Hasan Postacı Yazdı: Adalet Özgürlük ve Barış Kelebekleri Olmaya Var mıyız?

05.05.2025

Lise yıllarında camilerin içleri, bahçeleri ve tuvaletlerini temizlemek karşılığında bizim camii hücresi dediğimiz müezzin-İmam odalarında davet tebliğ ve eğitim çalışmaları yapardık. Solun Kalesi olarak bilinen ve PKK’nin 1980 öncesi silahlı mücadeleyi ilk başlattığı Siverek-Hilvan bölgesinde, çoğu imam hatip liseli küçük bir grup öğrencinin zaman ve coğrafya üstü Mekke dönemi iklimini tüm ilçeye taşıdığı çalışmalar çok kısa sürede toplumda endişe ile karışık bir merakla gündem olmaya başlamıştı.

Özellikle her geçen gün gençlerin uğrak yerine dönüşen çay ocağı ve sonrasında ilçede bir ilk olan kitabevinin açılması ile başta PKK ve diğer yapı ve oluşumlar olmak üzere birçok kesim ve devlet için iş iyiden iyiye ciddileşmişti. Aile büyüklerimiz tarafından artık sık sık uyarılar, almaya, nasihatler işitmeye başlamıştık.

Yapılan nasihatlerin her geçen gün daha ince düşünülmüş, kısmen korku ve tehdit, kısmen gelecek kaygıları, bazen aile büyüklerinin saygı otoritesi, maddi kazanç vaatleri vb. Söylenen her şeyin yaşamda yanlış, çarpık ve zulme dönüşen her duruma karşı itirazı olan vicdanlara, adalet, özgürlük, barış ve iyiliğe dair çabası olanların tarih boyunca değişmeyen, yabacısı olmadıkları benzer durumların aynısı yaşanıyordu.  Tüm bu tepkiler hakikate dair çabanın ne kadar isabetli, samimi ve evrensel bir iklimde olduğunu gösteriyordu.

Bir avuç kelebeklerdik adalet ve özgürlük aşığı, zarifliğimiz ve güçsüzlüğümüzdü onları daha çok cesaretlendiren ve aynı zamanda endişelendiren. Sizde gelin, katılın bu evrensel hakikat davasına dediğimizde, daha bir ürküyorlardı! Daha gençsiniz, kaybedecek bir şeyleriniz yok, sorumluluklarınız, aile ve çocuklarınız, geçiminizi sağladığınız bir ticaretiniz, işiniz ve makamınız yok diyorlardı. Her çağın ortak kölelik ve zillet dilini kullanıyorlardı. Değişen bir şey yoktu. Geçen çağlara, aşınmış coğrafyalara karşı değişen bir şey yoktu.

İşte, 1 Mayıs 2025 günü katıldığım bir yürüyüş ve sonrasında yaşadıklarım beni yaklaşık 30 yıl önce yukarıda bahsettiğim gençlik yıllarıma götürdü beni. Bir avuç özgürlük kelebeği mayısa yakışmayan bir soğuğun, rüzgârın ve yağmurun altında yeryüzünün tüm acılarını, haksızlıklarını, yanlışlarını, kötülüklerini ve zulümlerini temiz fıtratlarının çığlıkları ile Üsküdar boğaz sahilinden tüm dünyaya duyurmaya çalışıyorlardı. “Küresel Kapitalizme Karşı Küresel İntifada”, “Tevhit, Adalet, Özgürlük”.

Bir yandan Asgari ücret köleliğine son diyerek emekten yana, hakça bölüşümden ve insanca yaşamdan yana tavırlarını koyarken diğer yanda Gazze direnişini selamlayarak, Kürt meselesinde Barışa çağrı yaparak kanat çırpıyorlardı zamanın kelebekleri.

Tüm riyakârlıkları, ikiyüzlülükleri, ifsat ve kötülükleri, kirli pazarlıkları, devletler üzerinden kölelik üreten tüm kuşatılmışlıkları yararcasına, görülmez kılınmak istenen zincirleri paramparça edercesine, yüreklice, hiçbir kirli hesabın bagajını taşımadan çağın kalbinde, zamanın ruhunda bir dinamit patlatırcasına görkemli bir izzetle haykırış frekanslarını zamana ve evrene şahit kılıyorlardı.   

Kalabalıklar arasından, kimlerinin gülümsemesi daha çocuksunuz dercesine, kimlerinin çatık kaşları arasından, çoğunun Üsküdar’ın artık şehir ritmindeki alışılmışlığın duyarsızlaştırdığı umursamazlıkların arasından sırılsıklam elbiseleriyle, ellerinde harçlıklarından aldıkları afiş ve pankartlarla, geleceğe dair güçlü umut ve sarsılmaz imanları ile yürüdüler özgürlüğün mümin kelebekleri.

“Sermayenin Değil Rabbimizin Kuluyuz” diyerek 1 Mayıs’ın seküler kodlarını fıtratın evrensel kodları ile yeniden tanımlayarak başka bir dünya mümkün çığlığını sağır kulaklara işittirircesine küresel kapitalizmin karşısına küresel intifada ile çıkarak iz bıraktılar çağa.

Bu bir kelebek etkisiydi gittikçe gürleşecek adalet, özgürlük ve barış rüzgarlarını mayalayan. Bir yel çıbanı ekmekti göğün göğsüne. Başlarını kaldırıp da gökyüzünün kusursuzluğuna karşı körleşen gözlere ve kalplere yeniden direnişin diriliş ruhunu bir ücret istemeden öğütleyen bir avuç mümin kelebekti 1 Mayıs’ta Üsküdar’dan tüm yeryüzüne seslenen.

Bu davet zaman ve coğrafya üstü tüm insanlığın ortak tevhit ikliminde adalet, özgürlük ve barış çağrısıdır. Yaşamı izzetli ve anlamlı kılan, varoluşun fıtrat kodlarına zulme dair tüm kuşatılmışlıklara rağmen adalet, özgürlük ve barışın mümin kelebekleri olarak direnen tüm yüreklere selam olsun.      

Hasan Postacı’nın Tüm Yazıları

Önerilen Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir