Bayram Akçay Yazdı: Farklı Bakış’ın “Mutabakat Metni”ndeki “Yeni Anayasa”ya Yönelik Bir Değerlendirme

14.01.2021

Bir fikrin, bir kişinin, bir topluluğun ismi ve kimliği önemlidir; o isim ve kimlik ile tanınır, bilinir. Bununla birlikte, o isme ve kimliğe asıl anlamını veren durduğu zemindir. Bir fikrin, bir kişinin, bir topluluğun nasıl bir zemin üzerinde durduğu, yani değer ve ilkelerini aldığı yer,  o isme ve kimliğe anlamını verir.

Kendini tanımlayarak 2021 senesinin ilk günüyle birlikte yayın hayatına başlayan “Farklı Bakış” için de aynı durum söz konusundur. “Farklı Bakış”, kamuoyunun karşısına bir “Mutabakat Metni” ile çıktı. “Mutabakat Metni”nin kıymetli bir çabanın sonucu olduğu ortadadır.

“Mutabakat Metni”, çok geniş yelpazede durum tespiti, analiz, değerlendirme ve önermelere yer vermekte. Değer ve ilkelere önemli atıflarda bulunulmakta; ekonomik, küresel, bölgesel ve yerel tespitlerin yanı sıra “Yeni Anayasa” başlığı altında 7 madde sıralanmaktadır.  

Sadece bir kişinin kaleminden çıkmadığı, belirli bir süreç ve çevre içerisinde müzakere ve istişare ile meydana geldiği ortadadır. Bu “Mutabakat Metni”, sadece bir web sayfasındaki olağan bir yazı değil, ülkeye ait değerleri, ilkeleri, bakışı, hedefleri tanımlayan, dolayısıyla misyon içeren bir metindir. İçeriğin yanı sıra “Mutabakat Metni” ifadesi bile, çok genel anlamda toplumu muhatap alan bir iddia içermektedir.

Mutabakat metninde yer alan her başlık için söyleyecek sözümüz vardır. Ancak o vakit bu yazının hacmi çok büyüyecek, o zaman da bu yazı bir köşe yazısı veya makale olmaktan çıkacaktır. Bu sebeple, bir makalenin sınırlarını da zorlamadan “Farklı Bakış”ta yayınlanan “Mutabakat Metni”nin sadece “Yeni Anayasa” başlığını değerlendireceğim.

“Mutabakat Metni”nindeki Yeni Anayasa

“Yeni Anayasa” başlığı sade, öz ve en temel olacak biçimde 7 başlıktan oluşmaktadır. Öz olarak bizlere ne söylediğine bakacak olursak;

1- Yeni bir anayasanın yazılması, “mutlaka” ifadesiyle pekiştirilmektedir. “Sivil bir anayasa” bile demeden, tüm kesimlerin katılımı ve toplumsal sözleşme vurgusu ifade edilmektedir.

2- Yeni anayasanın çerçevesini toplumda var olan her sosyal grubun belirleyeceği -dolayısıyla toplumsal sorunları yaşayanlarca çerçevesinin çizileceği- dile getirilmektedir.

3- Ülkenin sorunlarının sistem sorunu olmadığı, hangi sistem uygulanırsa uygulansın fark etmeyeceği, yeni anayasanın yetki, sorumluluk, katılımcılık ve denetlenebilirlik ilkelerinin korunduğu bir temele ve yasama, yürütme ve yargı olarak kuvvetler ayrılığına dayanması gerektiği vurgulanmaktadır.

4- İfade özgürlüğü ve bağımsız medyanın güvence altına alınması talep edilmektedir.

5- Muhalefetin daha etkin olması, özgürce faaliyetlerini sürdürmesi beyan edilmektedir.

6- “Bağımsız ve tarafsız yargı mutlaka tesis edilmelidir” denmektedir.

7- Siyasal ve toplumsal örgütlenmelerin tabandan tepeye doğru biçimlendirilmesi istenmektedir.

Bu maddelerin ve içeriğin zenginleştirilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Kısaca sebepleri, gerekçeleri ifade edelim.

“Yeni Anayasa”daki Sosyal Grup Tanımlanmalıdır

“Yeni Anayasa” başlığı altında 2. Maddede “sosyal grup”tan bahsedilmektedir. Bu sosyal grup nedir? Bu sosyal grupların sorunları nelerdir? Bu sosyal grupların sorunlarını belirleme ve çözme yöntemleri ve çözüm önerileri nelerdir? Sosyal grup nedir? gibi sorular cevaplanmadan, diğer soruların cevaplanması mümkün değildir. Metinde geçen sosyal grup kavramının tanımlanması eksik bırakılmıştır. 

Metinde yer almasa bile sosyal grup” tanımlamasının bir kimlik tanımlaması olduğu görülmektedir. Tek millet kavramı üzerinden, Türk kavramı üzerinden aynileştirilen ve kimliksizlik dayatılan bir yapı, sosyal grup tanımlanmasıyla ifşa edilip düzeltilemez. Bu sebeple başkaları tarafından belirlenen kimlik yakıştırmalarına girmeden, her kim kendini nasıl tanımlıyorsa, o beyan esas alınarak kimliğin belirlenmesi ve sosyal grup kavramının netleştirilmesi doğru olacaktır.  Çünkü ancak özgür olan birey ve toplulukların beyanları esas alınarak belirlenen bir kimlik sosyal grup olabilir.

“Yeni Anayasa”da” Sivil Toplum Örgütleri (STK)’nin Önemi Vurgulanmalıdır

Sivil Toplum Örgütleri (STK)’nin ekseriyeti, siyasi yapıların ezdiği ve istediği gibi kullandığı araçlar haline gelmiştir. Sendikalar, dernek ve vakıflar, çoğunlukla siyasi yapıların arka bahçesi gibi görünmekte, siyasilerin kullanışlı araçları olarak birbiriyle karşı karşıya gelmekte, siyasetin amaç ve hedeflerine göre şekillenmektedirler. Bu kıskacın dışında kalmaya çalışacak olan STK’lar ise, “Kitle İmha Silahlarının Önlenmesi” yasasına iliştirilen bir maddeyle terbiye edilebilecektir.

Oysa STK’lar, örgütlenme özgürlüğü çerçevesinde toplumun en temel öğesidir. Toplumun kamu yönetiminde söz sahibi olabilmesi, icra üzerinde denetim görevini yerine getirebilmesi ve yönetimin her kademesinde söz sahibi olabilmesi için STK’ların özerk hale gelmesi, güçlendirilmesi ve kamu yöneticilerinin yol gösterebilmesi gerekmektedir.

STK’ların güçlendirilmesi, insan hakları ve tam demokratik yönetim için önemli bir esastır. Bu sebeplerle “yeni anayasa” başlığının 7. maddesinin, STK ile ilgili aşağıdaki maddeleri de içerecek biçimde genişletilmesi gerekmektedir:

“İnsan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğüne dayalı kamu yönetiminin inşa edilmesi”

“Birey ve toplulukların örgütlenme hakları ve özgürlüklerinin garanti edilmesi”

“STK’ların özerkliğinin korunması”

“STK’ların  kamu yönetiminde karar organlarına dahil edilmesi”

“Yeni Anayasa” başlığı altında elbette daha başka eksiklikler var ve inancım odur ki, daha çok tartışılarak bu eksiklikler giderilecektir. Biz, şimdilik bu kadarıyla kifayet edelim.

Yazının ilk cümlelerinde de beyan ettiğimiz gibi “Farklı Bakış”, “Mutabakat Metni” zemini üzerinden bir isim, bir şahsiyet, bir kimlik almış ve kendini tanımlamıştır.

Bu ilkeli çıkış, bu zeminde duruş, övgüye değer ve kıymetlidir. Yetmez ama başlangıç için güzel bir örnektir.

“Farklı Bakış”ın yolu aydınlık ve açık olsun.

Yayın hayatına hoş geldin. 

Önerilen Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir