03.07.2021
Sinan Genim, milliyet.com.tr’de “Denemeler ve Francis Bacon” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıyı aşağıya alıntılıyoruz.
Sanırım 1974 yılı bahar aylarıydı; rahmetli Ünsal Yücel ile birlikte Edebiyat Fakültesi’nden çıkarken Akşit Göktürk’le karşılaştık, çok heyecanlıydı, “Denemeler”in tercümesini bitirdim, matbaaya teslim ettim, yakında çıkacak benden size birer tane armağan dedi. Çok mutlu olmuştuk, her ne kadar Denemeler’in Milli Eğitim Vekâleti tarafından 1943 yılında basılan bir nüshasını okumuşsam da Akşit Göktürk’ün o güzelim Türkçesiyle yaptığı tercümeyi de okumak isterdim.
Shakespeare’in 66. Sone’sini dilimize çeviren Can Yücel, şiirin altına, tercüme eden değil “Türkçe Söyleyen” notunu düşer. Zaman zaman dile getirdiğim gibi tercüme önemli bir uğraştır, insanın her iki dile de hâkim olması, anlatılmak isteneni anlaşılır bir şekilde aktarması gerekir. Akşit Göktürk’ün her iki dile de hakimiyetini bildiğimiz için kitabını merakla beklediğimizi bir an önce okuyacağımızı söyledik. Kısa süre sonra kitap elimize geçti. Bugüne kadar kaç kere okuduğumu hatırlamıyorum, kitap yıprandı, ciltledim ve kütüphanemin her an ulaşacağım bir noktasına kaldırdım, yeni bir tane aldım artık daha çok onu okuyorum.
Francis Bacon
İngiliz Edebiyatının önde gelen yazarlarından olan Francis Bacon (1561-1626) Londra’da doğar, babası Sir Nicolas Bacon, yirmi yılı aşkın bir süre Kraliçe I. Elizabeth’in (1533-1603) mühür bakanlığını ve danışmanlığını yapmış, dürüstlüğü ile tanınmış ünlü bir devlet adamıdır. Üvey annesi Lady Ann tarafından eğitilen Bacon, daha çocukluğunda Yunanca ve Latinceyi öğrenir. On iki yaşında Cambridge Üniversitesi Trinity College girer ve dört yıl sonra bir hukuk okulu olan Gray’s Inn’de eğitim almaya başlar. Üç yıla yakın bir süre Fransa’da kalır ve yirmi bir yaşında Londra barosuna kabul edilir. 1584’de, yirmi üç yaşında parlamento üyesi seçilir. 1603’te I. James’in tahta geçmesi sonrası şövalyelik unvanı alır.1607 yılında krallık başsavcısı, 1613’de baş yargıç, 1618’de adalet bakanı ve Lordlar Kamarası başkanlığını üstlenir. 1621’de Viscount St. Albans sanını alır ama o da en sonunda her ölümsüz gibi yüzyıllar boyunca Francis Bacon olarak anılacaktır.
Kralın ona büyük unvanlar ve bağışlar vermesine rağmen, tutturduğu tantanalı yaşayış yüzünden borca girmekten kurtulamaz ve mahkemede davalarına baktığı kişilerden armağanlar almaya başlar. Dönemin Londra’sında olağan olan bu durum, hemen hemen bütün devlet görevlilerinin ve yargıçların armağan alma isteği giderek kabul edilebilir bir davranış olmaktan çıkar. Dönemin kralı I. James’in Venedik elçisine bir konuşması sırasında “Rüşvet alanları cezalandırmaya kalksam, çok geçmez ceza yemedik tek bir uyruğum kalmaz” dediği bilinmektedir.
Devlet görevinden uzaklaştırma
Ağır bir suçlama ile karşılaşır ve 3 Mayıs 1621’de Lordlar Kamarası tarafından 40.000 sterlinlik bir para cezasına çarptırılmasına, devlet görevlerinden uzaklaştırılmasına ve kralın uygun gördüğü sürece hapisle cezalandırılmasına karar verilir. Kısa bir süre hapis yattıktan sonra salıverilir ve 1624 yılında bütün suçlamalar sonuçlarıyla birlikte bağışlanır.
Genellikle, çok sayıdaki araştırma ve kitaplarının en önemlisinin “Essaies-Denemeler” olduğu kabul edilmektedir. İlk on tanesini 1597 yılında yayınladığı bu yazım türünü ilk deneyenin Montaigne olduğu bilinir. Muhtemelen gençliğinde Fransa’da bulunduğu dönemde okuduğu Montaigne’nin çalışmalarını kendine örnek alır.
Saffet Korkut Hoca tarafından 1943 yılında yapılan tercümeden sonra ikinci kere yapılan Denemeler tercümesinde elli sekiz deneme bulunmaktadır. Bacon bu yazıları ile çok çeşitli konulardaki düşüncelerini ve önerilerini dile getirmektedir. Gerek İncil’e gerekse Grek ve Roma dönemi düşünürlerine atıflar yaptığı yazılarının ilki “Gerçek Üstüne”dir.
“İşe biraz yalanın karışması her zaman daha büyük haz verir. İnsanın kafasından boş düşünceler, böbürlenmeler, yanlış değerlendirmeler, tatlı kuruntular, bütün bu gibi şeyler çıkarılacak olsa, çoğu kimsenin kafasında geriye, kendilerinin bile hoşlanmayacağı, üzüntü, tedirginlik dolu zavallı cılız şeylerin kalacağını bilmeyen var mıdır?” (s. 26)
Yüksek Görevler
Yüksek Görevler Üstüne başlıklı denemesinde ise;
“Yüksek görevdeki kimseler üç bakımdan kuldurlar: devletin başının ya da devletin kulu, ünün kulu, gördükleri işin kulu. Bu yüzden ne kişiliklerinde ne davranışlarında ne de zamanlarında özgürdürler. İnsanın özgürlüğü pahasına bir güçlük ardında koşması, ya da başkalarından güçlü olmaya çalışırken kendi üzerindeki gücünü yitirmesi, yadırganacak bir özlemdir.” (s. 58)
Dört yüz yılı aşkın bir süre önce İngiliz imparatorluğunun oluşma safhasında hayatının büyük bir bölümünü kralın ve devletin hizmetinde geçiren bir insanın düşünceleri, bu satırları yazdığı sırada Bacon herhangi önemli bir görev üstlenmemiş durumdadır. Bir yandan yüksek görevler için bu düşünceler içinde olan bir insanın diğer taraftan yüksek görevlere talip olması nasıl bir istektir, anlaşılması zor.
Alışkanlık Üzerine
Bacon’ın denemeleri içinde beni en çok etkileyen ve zaman zaman çevremin dikkatini çekmek için kullandığım satırlar ise “Alışkanlık ve Eğitim Üzerine” isimli otuz dokuzuncu denemesidir.
“İnsanın düşünceleri, çoğunlukla eğilimlerine, sözleri bilgisine, bir de kafasını dolduran görüşlere, davranışları ise alışkanlıklarına uyar. İnsanın gerek doğal eğilimleri gerekse kocaman sözleri, alışkanlıkları ile bağdaşmıyorsa, güvenilecek şeyler değildir… Dolayısıyla, alışkanlıklar yaşayışımızı en çok etkilen şeyler olduğu için, elden geldiğince iyi alışkanlıklar edinmeye bakmalıyız. Bilindiği gibi alışkanlık en iyi küçük yaşta başlarsa kök salar, buna eğitim diyoruz. Gerçekte eğitim erken bir alışkanlıktan başka bir şey değildir” (s. 159-160).
Acaba Bacon, bizim “Ağaç yaşken eğilir” atasözümüzü duymuş mudur?
Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir.