için “Beyin ölümü gerçekleşti” demişti; NATO tekrar canlandı.
NATO’da olmayan İsveç, Macaristan gibi Avrupa ülkelerini de NATO’nun içine aldı.
Ve ABD, Rusya’yla iş birliği içerisinde, halk tabiriyle Avrupa Birliği’nin ümüğünü sıktı.
Ve bugün Türkiye, tekrar Ortadoğu’da, özellikle Kürt meselesinde ABD ve Rusya ekseninde, yeni arayışlar içerisinde.
Onun için, önümüzdeki dönemde bu dış politikadaki çapraz kurlar, yeni kurlar Türkiye’de de etkisini gösterecek.
Ve Türkiye yeni Suriye’de veya Irak’ta bu yeni kurulacak dengeler içerisinde ABD ve Rusya’yla birlikte başat rol oynayacak.
Ha neler olacak?
Bunu bugünden kesin olarak görmüyoruz, göremiyoruz.
En azından biz göremiyoruz.
Ama öyle bir gelişme düzeyi var ki, Talabani’nin oğlu özellikle Bafel Talabani, İran çizgisinde, PKK ile işbirliği içerisinde ve destekçisi olarak Türkiye’ye karşı başka bir konumda.
Ama Suriye’deki PKK de dahil, işte Mazlum Abdi (Mazlum Kobani) ve o ekol; Rusya, ABD, Türkiye başka bir eksende.
Bu eksen içerisinde neler düşünülüyor, neler tartışılıyor?
Önümüzdeki dönemde nasıl bir Suriye ve Suriye’de Kürt politikası;
Nasıl bir Irak, hatta Talabani;
Öbür tarafta Barzani ve partisi KDP de bu Türkiye-ABD ittifakının içerisinde…
Bunları hep birlikte göreceğiz.