19.10.2021
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son günlerde arka arkaya yaptığı iki konuşma ciddi polemiklere yol açtı.
Kılıçdaroğlu’nun ilk beyanatı ülkede siyasi cinayetlerin işlenme tehlikesi olduğu yönündeydi.
Doğal olarak büyük tepkilere neden oldu.
İttihat ve Terakki’den bu yana tüm Cumhuriyet tarihi boyunca da devam eden siyasi cinayetlerden çok çekmiş olan halkımız ‘Ne oluyor?’ diyerek panikledi.
Bir daha yaşanmasını asla istemediği günlerin korkusu ile herkes irkildi.
Kılıçdaroğlu gibi ciddi bir ana muhalefet partisi liderinden bildiklerini açıklaması ve savcıları bilgilendirmesi istendi.
Aslında konunun öyle çok da fazla uzatılacak bir yanı yok.
Gerçekten böyle bir duyum ve endişe var ise yapılacak iş kısa ve basit.
Bu bilgiler yargıya ve gerekiyorsa da açık ve net olarak kamuoyuna sunulacak, yargı da gerekeni yapacak; yapmak zorunda kalacak. Bunun kaçarı göçeri yok.
Sayın Kılıçdaroğlu bunu böyle yapacağına polemik yolunu seçti ve öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisine başvurulması gerektiğini, çünkü Erdoğan’ın İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Rize’de protesto edilmesi üzerine ‘Bunlar daha iyi günler, daha neler olacak neler’ diyerek siyasi muhaliflerini tehdit ettiğini söyledi.
Bizim işimiz polemik değil.
Doğruya doğru eğriye eğri demek durumundayız.
Sayın Erdoğan’ın Sayın Akşener hakkında söylediklerini onaylamak mümkün değil. Her tarafa çekilebilecek gözdağı içeren cümleler kurmaktan kaçınmak gerekir.
Yapılması gereken kime yapılırsa yapılsın demokratik nezaket kurallarını aşan protesto ve saldırıları kınamak olmalı.
Sayın Kılıçdaroğlu bu konu ile ilgili üzerine alınarak cumhurbaşkanı hakkında suç duyurusunda bulunsaydı anlaşıla bilinirdi. Bunu yapmadı.
Siyasi cinayetlerle ilgili suskunluğu da kabul edilemez.
Bu iki durum ile ilgili yapılması gerekenleri birbirine karıştırmamak gerekir.
Doğru olan birincisinde yargıya baş vurmak, ikincisinde ise yargıyı bilgilendirmek.
Bu kadar kısa ve net!
İkinci bir konu da 18 Ekim 2021 tarihi milat kabul edilerek bürokratlara yapılan uyarı.
Sayın Kılıçdaroğlu bu tarihten sonra bürokratların alet olacakları yasa dışı uygulamalarla ilgili sorumlu olacaklarını ve iktidarlarında hesaba çekileceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu hakkında bürokratları tehdit ettiği gerekçesi ile suç duyurusunda bulundu.
Aslında ortada suç duyurunda bulunulacak derecede bir durum yok.
Bana göre Ana Muhalefet Partisi liderinin yasa dışı işlerle ilgili bürokratları uyarması değil uyarmaması anormal olurdu.
Anormal olan her nedense Kılıçdaroğlu’nun bunu 18 Ekim 2021 ile sınırlandırmış olması.
Bundan önce eğer bir suç var ise yok mu sayılacak? Böyle bir mantık da kabul edilemez.
Bildiğiniz gibi HDP döneminde Diyarbakır’ın en tarihi mekanlarından biri olan Kırklar Dağı’na 21 katlı binalar için yasa dışı bir şekilde ruhsat verilmiş, aynı şekilde şehrin en merkezi yerindeki bir inşaata yine yasa dışı bir şekilde 32 kat ruhsatı verilmişti.
Gelen kayyumlar Kırklar Dağı’ndaki tüm binalar ile 32 katlı binanın son 12 katını yıktılar. Bugün yasal faizleri ile ilgili bu ruhsatları imzalayanlar hakkında yüzlerce milyon liralık zimmetler çıkmış durumda.
İşin adli takip yanı da ayrı.
Bedrettin Dalan döneminde Boğaz’ın muhteşem manzarasını berbat eden bir otelin tüm üst katları da Nurettin Sözen tarafından yıkılarak tıraşlandı.
Kadir Topbaş döneminde İstanbul yağmalandı.
Yanlış hesap Bağdat’tan döner misali yapılan yanlışlıkların hesabı bir gün sorulur.
Sorulmalı da.
Sorulmayan her hesap yeni yanlışları yapacaklara cesaret vermekten başka bir işe yaramaz.