Altan Tan Yazdı: Kıbrıs’ı Bu Hale Getirenler Utansın

15.02.2022

Kıbrıs, bildiğiniz gibi 1974 yılının Temmuz ayında Türkiye’nin yönetimi altına girdi.

Kıbrıs derken tabi ki Kuzey Kıbrıs’ı kastediyorum. Güneyde Avrupa Birliği üyesi Kıbrıs Rum Cumhuriyeti var.

Kağıt üzerinde var olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası camiada bir tanınırlığı yok, sadece Türkiye Cumhuriyeti tanıyor.

Kuzey Kıbrıs’ın etinden, sütüne; enerjisinden suyuna kadar hemen her şeyini 1974’ten beri Türkiye karşılıyor.

1974’ten bu yana 48 yıl geçti ve ne yazık ki bu 48 yıl zarfında  Kuzey Kıbrıs’ta kendi ayakları üzerinde durabilecek bir sistem inşa edilemedi.

Tüm ihtiyaçlarını Türkiye’nin karşılamasına rağmen yerli Türk halkı yine de Türkiye’den ve özellikle de Türkiye’den giderek adaya yerleşenlerden memnun değil.

Kıbrıslı Türkler  ile göçmenler arasında ciddi bir fay hattı var.

Bir türlü birbirlerine ‘ısınamadılar’

Yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet iddiaları ayyuka çıkmış durumda.

Bu 48 yıl zarfında Türkiye tarafından adaya harcanan milyarlarca doların hesabı da ortada yok.

‘Nasıl hesabı olmaz! Devletin harcadığı her kuruşun kaydı kuydu vardır’ diyebilirsiniz.

Kaydı kuydu var da bu harcanan paraların onda biri kadar bir üretim ve refah yok.

Ada’da ciddi bir açık pazar, serbest ticaret ve turizm hacmi olmasına rağmen, ne yazık ki bugünkü durum bunun tam tersi.

Ada, kara para aklama, kumar ve fuhuş merkezi haline gelmiş durumda.

Hayret uyandıran esas konu ise bu vaziyetten başta yetkililer olmak üzere siyasetçi, yazar ve çizerlerin büyük bir çoğunluğunun ciddi bir rahatsızlık duymamaları.

Üstü örtülü bir genel kabul söz konusu.

Bir rahatsızlık duyulmayınca da bu bozuk ve kokuşmuş düzenin değiştirilmesi için kimse harekete geçmiyor.

Demek ki siyaset ve bürokrasi bu bataklıktan bir şekilde nemalanıyor.

Son Falyalı cinayeti bu fosseptiği bir kez daha patlattı.

Milyar dolarlık bahis  ve kokain iddiaları ortalıkta uçuşuyor.

Bağlantılar nerelere kadar uzanıyor, bilinmiyor.

Yine ne yazık ki bu konuda ciddi bir araştırma ve soruşturma yok ve duyup bildiklerini açıklamaktan korktuğundan, medya da kendi kendine üstü kapalı bir sansür uyguluyor.

Yazık, hem de çok yazık!

Fazla söze hacet yok!

Halk tabiri ile 48 yılda yalancı bir cennet haline getirilebilecek ada; bugünkü haliyle büyük bir kumarhane ve kerhane gibi ve ne kadar lağım faresi varsa orada.

Kıbrıs tabi ki bir günde bu hale gelmedi.

48 yıl boyunca asker ve sivil bürokrasi ile yetkili olan siyasilerin tümünün sorumluluğu var.

Bizim gibilerin elinden ne gelir ki?

Ada’yı bu hale getirenler ile, bu halden kurtarmak için bir çaba  göstermeyenler utansın.

Altan Tan’ın Tüm Yazıları

Önerilen Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.