Menekşe Tokyay: 11 ilde Kürt seçmen anketi: 3 kimlik öne çıkıyor

28.03.2022

Menekşe Tokyay, gazeteduvar.com’da “11 ilde Kürt seçmen anketi: 3 kimlik öne çıkıyor” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıyı aşağıya alıntılıyoruz. 

Rawest Araştırma’nın 11 ilde yaptığı ‘Kürtlerde Değerler ve Tutumlar’ araştırmasına göre, katılımcılarda “müslüman, özgürlükçü ve demokratlık” vurguları kimlik tanımında öne çıktı.

11 ilde Kürt seçmen anketi: 3 kimlik öne çıkıyor

Fotoğraf: Arşiv

DUVAR – Rawest Araştırma’nın saha çalışmalarını gerçekleştirdiği, Kürt Çalışmaları Merkezi adına yürütülen “Kürtlerde Değerler ve Tutumlar 2021 Araştırması” kamuoyuyla paylaşıldı.  

Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin iş birliği ile yürütülen saha çalışmasında, 11 şehirde (İstanbul, Adana, Diyarbakır, Mardin, Van, Ağrı, Bingöl, Hakkâri, Urfa, Malatya, Adıyaman), 18 yaş üzeri Kürtlerin değer yargıları ve tutumları mercek altına alındı.

Araştırmaya göre; katılımcılarda “müslüman”, “özgürlükçü”, “dindar”, “demokrat” gibi kimlikler öne çıkarken, AK Partililerde daha çok “müslüman”, “dindar”, “muhafazakâr” kimlikler, HDP’lilerde “özgürlükçü”, “müslüman” ve “Kürt hakları savunucusu” kimlikler ağırlıklı.

Katılımcıların “sağa” ve “sola” ait değerlere ilişkin görüşlerinde ise, sol tandanslı Kürtler arasında emek, eşitlik, halk, adalet, demokrasi, çevre bilinci ön plana çıkarken, sağ spektrumdaki Kürtler, dindarlık, milliyetçilik, millet, kalkınma, ailenin birliği gibi değerleri önceliyor. 

Dolayısıyla, araştırmaya göre, Kürtlerin çoğu kendini siyasal spektrumun solunda değil yüzde 47’lik bir oranla merkezde konumlandırıyor. Üç kişiden biri sol, beş kişiden biri ise kendini sağ spektrumda olarak niteliyor.

KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİ DIŞLAYICI ALGILANMIYOR

Kürt milliyetçiliği Kürtler arasında yüzde 10 düzeyinde; ancak Kürtler, Kürt milliyetçiliğini, başka kimliklerle de uyumlu, hak talep eden bir anlam çerçevesinden okuyorlar. CHP seçmeni Kürtleri diğer gruplardan ayıran ise, laik ve liberal vurgular olarak görülürken, HDP seçmeninin üçte ikisi, AK Parti seçmeninin ise neredeyse yarısı Kürt milliyetçiliğini orta ve yüksek düzeyde benimsiyor.

Hayattan memnuniyet konusunda ise, Kürtlerin, Türkiye’nin geri kalanıyla kıyaslandığında memnuniyet oranı geride. Katılımcıların yarısından fazlası için bu oran düşük iken, küçük şehirlerde yaşayanlar, erkekler ve gençler hayattan memnuniyet oranı daha düşük grupları oluşturuyor.

PARTİ TERCİHLERİNDE DEĞİŞİM

Araştırmanın verilerinden biri ise, Türkiye’deki Kürtlerin parti tercihleri. Katılımcıların en çok destekledikleri partiler HDP ve AK Parti. Üçüncü sırada ise CHP yer alıyor. Bu tablo, 2018 yılı verilerine göre AK Parti ve MHP’nin oy kaybettiğine, CHP, DEVA, Gelecek gibi partilerin ise oy oranlarının arttığına işaret ediyor. HDP’nin ise oyu, tabloya göre, kısmen azalma eğiliminde. 2018 yılına göre en büyük düşüş AK Parti’de (yüzde 16) yaşanırken, en büyük artış ise CHP’de kaydedilmiş. AK Parti’nin oy kaybının en az yüzde 11’ini muhalefet cephesine kaptırdığı da araştırma bulguları arasında.

‘KÜRT MESELESİNE DAİR OLUMLU ŞEYLER SÖYLEMESİ CHP’NİN YÜKSELİŞİNDE ETKİLİ OLDU’

Kürt çalışmaları merkezi direktörü Reha Ruhavioğlu’na göre, AK Parti’nin 2018 yılından beri oyu düşüyor; zira aynı sene MHP ile kurduğu ittifakın “Kürtleri giderek politik ve ekonomik olarak dışlaması, AK Parti’nin ekonomiyi yönetememesi, Kürt meselesinde asayiş ve güvenlik öncelikli daha şahin bir tavır benimsemesi” bunda etkili oldu.

Ruhavioğlu, “CHP özellikle 2019’dan beri HDP’nin desteğini aldı, Kürtlerle olumlu bir diyalog kurdu, Kürt meselesine dair olumlu şeyler söylemesi CHP’nin yükselişinde etkili oldu ve CHP’nin iktidar alternatifi olarak konumlanması da bunda etkili. Çünkü CHP’ye oy veren esas iki büyük küme ise, oy kullanmamış olanlar ve yeni seçmenler olup CHP’nin yükselişte olduğu imajı, bu seçmenler nezdinde üstünlük psikolojisi yaratıyor” diyor.

Katılımcıların yarısı, yakın oldukları partinin seçime girmemesi durumunda ikinci bir partiyi tercih etmek yerine boykot ya da kararsız pozisyonlarına çekiliyorlar. 2018’de oy kullanmamış her 10 seçmenden 4’ünün seçimleri protesto ettiği belirtiliyor.

Araştırmaya göre, daha önce sandığa gitmemiş seçmende muhalefete yönelme daha fazla olsa da, bu grubun yaklaşan seçimlerde sandığa gitme motivasyonu diğerlerine oranla halen düşük seyrediyor.

Öte yandan, Kürtlerin kendilerine en yakın buldukları siyasetçi Selahattin Demirtaş iken, kendilerine en uzak gördükleri ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli.

İMAMOĞLU VE KILIÇDAROĞLU’NUN YÜKSELEN POPÜLARİTESİ

Ayrıca Kürtler siyasi olarak aktif figürler arasında en çok Demirtaş’ı (yüzde 43), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı (yüzde 31) ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu (yüzde 29) beğeniyor.

Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adayı olması durumunda en yüksek oyu kendisi alıyor: yüzde 41,8. Onu yüzde 29,1 ile Erdoğan, yüzde 10,5 ile İmamoğlu izliyor. Dolayısıyla, Kürtler arasında Erdoğan’ın popülaritesi halen güçlü.

İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında Kürtlerin en çok desteklediği isim ise İmamoğlu olarak ortaya çıkıyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Yavaş ve Kılıçdaroğlu, Erdoğan karşısında aday olursa muhalefetin adayı ve Erdoğan eşit oranda oy alırken, İmamoğlu’nun aday olması durumunda Kürtler arasında Erdoğan karşısında 10 puan daha fazla oy topluyor.

Ruhavioğlu, Kürtler arasında İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu’nun isminin cumhurbaşkanlığı adayları arasında öne çıktığını söylerken, Yavaş’ın ülkücü geçmişinin ise bir dezavantaj olduğunu belirtiyor:

“İmamoğlu’nun Kürtlerin desteğiyle seçilmesi ve bu desteği koruyabiliyor olması, genç olması, sinerji yaratıyor olması, Kürt seçmen arasında onu Demirtaş’a benzeten bir imaj oluşturuyor. Kılıçdaroğlu ise, Kürt sorununun ele alınması sürecinde CHP’yi dönüştürebilen bir aktör olması, helalleşme yoluyla özeleştiride bulunması, barış sürecinde bir esas aktör olarak konumlanmasını sağlıyor. Bir siyasetçi ve insan olarak daha sıcak karşılık buluyor. Bu iki aktör popüler hale geliyor.”

ÇÖZÜM SÜRECİ VE ANA DİL MESELESİ KRİTİK

Çözüm sürecinin yeniden başlatılması konusunda ise, farklı siyasi partilerden Kürtler arasında oldukça yüksek bir destek söz konusu. Kürtlerin yüzde 80’i çözüm sürecinin yeniden başlatılmasını istiyor ve bu oran, AK Parti seçmelerinde yüzde 73, CHP seçmenlerinde yüzde 78 ve HDP seçmenlerinde yüzde 85 düzeyinde seyrediyor.

“Çözüm süreci hem ekonomik hem sosyal hem siyasi olarak Kürtlerin refaha erdiği, kendilerini iyi hissettikleri bir dönem. Dolayısıyla çözüm sürecinin yeniden başlamasını talep etmeleri normal bir şey” diyen Ruhavioğlu, bu süreçte Kürtlerin ilerlediğini, iş insanlarının daha iyi imkanlara eriştiğini, ifade özgürlüğünün daha iyi bir noktaya gittiğini, eşitsizlik tamamen ortadan kalkmasa bile insanların kendilerini görece mutlu, mesut hissettikleri bir dönemin söz konusu olduğunu belirtiyor:

“Çözüm sürecinin yeniden başlamasına yönelik bu destek tüm grupları yatay kesiyor. Temel beklenti, Kürt olmanın, Kürtlükle ilgili kültürel, siyasi katılım taleplerinin bir kabahat, bir yanlış olmaktan çıkması; devletin bunları cezalandırmaması. Baskıcı bir asayiş politikasının gevşemesi, anadil ve kayyum müessesi gibi meseleler öne çıkıyor. Kürtler çözüm sürecinin nimetinden doğrudan faydalanan, bitişinden de olumsuz etkilenen bir grup. AK Partili Kürtlerin de yüzde 70’den fazlası çözüm sürecini destekliyor, çünkü adı üstüne bir barış ortamını ifade ediyor.”

ANADİLDE EĞİTİM TALEBİ GÜÇLÜ

Raporun en önemli bulgularından biri ise, eğitim ve kamu hizmetlerinde iki dillilik ve çözüm sürecine desteğin, parti farkı gözetmeksizin bütün katılımcıların ortak talebi olarak görülmesi.

Anadilde eğitimde Kürtlerin görüşleri, çift dilli (Türkçe ve Kürtçe) eğitimden yana. Katılımcıların yüzde 61’i eğitimin iki dilli olmasını isterken, yüzde 17’lik kesim eğitimin Türkçe olması ve okullarda anadil eğitimi gerektiği görüşünde. Ancak yüzde 13’lük kesim, eğitimin tamamen ana dilde olmasını istiyor.

Ruhavioğlu’na göre; Kürtlerin üzerinde en fazla mutabık oldukları konu ve tüm kesimlerin ortak talebi dil meselesi:

“Kürtlerde, Türkiye devletindeki düzeni düşündüğünde iki dilde eğitim rasyonel bir tutum gibi görülüyor. Çocuklarımız sadece Kürtçeyi öğrensin demiyorlar, iki dilin bir arada eğitim sisteminin içinde olmasını istiyorlar. Bu da rasyonel, gerçekleşebilir bir talepte ortaklaştıklarını gösteriyor.”

Benzer şekilde, Kürtlerin öne çıkan bir diğer talebi ise, Kürtlerin yoğun yaşadığı illerde hizmetlerin iki dilli verilebilmesi. AK Parti, CHP, HDP seçmeni arasında ağırlıklı olarak bu yönde bir talep var. Toplamda ise bu talep Kürtlerin yüzde 80’inden fazlasına denk geliyor.

“Apolitik olan Kürtler bile artık Kürtçeyi talep ediyorlar. Kürtçe meselesini ben Türkiye’de başörtü meselesine benzetiyorum. Nasıl ki bu mesele büyük bir bariyerdi, ancak çözüldüğünde ortalık yıkılmadı. Kürtçe bir statüye kavuştuğunda, eğitimin içinde yer aldığında büyük bir kriz olacağını zannetmiyorum” diyor Ruhavioğlu.

KÜRTLER ARASINDA BİRLİK TALEBİ

Araştırma, “farklı ülkelerin vatandaşı olan Kürtler arasında bir birliğe ihtiyaç olduğunu” düşünen ve “Kürt milli marşı” ile “Kürt bayrağı” gibi konulara olumlu bakanların oranının da yüzde 40 bandında olduğunu ortaya koyuyor.

Ruhavioğlu bu durumu, “Farklı ülkelerdeki Kürtler arasında bir birlik veya Kürt meselesiyle ilgili sembolleri sahiplenme, bize önemli bir şey gösteriyor: ortak bir kültürel ve politik birliğe inanıyorlar. Kendini milliyetçi gören Kürtlerin oranı yüzde 50’yi buluyor. Bu, AK Partili Kürtlerde bile hatırı sayılır bir orana tekabül ediyor. Yani, Kürt meselesiyle ilgili Kürtleri dışlayan, eşitsizlik üreten, ayrımcılığa maruz bırakan şeyler Kürt milliyetçiliğini besliyor. Kürtlerin dil gibi, bayrak, marş gibi kavramlara sıcak bakıyor olmaları, bize Kürt meselesindeki çözümün daha ciddi bir şekilde ele alınması gerektiğini gösteriyor. Yapısal olarak meselenin büyük olduğunu ve daha ciddiyetle masaya yatırmanın gerektiğini gösteriyor” diye açıklıyor 

MEDYAYA GÜVEN

Türkiye’deki Kürtler arasında medyaya duyulan güvenle ilgili verilere bakıldığında ise, en güvenilen kanal olarak Fox TV öne çıkarken, onu Halk TV ve TRT kanalları takip ediyor. A Haber, Sözcü ve AA ise katılımcıların en az güvendiği haber kanalları.

Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir.

Önerilen Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.