29.06.2021
Nasıl ki aşk din, dil, ırk, mezhep tanımaksızın tüm coğrafyaların ve tüm zamanların en zalım derdiyse düzeni değiştirme ülküsü de insanlık tarihi kadar eski zalım bir sevdadır.
Şirin’in uğruna dağı delmeye çalışan Ferhat misali nice mangal yürekli, demir bilekli babayiğit bu yolda telef oldu gitti.
Fransız İhtilali’nden, Bolşevik Devrimi’ne; Roma’ya kök söktüren Spartaküs’ün Köle İhtilali’nden Emevileri yıkan Ebu Müslim-i Horasani’nin isyanına kadar nice büyük dava çok kısa bir zamanda çürüyüp kokuştu.
Zalimlerin zulmü altında inim inim inleyen nice mazlum, güç ve iktidarı ele geçirdiğinde eski zalimlere ‘rahmet’ okuttu.
Yezid’in zulmü Ebu Cehil’i geçti.
Hiçbir Rus Çarı Stalin’in kendi halkına yaptığı zulmün onda birini bile yapmadı.
Fransız İhtilali’ni yapan kadrolar birbirlerinin kafasını giyotinle kesti…
Bu listeyi uzattıkça uzatmak mümkün.
Sağcısı, solcusu, laiki, dindarı ile bizim kuşağın tüm gençliği ‘Düzeni değiştirme kavgası’ ile geçti.
‘Bu düzen değişmelidir’
‘Ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen’
‘Hak verilmez alınır’
‘Toprak işleyenin su kullananın’
‘Refah gelecek zulüm bitecek’
Adil düzen gelecek, sömürenler gidecek; hak hukuk adalet, kurulacak elbet’
Sloganları yeri göğü inletiyordu.
Anadolu’nun bağrı yanık saf ve temiz delikanlıları bir gün iktidarı ele geçirecek ve bu çürümüş, kokuşmuş düzeni alaşağı ederek değiştireceklerdi!
Gün geldi devran döndü;
Sağcısı, solcusu, liberali, İslamcısı; Anadolu’nun saf ve temiz delikanlıları sırasıyla iktidara geldi.
Ne oldu derseniz kendileri sistemi değiştireceklerine, yedi başlı dev onları yaladı, yuttu; yalayıp yutamadıklarını ise değiştirdi, kendine benzetti.
Kah Atatürkçü, kah solcu, kah Ülkücü, kah liberal, kah İslamcı… kılıklara girerek hepsini iğfal etti!
Düzeni değiştirmek için yola çıkanlar yolun sonunda düzenin kendisi oldular.
Ez cümle Düzen değişeceğine, düzeni değiştirmek isteyenler değişti!
Hazin ve hazin olduğu kadar da utanç verici bir hikaye.
Bugün yaşadığımız ve tartıştığımız yolsuzluk, hırsızlık, haksızlık, yağma ve talan mide bulandırıyor.
Daha da kötüsü ‘Allah, din, peygamber, hak, hukuk, adalet, ahlak diyenlerin bu işlere bulaşmış olmaları.
Bir de timsah gözyaşları dökenler var.
Sayın Bülent Arınc’ın ‘Tüm bu iddialar soruşturulmalı’ sözü ile Sayın Cemil Çiçek’in ‘İddiaların yüzde biri bile doğru ise felaket’ açıklamaları başka bir felaket.
Bu zatlar anlaşılan ya bugüne kadar uzayda yaşamışlar veya aklımız ve zekamızla dalga geçiyorlar.
40 yıldır siyasetin tüm makam ve mevkilerinin göbeğinde yer almış kişilerin bu kadar kolayca işin içinden sıyrılmaları ve üstüne üstlük namus timsali olmaları her türlü takdirin üstünde!
Bu hüzün verici hikaye sadece bugünkü iktidar mensuplarının hikayesi değil.
İktidara kim gelirse gelsin her ne hikmetse benzer bir süreç işliyor.
Nikaragua’daki Sandinista gerillaları gibi sonunda şer güçlerince teslim alınıyor.
Özellikle para ve seks yılanı soktuğunu öldürüyor.
‘Meyhane taşradan mukassi görünür amma, bir başka letafet bir başka nezahet var içinde’ misali iktidarın şehveti ‘yiğitlerin’ aklını başından alıyor, berbat ediyor.
Ne diyelim Allah hepimizi ıslah etsin!
Ha! Bir de gelen gideni aratmaz İnşallah!