24.06.2023
Türkiye siyasal örgütlenme geleneği üzerinden yaşanan temel sorunları ve tıkanıklıkları karizmatik liderlik kültürü ve siyasal parti örgütlenmelerinde çarpık ekonomik ilişki biçiminin oluşturduğu kırılmalarına dair yaşanmış deneyimlerden yola çıkarak yapılan analizlere başka boyutlar üzerinden devam edilmeye çalışılacaktır.
Türkiye siyasal geleneğinde iki tür siyasi partileşme motivasyonundan bahsedilebilir. İlki devletin ana ideolojik programının taşıyıcısı ve uygulayıcısı olan partilerdir. Diğer ise belli bir ideolojik mücadele çizgisinin belirli bir merhalesinde ortaya çıkan ideolojik partiler olarak tanımlanabilir.
İlkine CHP, kuruluş dönemi itibari ile Demokrat Parti (DP), 1960 darbe sonrası ortaya çıkan Türkeş karizmatik liderliğindeki milliyetçi partiler, Demokrat partinin merkez sağ siyaseti üzerinden ehlileştirilmiş Demirel liderliğindeki merkez sağ partiler örnek verilebilir.
İdeolojik mücadele iklimden gelen partilerin radikal Türk solu, Kürd siyasal hareketini temsil eden tüm partiler ve İslamcı gelenekle ilişkili partiler bu grubun tanımlamalarına karşılık gelir. Bu partilerin kuruluş öncesinde genel olarak illegal örgütlülük üzerinden bir altyapısı olduğu görülür.
Milli görüşün ilk kuruluş partisi olan MSP, MGV ve Akıncılar dernekleri üzerinden bir arka planının daha derinden Hakyol/İskenderpaşa tarikat çizgisi vesayetinde şekillendiği görülür. Benzer şekilde HDP ve kapatılan diğer versiyonları PKK illegal yapılanmasının siyasal parti açılımı olmasının ağır vesayetiyle siyaset alanında yer almaya çalıştığını söylemek mümkün. Kürd siyasetinin bir başka partisi olan HAKPAR Kemal Burkay’ın liderliğinde illegal bir geçmişe sahip olan PSK’nın bir legal açılımı olarak siyaset yapamaya devam ediyor. HÜDAPAR, Kürd siyasal hareketinin İslamcı mücadele çizgisinin 1980 sonrası yapılanmalarından biri olan İlim cemaati ve sonrasında Hizbullah yapılanmasının içinden çıkarak siyaset yapmaya çalışan bir cemaat partisi olarak varlığını sürdürüyor. Benzer durumlar, TKP, TİP gibi diğer partiler içinde ifade edilebilir.
Devlet ideolojisinin taşıyıcılığını yapan partiler ile ideolojik kökenli partilerin siyasal parti örgütlülüğünün hedeflenen sağlıklı ilke ve değerleri bakımından ekstremum noktalarındaki savrulmalara neden olduğu söylenebilir. İki tür siyasi parti örgütlülük geleneğinin de farklı vesayet alanlarından kurtulamadığı görülür.
İllegal yapılanma vesayet alanlarında bulunan ideolojik iklimli partilerin Cumhuriyetin kuruluş sürecinden itibaren yaşadığı en temel problem marjinalleşmeden kurtulamamalarıdır. Azadi Hareketi liderleri Cibranlı Halit Bey, Seyyid Abdulkadir, Musa Bey ve diğer yöneticileri Osmanlı devlet ricalinin okumuş elit süreçlerinden gelmeleri onların toplumsallaşmamalarının en temel nedeni olarak görülebilir. Şeyh Said’i sürece katma taleplerinin nedeni bu toplumsal kopukluğu rehabilite ederek Müslüman Kürd halkı ile kitlesel bir buluşma sağlayabilme amaçlarıdır.
PKK illegal silahlı mücadele stratejisi üzerine kurulmuş bir örgütlenme. 70 yılların sonlarında ortaya çıkan örgüt, 80 darbesi sonrası beka vadisi merkezli Doğu ve Güneydoğu ve ağırlıklı olmak üzere kırsalda, Kandil ve Suriye iç savaşı sonrası Rojova bölgesinde silahlı mücadele geleneğini ısrarla sürdürmeye devam ediyor. 1987 genel kongre kararları ile ideolojik anlayışta katı Marksist söylem yumuşatılırken diğer yandan bu duruma paralel olarak mücadele yöntemlerini sivil örgütlenmeler üzerinden çeşitlendiren PKK, 1990 yılında HEP ile legal siyasal parti kurulması ile bu alana açılım sağladı. Geçen yaklaşık 30 yıllık süreçte kapatılan partilerle beraber silahlı örgütün vesayetinde siyaset yapmaya devam ediyor.
Yaşanan deneyimler sivil siyasi mücadelenin özelde siyasal parti mücadelesinin kitleselleşmesi önünde silahlı iradenin bir prangaya dönüştüğü ve bunun siyasi bedelinin ağır sonuçlar doğurduğunu gösterdi. Zaman zaman buna direnen veya değişim talebinde bulunan Leyla Zana, Osman Baydemir, son süreçte Selahattin Demirtaş gibi isimler tehdit ve ağır eleştiriler üzerinden susturuldu veya etkisiz hale getirilmeye çalışıldı.
7 Haziran 2015 genel seçimleri siyasi parti ile silahlı irade arasındaki çatışmanın en önemli kırılma noktasını oluşturur. Türkiyelileşme açılımı ile yüzde 13 üstünde oy almayı başaran ve TBMM’ye 80 milletvekili sokarak ana muhalefet ağırlığında bir siyasi güce ulaşan Selahattin Demirtaş liderliğindeki HDP, kandilin ve içeride derin güçlerin işbirliği ile oluşturulan provakatif hendek eylemleri ile terörize edilerek Kürd sivil siyasi parti mücadelesi bağlamında tarihi bir fırsat heba edildi.
Silahlı iradenin kaybetmek istemediği güç ve otorite sivil siyasi parti üzerinden yeniden egemen ve belirleyici oldu. Bu ağır vesayet durumu 2023 seçimlerinde de başka bir düzeyde kendini gösterdi. Adeta küçük olsun bizim olsun entegrizimine sıkıştırılmış bir strateji ile toplumsal karşılığı olmayan üst irade tarafından akredite edilmiş adaylar üzerinden seçime gidildi. Bu ağır vesayet kalın gölgesi HDP’yi de aşarak Millet İttifakını da etkisi altına aldı. Siyasi söylemin merkezine teröre destek, teröristleri meclise taşıma, mahkûmiyetlerini sonlandırma gibi ajite edilmiş milliyetçi söylemlere prim verilen bir iklimin oluşmasının önüne bir türlü geçilemedi.
HÜDAPAR benzer bir durum daha küçük ölçekli bir düzeyde kimi farklılıklarla ortaya çıktığını söylemek mümkün. Seküler sol örgüt kültürünün yerini cemaat katı entegrist kültürünün yer aldığı bir yapısallık içinde siyaset yapmaya çalışan HÜDAPAR, üst bir örgütsel iradenin sivil legal alanda yönettiği birçok sivil toplum kuruluşundan biri durumunda. Eğitim, davet, dayanışma ve yardımlaşma, ticaret, medya, gençlik ve kadın çalışmaları vb. birçok alanda dernekler vakıflar ve şirketler üzerinden çalışmalarını yürüten örgütlü yapının siyasal parti örgütlenmesi olarak HÜDAPAR, cemaatin ilke ve değerleri üzerinden siyaset yapma çabası içerisinde çalışmalarını sürdürüyor.
HÜDAPAR örgütlü yapılanması hala dışarıdan siyaset yapan kişilere ürkek ve kapılı bir refleks gösterdiği söylenebilir. Kendi dışındaki İslami yapılar ve oluşumlarda dahil olmak üzere birçok alanda olduğu gibi siyasi parti örgütlü çalışmalarında da bireysel ve yapısal oluşumlarla ortak hareket etmeye oldukça mesafeli bir duruş sergilediği görülür. Bu anlamda çeşitli platformlara katılım sağlama kendini ifade etme ve ortak bazı projelerde yer alma çabaları olsa da cemaat kökenli entegrizmin aşılması için önemli değişim ve etkileşimlere ihtiyaç olduğunu belirtmek gerekir.
Yeni başkanlık siteminin ittifaklar üzerinden dayattığı matematiksel durum çok küçük marjinal partileri de kilit öneme sahip hale getirmesi durumu diğerlerinde olduğu gidi HÜDAPAR içinde önemli bir fırsat alanı oluşturdu. Cumhur ittifakı ile Ak Parti listelerinden seçime giren HÜDAPAR genel başkan Zekeriya Yapıcıoğlu ve 3 kişi daha milletvekili seçilerek meclise girdi. Bu durumun HÜDAPAR için bir dönüm noktası olduğu söylenebilir. Türk siyaset genetiğinin test edeceği bu yeni ortamın cemaat ve parti üzerinde nasıl bir etkileşim oluşturacağını zaman gösterecek.
Kürd siyasetinin önemli siyasi örgütlenmelerinden olan HDP ve HÜDAPAR’ın ayrı ittifaklarda mecliste olmaları farklı bir deneyim olarak tarihe not düşülecek. Geçmişin ağır bagajı PKK ile cemaat arasındaki çatışmaların ürettiği travma Kürd siyasetinin de uzun yıllar en zayıf taraflarından biri olamaya devam edecek gibi görünüyor.
Ak parti ve oturduğu gelenk, siyasi partilerin devlet ile ilişki biçimleri ve yasal mevzuatın bu bağlamda analizlarini bir başka yazıya bırakalım.
Tarih boyunca Kürt siyaseti şöyle ve ya böyle ideolojik saplantıları aşamadığı için başarı gösterememiştir. bu saplantılardan dolayı da PKK ile Hizbullah hareketi arasındaki hakimiyet kavgası nedeniyle çatışmaya dönüşerek Kürtler arasında telafisi yılları alacak kırılmaya neden olmuştur.
daha da üzücü olanı Hizbullah hareketinin devleti kafir gördüğü halde, Kürt hareketini de kafir ve yok edilmesi gerekir diyerek devletle iş birliğine gitmesidir.