Oya Baydar: EŞİK’e ve kadınlara selam ve saygıyla: Yok hükmündeki Anayasa nasıl değiştirilir?

09.10.2023

Oya Baydar, t24.com’da “EŞİK’e ve kadınlara selam ve saygıyla: Yok hükmündeki Anayasa nasıl değiştirilir?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıyı aşağıya alıntılıyoruz.

Kadınlar yeni anayasa konusunda muhalefeti uyarıyorlar. Kapını bile açma, tartışmaya, müzakereye girme, oltanın ucundaki yeme, sopanın ucundaki havuca kanma diyorlar. İktidara ise, yenisini yapmaya kalkışmadan önce mevcut Anayasa’nın hükümlerini uygula, Anayasa’yı tağir, tebdil, ilga suçu işleme diye sesleniyorlar

Olmayan bir şey, yok sayılan bir şey nasıl değiştirilir? İktidarın yeni anayasa hamlesiyle ilgili fikirleri, önerileri, tartışmaları izlerken bu soruyu soruyorum kendime.

Türkiye’nin bir anayasası var mı?

Beyaz kağıda siyah harflerle yazılmış bir metin var kuşkusuz, hatta Anayasa Mahkemesi bile var. 1982’de darbecilerin hazırlattığı bu askerî darbe anayasası o günden bugüne 19 kez değişikliğe uğramış, 124 maddesi değişmiş. Kısaca; yamalı bohçaya dönmüş 1982 anayasası, bunca değişiklik geçirmiş haliyle, -devleti bireye karşı değil bireyi devlete karşı korumakta, eşit yurttaşlık, azınlık hakları vb. konularında- yetersiz, eksik, kusurlu olsa da, hak ve özgürlükler açısından, en azından kağıt üzerinde, pek de geri sayılmaz. Hele de yaşadığımız bu hukuksuzluk, kanunsuzluk, baskı, sansür ortamında…

Ne var ki iktidar bu anayasayı tanımıyor, yok sayıyor, anayasal hakları çiğniyor, Anayasa’ya uymadığı gibi Anayasa Mahkemesi kararlarını da pervasızca ihlal ediyor. Devletin en tepesindekiler işlerine gelmediğinde Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımadıklarını söyleyebiliyorlar. Anayasaya göre yerel yasaların üzerinde olan uluslararası sözleşme hükümlerine uymayacaklarını beyan edebiliyorlar. Cumhur İttifakı’nın gücünü derinlerde olan ortağı Bahçeli, hoşuna gitmeyen bir karardan sonra anayasal bir kurum olan Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını talep edebiliyor. Özetle, sürekli olarak Anayasa’yı çiğniyorlar.

TCK’nın 146. Maddesi “Anayasayı tağir, tebdil ve ilga” suçunun cezasını ağırlaştırılmış müebbet hapis olarak belirlemiştir. Erdoğan-Bahçeli marifetiyle 2017 referandumunda “Tek Adam” rejimini başımıza bela eden değişikliklerden sonra bu suç, söz konusu değişikliklerin mimarları tarafından sürekli işleniyor.

Kestirmeden söyleyecek olursak; 1982 Anayasası askerî darbe anayasasıydı, hazırlandığını duyduğumuz yeni anayasa ise sivil darbenin anayasası. Anayasanın çeşitli maddeleriyle güven altına alınmış olan demokratik hak ve özgürlükleri, yurttaşın haklarını yok sayanlar, Anayasa’yı tanımayanlar, şimdi kendilerinin ve iktidarlarının devamını güvence altına alacak değişikliklerin peşindeler. (Erdoğan’ın 2028’de tekrar seçilebilmesini sağlayacak, 50+1 kuralını gevşetecek, zaten fiilen uygulanmayan kuvvetler ayrılığı ilkesini by-pass edecek değişiklikler.)

Çizgi: Tan Oral

Tarikat ve cemaatlerin taleplerini yansıtan bir anayasa mı?

Yeni Anayasa veya Sivil Anayasa tantanasının esas amacı bu olsa da, fırsat bu fırsat, aynı önemdeki bazı değişikliklerin gündeme geleceğinden kuşku yok. Zaten dillendirilmeye başlandı bile. Odağında kadın hakları, cinsiyet eşitliği, birey özgürlüğü olan, arkadan dolanma yöntemiyle laiklik ilkesini kemirmeye yönelik kimi maddelerin anayasa taslağına dahil edileceğini anlıyoruz. Taliban zihniyetli tarikat ve cemaatlerin talepleri doğrultusunda, özellikle aile kavramıyla oynanarak yapılacak bu değişiklikler iktidarın erkek egemen mutlakçı zihniyetinin anayasal tescili ve güvencesi olacak. Bununla da yetinmeyecek, Medenî Kanun’a da el atacaklar.

Bu noktada Kadın Hareketini, EŞİK’i selamlamanın zamanıdır. Ana muhalefetin kendi kendisini kemirdiği, muhalefet partilerinin tümünün başı koparılmış tavuk gibi debelendiği, kimilerinin muhalif görünüm altında iktidarla -dirsek temasından öte- dayanışma içinde olduğu, sivil toplumun yenilgi psikolojisine gömüldüğü, sindirildiği bu ortamda seslerini yükselten, meydanlara çıkan, uyaran, mücadele eden sadece kadınlar, özellikle de EŞİK platformunda bir araya gelmeyi başarmış kadınlar. Son olarak 3 Ekim’de Meclis’te seslerini duyurdular, daha da önemlisi farklı muhalefet partilerinden milletvekili kadınların birlik ve dayanışmasını mümkün ve de elzem olduğunu gösterdiler.

Kadınlar yeni anayasa konusunda muhalefeti uyarıyorlar. Kapını bile açma, tartışmaya, müzakereye girme, oltanın ucundaki yeme, sopanın ucundaki havuca kanma diyorlar. İktidara ise, yenisini yapmaya kalkışmadan önce mevcut Anayasa’nın hükümlerini uygula, Anayasa’yı tağir, tebdil, ilga suçu işleme diye sesleniyorlar.

Anayasa yapmaya hakkınız da, haddiniz de yok

AKP’nin, MHP’nin anayasa yapmaya hakları da, ehliyetleri de, hadleri de yoktur. Bunca anayasa uzmanının, hukuk profesörlerinin, duayen siyasetçilerin bu mealdeki son derece yetkin görüşleri varken anayasa konusunda bana söz düşmez ama bir yurttaş ve bir kadın olarak söylemeden geçemeyeceğim: Eğer muhalefet fire vermezse; oy hesaplarıyla, parsa toplama hayaliyle ülkeyi saran karanlığı biraz daha derinleştirme gafletine düşmezse, sivil darbe anayasasını geçiremezsiniz. Zihin dünyanıza hükmeden, biraz kazındı mı altından Taliban çıkan erkek tahakkümünün “yerli ve milli” babayasası kadınların EŞİK’ine takılınca fena tökezlersiniz.

Erkekleri bilmem ama bu ülkenin kadınları pes etmeyecek. Bu, kof bir ajitasyon cümlesi değil, gerçeğin hatırlatılması.

Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir.

Önerilen Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.