09.10.2023
Kâzım Güleçyüz, yeniasya.com.tr’de “Sorular hâlâ cevapsız” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıyı aşağıya alıntılıyoruz.
Odağında “Kanun Hükmü” adındaki belgeselin bulunduğu tartışmalar demokrasi mücadelesi açısından çok önemli bir tecrübe örneği olarak kayda geçti.
Olay, “Kanun Hükmü”nün festival komitesi kararıyla, festivalde yarışacak belgesel filmler listesinden çıkarılmasıyla başladı.
Gösterilen gerekçe, belgesele konu olan kişi hakkında yargılama sürecinin devam ediyor olmasıydı. (Oysa belgesel daha önce de engellenmek istenmiş, hatta konu AYM’ye gitmiş ve yüksek mahkeme, engelleme için “İfade özgürlüğünün ihlalidir” kararı vermişti.)
Festival yönetiminin kararına tepki gösteren 20 jüri üyesi “Sansürü kabul etmiyoruz” diyerek jüriden çekildiğini duyurdu.
Ardından 27 yönetmen ve yapımcı da filmin listeden çıkarılmasını sanat ve ifade özgürlüğüne açık bir tehdit olarak gördüklerini belirten ve “Özü itibariyle topluma ait olan festivallerin sansüre boyun eğmesinin kabul edilemez olduğunu düşünüyoruz” diyen bir ortak açıklamayla filmlerini yarışmadan çekti.
Bunun üzerine festival yönetimi “Filmde yer alan kişiyle ilgili yargı sürecinin devam etmediği tarafımızca belgelendiği için filmin yarışma seçkisine geri alınmasına karar verilmiştir” diyerek geri adım attı.
Bu defa tepki Kültür ve Turizm Bakanlığından geldi. Bakanlık festivalden çekildiğini açıkladı. Ve ardından Adalet Bakanı da bu kararı doğru bulduğunu söyledi.
Bu gelişmeler üzerine festival yönetmeni, belgeselin listeden tekrar çıkarıldığını, ayrıca, kendisi hakkında soruşturma açıldığını ve dahası tehditler aldığını duyurdu.
Ve son aşamada Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı, festivalin iptal edildiğini, “süreci yönetemeyen” festival yönetmeninin de görevden alındığını açıkladı.
Neticede olan, Altın Portakal Film Festivaline oldu ve yılların geleneği olan festivali 60. senesinde ilk defa yapılamadı.
Yaşananlar, bir kez daha iktidarın tahammülsüzlüğünü ve hukuk tanımazlığını gösterdi. Ama aynı zamanda, yaptığı baskı ve sansüre boyun eğmeyen toplu bir dayanışma karşısında, festivali tümden iptal ettirmeyi dahi göze alarak geri adım atmak zorunda kaldığı görüldü. İktidarla paralel bir tavır sergileyen Antalya Belediyesi de sınıfta kaldı.
Kazanan ise, bu sansür ve dayatmaya karşı ortaya konulan ortak duruş oldu. Türkiye’nin tek adam rejimiyle içine sürüklendiği çıkmazdan kurtulabilmesi, bu duruşun her alanda pekiştirilerek çok sağlam bir güç birliğine dönüştürülmesiyle mümkün.
Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir.
Kazım Güleçyüz bey kendince haklı gerekçeler ile yazısının odağına “Tek adam” tesbitini oturtmuş. Köşe yazarlığı yaptığı gazetenin fikriyatını ne kadar benimsiyor bilmiyorum. Ancak köşe yazarlık yaptığı gazetenin temsil ettiği cemaat bırakın diriyi ölmüş bir adamı “Tek adam” dan daha fazla yüceltmektedirler. Onlar için “Tek adam” değil “Kutsal Tek adamdır”. Önce bu çelişkiyi görmesi gerekir.