Hasan Postacı Yazdı: Yerel Yönetimler Üzerine Analizler-1

05.01.2024

Siyasal yönetim modellerinde ulaşılan gelişmiş demokratik yönetim uygulamalarını yaşadığı tıkanıklıkların aşılmasında öngörülen en güçlü alternatif açılımların merkezi yönetim modellerinden yerel yönetim örgütlenmelerinin güçlendirilmesine yönelmekten geçtiğine dair kuramların ağırlıklı olarak akademik çalışmalara yansıdığı görülür.

Modern dönem devlet örgütlenmeleri, kültürel, tarihsel, etnik ve dinsel dinamiklerin farklı özgüllüklerde belirleyici olduğu ulus devlet konseptlerinde şekillendiği görülür. Siyasal sınırları belirlenmiş ve BM gibi uluslararası kurumsallıklar üzerinden bağımsızlığı tanınmış devletlerin kendi içlerinde nüfus ve kentleşme süreçleri radikal farklar gösterdiği söylenebilir. Cumhuriyet, krallık veya demokratik yönetim modellerinin yer yer farklı sentezlerle birçok devlet yönetim modelinin kendine özgü şekillenişler ve siyasal formlar kazandığı bir çok farklı ülke uygulamasıyla karşılaşırız.

Çağdaş devlet modellerinin yurttaşları için sağladığı temel hak ve özgürlükler, güvenlik ve refah koşulları, sosyal paylaşım ve imkânlardan yararlanma düzeylerinin total gelişmişliğinin demokratik devlet modellerinde genel olarak daha ileri düzeyde olduğu söylenebilir. Buna rağmen yönetime katılım, barınma, eğitim, sağlık, beslenme vb. birinci kuşak temel hak ve hizmetlerden yararlanma, düşünce ve ifade özgürlüğü, etnik ayrımcılık, inanç özgürlüğü, adalet ve eşitlik uygulamaları gibi temel sorunların varlığı, genel olarak yaşam koşullarında ortaya çıkan refah düzeyindeki radikal farkların yarattığı ultra yoksul ve ultra zengin sınıfların ortaya çıkması gibi sorunların tüm devlet uygulamalarında kırılmaların önlenemediğini bir genel tespit olarak altını çizmek gerekir.

Küreselleşme ile gelen özellikle neoliberal ekonomik düzenin bu durumu daha da ajite ederek derinleştirdiğini söylemek mümkün. Çok uluslu şirketlerin, savunma, ilaç ve sağlık, gıda ve enerji, nano teknoloji ve yazılım gibi stratejik alanlarda oluşturduğu tekelleşmelerin devlet örgütlenmelerinin iktidar alanları üzerinden oluşturduğu ağır mobing ve manipülasyonların yeryüzündeki tüm toplumsal yaşam forumları için derin polarizasyonlar ürettiğini ayrıca belirtmek gerekir.

Bu temel durumun ilk sorgulattığı alan devletsiz toplum arayışları üzerinden farklı ütopya düzeyindeki kuramlardır. Uygulamaya yönelik daha gerçekçi çözümlerin ise devasa örgütlü güçlerin merkezi devletler üzerinden şekillenmesini çözecek yerelleşme (desantrilazasyon) üst kavramsallaşması üzerinden yürütülecek olan yerel yönetim modelleri üzerine kuramsal arayışlar oluşturmaktadır.

Yerelleşmenin en güçlü dinamiklerinin şekillendiği uygulamalar ise temizlik, alt yapı, üst yapı, Pazar denetimi, itfaiye gibi hizmetler üzerinden ilk kuramsal şekillenişleri ortaya çıkan belediyeler olduğunu söylemek mümkün. Türkiye ve dünya deneyimleri bağlamında yerel yönetimlerin en etkin ve verimli kurumsal uygulamaların belediyeler ile ortaya çıkmıştır.

Osmanlı imparatorluğu son döneminde, Tanzimat’la birlikte ilk kez belediye terimi kullanılmaya başlanmıştır. Kelime olarak meskûn yaşam alanlarının olduğu yerler anlamında belde kelimesinden belediye kurumsal isminin türetilmiştir.   Şemsettin Sami’nin Kamus-ı Türki adlı eserinde belediye, “bir şehrin umumi işleri ve sair ihtiyaçlarına bakan idare” olarak tanımlanır.

İlk olarak 13 Haziran 1854 tarihinde yayınlanan nizamname İstanbul için belediye hizmetlerinde şehremini döneminin başladığı görülür. Şehremini’nin sadece belediye hizmetleriyle uğraşacak olması yerel yönetimlerin başlaması bağlamında önemli bir adım olduğunu belirtmek gerekir. 1857 yılında İstanbul 14 belediye dairesine bölündü.

Bu uygulamayı tüm ülke geneline yaymak için 1864 yılında yayınlanan Vilayet Nizamnamesi, merkezi idarenin yükünü azaltmak için, kentin bayındırlığı, altyapı inşası, temizlik, aydınlatma, çarşı ve pazar işleri, itfaiye gibi konularda yetkili olmak üzere belediye meclislerinin kurulmasına karar verildi. Vali ya da kaymakam tarafından atanacak olan belediye reisi, belediye meclisine başkanlık edecek, kararları uygulayacak ve vilayet ile belediye ilişkilerini düzenleyecekti. Bu uygulama tüm ülke geneline birkaç istisna dışında yayılmadı.

Türkiye Cumhuriyeti dönemi Osmanlı’dan devraldığı yerel yönetim kurumsal yapısı zayıf ve yetersizdi.  İşlevleri çeşitli kuruluşlar arasında dağıtılmış dağınık bir mevzuat altyapısı vardı. Bütçe ve insan kaynakları bakımından olarak güçleri oldukça zayıf ve sınırlıydı.

Cumhuriyet dönemi ilk düzenlemeler 1930 yılında 1580 sayılı Belediyeler Yasası ile yapıldı. Bu yasa 12 Eylül dönemine kadar yürürlükte kalmaya devam etti. Yasayla, belediyelerin dağınık olan işlevleri tek elde toplandı. Tek parti döneminin sanayileşme politikaları ile beraber sanayinin tüm ülke yüzeyine yaygınlaşması ve bunun sonucu olarak yeni orta büyüklükteki kentlerin ortaya çıkışı ve buna paralel olarak daha düzenli biçimde yerel hizmetlerin daha etkin sunulmasını zorunlu kılınmasını beraberinde getirdi.

Çok partili yaşama geçiş sürecinin hemen öncesinde, 13 Temmuz 1945 tarihinde “Belediyecilik Derneği” kuruldu. 1580 sayılı kanunun çıkarılmasından 18 yıl sonra, 1948’de 5237 sayılı “Belediye Gelirleri Kanunu” çıkarıldı. Bu yasa ile belediye gelirlerine somut bazı tanımlamalar getirildi. Bu kanun 30 yıldan fazla yürürlükte kaldı.

Kanun belediye gelirlerini düzenlemekle beraber, uygulamada merkezi iktidarlar gelirleri merkezde toplayıp, sonra dağıtmayı tercih ettiğinden, belediyeler ihtiyaç duydukları kaynakları hiçbir zaman kontrol edemediler ve merkezi hükümete mali olarak bağımlı olmaktan kurutulamadılar. Bu durum günümüzde de hala yerel yönetimlerin aşamadığı önemli bir konudur. Büyükşehir Belediye uygulamaları ile kısmen daha ileri düzeyde bir düzenleme getirilmiş ise de hala belediyeler için mali özerklikten bahsetmek mümkün değildir.

1950 sonrası hızlanan köylerden kentlere kontrolsüz göçler, güçlü mali ve idari yapıları olamayan belediyelerin bu hızlı büyüyen kentleşme karşısında  kaçınılmaz olarak yetersiz kalmalarını beraberinde getirdi. Gecekondulaşma, düzensiz kentleşme, İstanbul, İzmir gibi kentlerin tarihsel dokusunun bozulmasına neden oldu.

1960 darbesi sonrası yeni anaysa ve düzenlemelerin belediyecilik bakımından en önemli açılımı 27 Temmuz 1963 tarihli ve 307 sayılı kanundur. Daha önceleri belediye meclisi tarafından seçilen belediye başkanlarının bu yasa ile doğrudan seçimle göreve gelmelerinin önünü açtı. Bu düzenleme yerel yönetimlerin seçilmesine yerel seçim iradesinin belirleyiciliği anlamında demokratik yerel yönetim kültürünün gelişmesi olarak görülebilir.

1980 darbesi sonrası dönemi yerel yönetimler ve belediyecilik alanında farklı deneyimleri beraberinde getirdi. Köyden kente göçlerin niteliği değişti. Kürt sorunu bağlamında özellikle PKK ile başlayan silahlı çatışma döneminin neden olduğu köy boşaltmaları, sıkıyönetim uygulamaları ve silahlı örgüt baskısı altında güvenlik sorunlarının neden olduğu göçler İstanbul, İzmir, Adana gibi büyük kentlerde yeni gettoların oluşumunu beraberinde getirdi. Bu durum Kürt oylarının kahir ekseriyetini kazanan Kürt solu merkezli partilerin kazandığı belediyeler üzerinde belirgin ağırlıkları, yerel yönetimlerde kayyum uygulamaları ile demokratik kültürde yeni kırılmalar oluşturdu. Bu durum yerel yönetimlerin demokratikleşmesi önündeki önemli sorunlardan biri olarak hala devem etmektedir.   

1984 yılında ilk kez büyükşehir belediyecilik düzenlemesi yapıldı. ANAP dönemi belediyecilik sağ liberal politikaların belediyeciliğe yön verdiği dönem olarak tanımlanabilir. 1994 Milli görüş hareketini yerel yönetim seçimlerinde elde ettiği beklenmeyen başarı, günümüze kadar izlerini devam ettiren İslami muhafazakâr kesimlerin yerel yönetim politikaları ile şekillendi. 2019 yerel seçimlerine kadar bu politik anlayışta süreç devam etti.

2019 yerel seçimlerinde CHP merkezli millet ittifakının İstanbul ve Ankara dâhil kazandığı belediyelerdeki yerel yönetim uygulamaları son beş yılımızı şekillendirdi.  Yerel yönetimlerle ilgili yeni boyutları üzerinden analizlere bir sonraki yazıda devam ettirmeye çalışılacaktır.      

Hasan Postacı’nın Tüm Yazıları 

Önerilen Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir