İrfan Burulday: Craig Calhoun: Miliyetçilik

31.08.2024

En başından belirtelim; sorunumuz çok ulusun bulunduğu bir toplumda, insanlar arasındaki kültürel, dini, ideolojik ve dilsel farklılıklar değildir. Zira bu tip toplumlarda kimlikler siyasi değil kültürel unsurlar yelpazesinde kabul edilir. İnsanların, ulus düşüncesi ve uluslaşmada kendileri için ideolojik tercihleri veya siyasi düşünceleri olmadan ulusal soruna veya ulusal kimliğe vurgu yapmak anlamsız olur. Craig Calhoun, “Milliyetçilik” adlı çalışmasında, “milliyetçiliği ve aynı kökten gelen ulus ve ulusal kimlik gibi düşünceleri, önce ilk örneği bulmaya çalışıp, ardından terminolojinin veya uygulamaların yayıldığını inceleyerek açıklamanın verimsiz bir alıştırma” olduğunu söyler (Craig Calhoun, Miliyetçilik, Bilgi Ünv. S. 13). Milliyetçilik üzerine çok şeyler söylense de bizim için, modern anlamda milliyetçiliğin Fransız Devrimi’yle söylemsel olarak öne çıktığıdır.

Calhoun, milliyetçilik ve modern anlamda ulus kavramının, ulusların kültürel farklılıklarıyla ya da milliyetçiliğe kendine özgü siyasal önemini katan modern devletlerle tam olarak anlaşılamayacağını söyler ve hatta ulusların kültürel içeriklerinin önemli olmasının da her şeyi açıklayıcı nitelikte olmadığa dikkat çeker. Ancak Calhoun, sözkonusu kültürel çeşitlemelerin biçim ve anlam değiştirmelerindeki en önemli faktörün devlet kurma olduğunu söyler. Zira Calhoun’a göre;  devlet kurma, beraberinde bir vatandaşlık kavramı, orduların kurulması, idari birliğin güçlenmesi, yol inşası, dilin standartlaşması, halk eğitim sistemleri, halkın siyasi katılımına fırsat sağlayan gelişmeler ve bir bilinç olarak ulusal kimliğin oluşmasına katkıda bulunan değişiklikleri de kapsayan bir yenilik de getirmiştir (Craig Calhoun, Miliyetçilik, Bilgi Ünv. S. 14-15). Öte yandan Calhoun, devlet eliyle yürütülen eğitim, sosyal güvenlik veya vergi sistemleri gibi uygulamaların küresel bir kültürel akış çerçevesinde paylaşılabilecek fikirler olduğunu söyler ve milliyetçi söylemin bu kültürel akıntının en önemli parçalarında biri olduğuna dikkat çeker. Konuya daha bir açıklık getiren Calhoun şu ifadeleri kullanır:

“Yani ulusal kimlik, devletlerin sınırlarını belirlemek ya da politikacılar tarafından kullanılmak üzere el altında hazır bulunmuyordu. Kökenleri eskiye dayansa da, piyasalar, iletişim ve ulaşım alt yapıları kadar savaşları da içine alan devlet kurma süreci tarafında şekillenmişti. Öte yandan, milliyetçi söylemin gelişimini ve yayılışını, devlet kurmaya veya siyasi manipülasyona da indirgeyemeyiz. Onun, bunlardan bağımsız bir anlamı vardır; devlet kurma projelerince doğrudan belirlenmeyen kültürel arenalarda ortaya çıkar ve genellikle popüler eylemi, devlet kurma örüntülerinde reform yapmak ya da bunlara karşı direnmek üzere bilgi sahibi kılar. Sorunun cevabı, sadece çeşitli ulusal kimliklerin içeriklerine değil, bir ‘biçim’ olarak ulusa odaklanmaktan geçer. Belli bir ülkenin kültürü zaman içinde az çok süreklilik gösterebilir ve az çok bütünleşik ve tektip olabilir. Ama milliyetçilik böylesi çeşitlemelerden çok, zamansal derinlik ve içsel bütünleş­meye önem veren bir kimlik oluşturma şeklidir” (Craig Calhoun, Miliyetçilik, Bilgi Ünv. S. 15-16).

Calhoun, milliyetçiliğin salt anlamda bir doktrin olmayıp, daha ziyade bir düşünme, konuşma ve hareket biçimi olduğunu belirtir ve milliyetçiliği bir siyasi doktrine ya da sadece ‘siyasal ve ulusal birimin eşleşmesini savunan bir siyasi ilkeye indirgemenin doğru olmadığına dikkat çeker.

Şüphesiz toplumsal siyasal hareketler düşüncelerden veya ulusal kimliklerden yalıtılmış olarak tarih sahnesinde görünür olmazlar. Bir diğer ifade ile siyasal hareketlerin siyasi amaçları olmadan milliyetçi kavramlar etrafında düşünmeye başlamalarına imkân yoktur. Toplum merkezli siyasal hareketler sonuçta topluma içkin özellikler taşırlar ve bu içkinlik onların özgül kimliğini oluşturur. Bu nedenle siyasal hareketlerin toplumsal tarih ve düşünce tarihine ilişkin bakış açıları bir bütünleştirme eylemine yöneliktir.

Kesin bir tarihlendirmeden kaçınsak bile milliyetçiliğin modern olduğu konusu doğrudur. Calhoun, Milliyetçiliği yakın tarih ile ilişkilendirmekle kalmaz, onu aynı zamanda modern çağın belirleyici özelliklerinden biri olduğunu da söyler. Modern çağ ise milliyetçilik söyleminin evrensellşirilip, devletlerin somut güçleri ve idari kapasiteleriyle iç içe geçirildiği çağdır (Craig Calhoun, Miliyetçilik, Bilgi Ünv. S. 17).

Milliyetçilik yerel bir kimliğe sahip olduğu gibi uluslararası bir karaktere de sahiptir. “Milliyetçilik göründüğü gibi, ayrıt edici modern bir olgudur. O, devlet gücündeki değişim, uzun mesafeli ekonomik bağların artışı, yeni iletişim ve ulaşım imkânları ve yeni siyasi projelerin ortaya çıkmış kollektif kimlik oluşturma yoludur” (Craig Calhoun, Miliyetçilik, Bilgi Ünv. S. 40).

Calhoun’a göre, “Milliyetçilik, etnisite ve akrabalık, birbirinden farklı toplumsal dayanışma biçimleri olsalar da belli durumlarda değişen derecelerde örtüştükleri olur. Bazen karşılıklı olarak birbirini pekiştirirken, bazen de aralarındaki gerginlikler, birden fazla etnik grubun oluşturduğu toplumlarda daha geniş bir “ulusal” dayanışmanın ortaya çıkmasına ciddi bir engel oluşturur” (Craig Calhoun, Miliyetçilik, Bilgi Ünv. S. 41).

Modern milliyetçiliğin düşünce tarihi içindeki konumu üzerine yapılmış tartışmalar bugüne değin birçok değişim veya evrim geçirdi. Bu her türlü tartışmanın ötesinde onu göklere çıkardığımız anlamına gelmez. Hatta tam tersi yönde kaygılanmak için birçok sebep vardır. Kürtlerin, din ve ideolojik kaygılarla milliyetçilik ile aralarına mesafe koymaları katı bir propagandadan başka bir anlam ifade etmez ve dünyadan bihaber anakronik bir durumdur. Bu nedenle milliyetçiliği inceleyen siyasi, kültürel ve modern kavramları ele alan objektif bir değerlendirmenin ilgi çekmesi yerinde olur. Bu durum, geçen yüzyılda elbette fazla dikkat çeken bir öneme sahipti, çünkü milliyetçilik siyasi, sosyal ve kültürel kurumlarla aynı anda ve birbirine yakın bir işbirliği içinde gelişim gösterdi ve ikisi arasında bir ayrım yapılmadı. Günümüzde milliyetçiliğin liberal ve yanı sıra sol demokrat fikirler ve kitle demokrasilerine ilişkin düşünceleri artık görmezden gelinemez. Bu yüzden, küflenmiş klasik faşizm üzerinden tanımlanan milliyetçilik meşgul olmayı gerektirmeyecek bir hal almıştır. Zira milliyetçiliğe özgü olan nitelik, yalnızca onun düşünce sistemini ifade etmez, aynı zamanda bir siyasal düşüncenin tezahürü olarak dünya siyasetinde yer alır. Milliyetçiliğin karşısına faşizmin mantığı ile durmak düşünsel bir çabayı gerektirmeyen ilkel bir durumu ifade eder. Bütün özgün siyasal ideolojiler gibi milliyetçiliğin düzenlemeler ve kurallardan oluştuğu söylense bile bunun tek bir biçeme sahip olmadığı çok açık. Bir siyasal düşünceye rastgele başta türlü prensipler atfetmek ve gelişigüzel ikameci argümanlar eklemek mümkün olsa bile, klasik milliyetçilik tanımlamaların bunu çok daha dışında kaldığı söylenebilir. Bu nedenle, pratik açıdan çeşitli şekillerde faşizmin modern anlamda milliyetçilik ile özdeşleştirilmesi haklılaştırılamaz. Toplumsal kuram ve kültürler arası çalışmalarda ele alınan konuların salt etnik, ulus ve kültür olmadığı, bununla birlikte toplumların gelişiminde siyasi kurumlar, uluslararası ilişkiler, eko-politik yapılar, devlet ve daha birçok faktörün incelendiği görülmektedir.

Kimi zaman modasının geçtiği ilan edilen milliyetçiliğin, devrimlerde ve bağımsızlık mücadelelerinde önemli bir oynadığı inkâr edilemez. Bir başka deyişle milliyetçiliğin biçimlendirdiği dünya bunun ötesinde çok daha derin ve kollektif örüntülere sahip.

Calhoun, Milliyetçiliğin yalnızca buhranlar ve alenî çatışmalarda öne çıkan bir şey olmadığını söyler ve milliyetçiliğin, modern çağın kolektif bilincinin ve son iki yüzyıla damgasını vuran devlet yapısının da temelini oluşturduğunu söyleyerek, milliyetçiliğin sadece siyasi olmadığını, aynı zamanda kültür ve kişisel bir kimlik meselesi olduğunu da belirtir (Craig Calhoun, Miliyetçilik, Bilgi Ünv. S. 3).

 

Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir.

Önerilen Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir