Fyodor Lukyanov: Bir Dönemin Sonu: Batı ile İşbirliği Sayfası ‘Çevriliyor’

13.03.2022

perspektif online, Fyodor Lukyanov: Bir Dönemin Sonu: Batı ile İşbirliği Sayfası ‘Çevriliyor’” başlıklı bir yazı yayınladı. Aşağıya alıntılıyoruz.

Rusya liderliği son derece sert adımlar atmaya karar verdi. Bunu da olasılıkla bu eyleminin sonuçlarının farkında olarak, hatta bilinçli bir şekilde yaptı. Batı’yla işbirliği sayfası çevrildi. Bu, yalnızlık politikasının norm olacağı anlamına gelmiyor ancak siyasi ilişkilerde önemli bir tarihsel dönemin sonuna işaret ediyor. Yeni Soğuk Savaş öyle çabuk sonlanmayacak.  

Devlet Başkanı Putin’in başlattığı Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesi küresel ilişkiler bakımından  bir dönemin bittiği anlamına geliyor. Moskova kendini “tüm dünyada önemli bir değişiminin aktörü” olarak konumlandırdı. Bunun etkileriyse önümüzdeki yıllarda hissedilecek.

Rusya Silahlı Kuvvetleri’nin Ukrayna’daki operasyonu bir dönemin sonlandığına işaret ediyor. Nihayetinde ‘Liberal Dünya Düzeni’ olarak bilinen yapının oldukça istikrarlı iki kutuplu düzeni hükümsüz kıldığı bu dönem, Sovyetler Birliği’nin düşüşü ve 1991’de dağılmasıyla başlamıştı. Liberal düzen, ABD ve müttefiklerinin, evrenselcilik ideolojisini merkez alan uluslararası siyasette oyun kurucu olmalarına zemin hazırladı.

Bu yeni oyundaki konumundan memnun olmayan bazı önemli güçlerin anlamlı bir karşı duruş sergilediğinden bahsetmek mümkün olmasa da, hâlihazırdaki kriz, uzun zaman önce kendini açıkça belli etmişti. Aslında oldukça uzun bir zamandır (en az 15 yıl kadar) pratikte bu düzene herhangi bir karşı çıkış da söz konusu değildi. Batılı olmayan ülkeler, yani Çin ve Rusya mevcut hiyerarşiye dahil olmaya da çalıştılar. Pekin bu hiyerarşiye dahil olmakla kalmayıp, oyun kuruculardan olmak için de elinden geleni yaptı. Moskova içinse bu süreç Pekin için olduğundan daha zordu. Moskova’nın yeni dünya düzenine uyum sağlaması ve söz konusu saflarda saygın bir yer edinerek yerini sağlamlaştırması daha uzun sürdü.

Söz konusu sistem, kararlı ama aynı zamanda herhangi bir güç dengesini kavramsal olarak dışarıda bıraktığı için sallantıda bir sistem olup çıktı. Daha da önemlisi, dünyanın sürdürülebilir bir biçimde işlemesi için, özü itibarıyla elzem olan uygun kültürel ve siyasal çeşitlilik seviyesine erişilmesine müsaade etmiyordu. Askeri faaliyetlere yönelik tavırlar da dâhil olmak üzere çeşitli yollarla tüm diğer dünya görüşlerini ekarte eden tek tip bir dünya görüşü dayatıldı.

Bir efsaneye göre, Büyük Petro, 1709’da Poltava Savaşı’ndan sonra kadehini “İsveçli öğretmenleri”nin şerefine kaldırır. Bugün de Rusya liderliğinin Batı’dan çok şey öğrendiği söylenebilir. Rusya’nın Ukrayna’daki faaliyetlerinde, Amerika ve NATO’nun Yugoslavya, Irak ve Libya’ya yönelik (askeri amaçlarla olanlardan tutun da bilgilendirmeye yönelik olanlara kadar) tüm kampanyalarında görülen unsurları saptamak kolay.

Gerginlikler uzun süredir taşma noktasına gelmişti ve artık Ukrayna nihai cephe hattı haline geldi. Hâlihazırdaki gerginlik, 20’nci yüzyılın ikinci yarısında tanık olunan ideolojik savaş gibi değil. Şu aralar çok daha dağınık bir model adına dünya hegemonyasına meydan okunuyor. Dünya artık daha şeffaf ve birbirine bağlı, bu da tecridi sadece sınırlı ölçüde mümkün kılıyor. Dolayısıyla Soğuk Savaş’ın ‘etki alanları’ kavramı artık uygulanabilir değil. Yani en azından şu ana kadar böyle düşündük.

Hâlihazırdaki çatışma, geçmişte de sıkça olduğu gibi, stratejik olarak önemli bir bölge için yürütülüyor. Eski bir deyiş olan “tarih tekerrürden ibarettir”in şu anki koşullarda geçerli olduğu, medyada kanallar arasında gezerken açıkça farkediliyor. İki farklı yaklaşımın çarpıştığını görüyoruz. Bir tarafta kan ve toprak gibi, basit, kaba fakat ayan beyan anlaşılabilir ilkelerin yönlendirdiği klasik sert gücün tatbiki söz konusu. Diğer tarafta ise genel olarak değerler olarak anılan, etkili ve bir o kadar kolay işlenebilir bir ideoloji, iletişim ve ekonomi araçları serisiyle başvurulan çağdaş bir çıkar ve etki propagandası yöntemi var.

Soğuk Savaş’tan bu yana, neredeyse her zaman, en amaca yönelik yöntem bu yaklaşımlardan en çağdaşı oldu. Hadi moda olan, ama pek de doğru olmayan adıyla söyleyelim: ‘Hibrid savaş’ yöntemi. Bu yöntem, doğrudan silahlı çatışma bir yana, çoğunlukla ciddi bir direnişle de karşılanmadı.

Rusya liderliği bu anlamda son derece sert adımlar atmaya karar verdi. Bunu da olasılıkla bu eyleminin sonuçlarının farkında olarak, hatta bilinçli bir şekilde yaptı. Batı’yla işbirliği sayfası çevrildi. Bu, yalnızlık politikasının norm olacağı anlamına gelmiyor ancak siyasi ilişkilerde önemli bir tarihsel dönemin sonuna işaret ediyor. Yeni Soğuk Savaş öyle çabuk sonlanmayacak.

Sürdürülen askeri operasyonun etkileri, bir müddet sonra, büyük ihtimalle azalmaya başlayacak ve o zaman da kimi etkileşimler kaldığı yerden sürdürülecek. Yine de bir sınır çekildi, bu kaçınılmazdı. Olumlu bir senaryoda bile, yaptırımların kaldırılması ve ilişkilerin kademeli ve seçici bir şekilde yeniden kurulması yıllar alacak. Ekonomik önceliklerin yeniden yapılandırılması, kimi yönlerden kalkınmayı teşvik edecek kimi yönlerden de yavaşlatacak farklı bir yaklaşım gerektirecek. Rus toplumunun en aktif kesimi, eski yaşam tarzlarının geçmişte kaldığının farkına varmak durumunda kalacak.

‘Rusya Kalesi’ gücünü test etmeye karar verdi ve tüm dünya için önemli bir değişimin temsilcisi haline geldi.

Bu yazı Russia in Global Affairs sitesinde yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.

Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir.

Önerilen Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.