Mehmet Alkış Yazdı: Gergerlioğlu’nun Hak Mücadelesine Saldıranlar

22.03.2021

Ömer Gergerlioğlu, İslami kesimin hak mücadelesi ile sembolleşen tek sivil toplum örgütü olan Mazlumderin şube başkanlığını ve genel başkanlığını yapmış bir mücadele adamıdır. İslamcılığın arkasına sığınıp önce muhafazakarlığa, şimdi milliyetçiliğe dümen kıran iktidarla paralel hareket etmek üzere operasyona tabi tutulan Mazlumder, Genel Başkanlığını yaptığını belirtmekten kaçınarak ve işlenenlere gerekli tepkiyi vermeyerek reddi mirasta bulunduğunu ilgili yerler nezdinde deklare etmiştir. 

Aynı şekilde reddi mirasta bulunan İktidarın tepesinde görev yapanlardan Mustafa Şentop, Ömer Çelik, Abdülhamit Gül gibi bir kısmının İslamcı iken Mazlumderde doğrudan, bir kısmının da dolaylı olarak ilişki içinde olduklarını bilmeyen yok. Yıllarca başörtüsü mücadelesini yürüten Gergerlioğlu’na en açık düşmanlık ve saldırıda bulunanlar bunlar ve istismar dışında bir amacı olmadığı açığa çıkan başörtülü Özlem Zengin! 

Peygamberlerin mesleği olan hak mücadelesi veren Gergerlioğlu’na en büyük tepkiyi, şimdinin muhafazakâr/milliyetçisi eski İslamcı Meclis Başkanı, namaz kılmasına ve elbise giymesine bile izin vermeyerek gösterdi.    

Bunlara söylenecek hiçbir beşer sözü onları tasvir etmeye yetmez. Onun için Kuranın anlatımına başvurmak en doğrusu olacaktır:

Tarih boyunca Hak Mücadelesine Peygamberlerin öncü ve model olduklarını, bu yolda; risk almayan, bedel ödemeyen, baskı görmeyen, şiddete maruz kalmayan, hakarete uğramayan, alay edilmeyen, yalancılıkla suçlanmayan, dışlanmayan, tehdit edilmeyen, saldırıya uğramayan, delidir denilmeyen, bozgunculukla itham edilmeyen, ataların dinine ve düzene karşı çıkmakla suçlanmayan, kargaşa çıkardığı iddia edilmeyen hiçbir Peygamber olmadığını Kuran anlatıyor. Tümü; fesatçılık, sapıklık, beyinsizlik, tahakküm, sihirbazlıkla itham edildi. Sürgün, hapis, işkence, ölümle tehdit edildiler: 

“Dediler ki: Ey Nuh! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşlanmışlardan olacaksın!” (Şuara 116)

“Onlar: ‘Ey Şuayb, söylediklerinden birçoğunu anlamıyoruz. Seni de içimizde çok zayıf, aciz biri olarak görüyoruz. Eğer itibarlı kabilen, güçlü birkaç akraban olmasaydı, seni taşlayarak öldürürdük. Bizim üstümüzde güçlü, kuvvetli, otoriter biri de değilsin.’ dediler.” (Hud 91)

“İnkâr edenler peygamberlerine: ‘Kesinlikle ya sizi toprağımızdan çıkaracağız ya da bizim dinimize döneceksiniz’ dediler.” (İbrahim 13)

“İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında onun kocasına rastladılar. Kadın dedi ki: Senin ailene kötülük etmek isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya elem verici bir işkenceden başka ne olabilir!” (Yusuf 25)

“Firavun: Benden başkasını tanrı edinirsen, andolsun ki seni zindanlıklardan ederim, dedi.” (Şuara 29)

“Dediler ki: Herhalde biz, sizlerden dolayı uğursuzluğa (ve huzursuzluğa) uğradık. Eğer (bu söylediklerinize) bir son vermeyecek olursanız, andolsun sizi taşa tutacağız ve mutlaka bizden yana size acı bir azap dokunacaktır.” (Yasin 18)

“Çünkü onlara ‘Allah’tan başka ilah yok!’ denildiğinde, kibirlenip kafa tutarlar ve: ‘Deli bir şairin sözüne bakarak biz hiç ilahlarımızı bırakır mıyız, olacak iş mi bu?’ derlerdi. Hayır! O deli değildir. O size gerçeğin ta kendisini getiren ve bütün peygamberleri tasdik eden bir resuldür.” (Saffat 35-37)

Kuran, Peygamberlere ve onların yolunda gidenlere saldıranları şöyle sıralıyor: Kurulu düzenden beslenen (muhafazakârlar), Din adamı, Allah’ı Unutan, Ahdinde Durmayan, Arzusunun Esiri Olan, Azgın, Bilgisizce Tartışan, Boş Konuşan, Böbürlenen, Cahil, Cimri, Dinle Alay Eden, Emanete İhanet Eden, Fesat Çıkaran, Gafil, İsraf Eden, Kaba, Kalbi Katılaşmış, Kalbi Mühürlü, Kıskanç (haset eden), Kötülüğü Özendiren, Müşrik, Haram Yiyen, Hilekar, Malı Aşırı Seven, Münafık, Nankör, Aceleci, Şımarık, Taklitçi, Ümitsiz, Sapkın, Şirke Sapan, Arzularını İlah Edinen, Yalancı, Yardımı Başa Kakan, Zalim, Zorba ve Toplumun İleri Gelenleri!

Kim bunlar? İblis, kabil, Nuh’un eşi ve oğlu, Lut’un eşi, Nemrud, Azer, Firavun, Haman, Belam, Karun, Samiri, Bahçe Sahibi, Allah’ın Ayetlerini Satanlar, Halkın Malını Yiyen Hahamlar ve Rahipler, Hahamlarını Rahiplerini ve Meryem Oğlu Mesih’i Rab Edinenler, Ebu Leheb.

Doğruları, dürüstlüğü, hakkı, hukuku, adaleti, iyiliği, paylaşmayı, sözünde durmayı ve benzeri ilkelere bağlı olanların misyonlarını nerede sürdürebilecekleri konusunda Peygamberlerin görevlerini nerelerde yerine getirdiklerine de Kuran dikkat çekiyor. Hak mücadelesi için fırsat ve imkân olan her ortam ve mekânın kullanılabileceğini Peygamberler ortaya koymuştur: 

Hz. İbrahim için, ileri gelen bir müşrik olan babasının yanında ve putların toplu bulunduğu mabette;

Hz. Yusuf, köle olarak yaşamaya mecbur kaldığı bir sarayda, iftira sonucu atıldığı hapishanede, sonra yönetim merkezinde yetkili olarak; 

Hz. Musa; Firavunun sarayında, yokluk içinde gittiği Medyen’de, özgürlük mücadelesi için sarayın dışındaki Mısırda ve Özgürlüğüne vesile olduğu İsrailoğullarıyla Filistin yolunda;

Hz. Davut önce çoban sonra kral olarak; oğlu Hz. Süleyman, yeryüzündeki tüm imkanlara sahip olarak;

Hz. İsa, yokluk ve sıkıntı içinde sürekli değiştirerek gittiği her yerde;

Hz Muhammed; putlarla doldurulmuş olan Kabe, festivaller, evler, sokaklar, hicret yolunda, Yahudi ve Müşriklerin çoğunluk olduğu Medine’de aralıksız mücadeleyi sürdürmüşlerdir.

Ömer Gergerlioğlu, Ayhan Bilgen ve kimi arkadaşlarının bulundukları yerlere dil uzatanlara duyurulur.

 

Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir.

Mehmet Alkış’ın Tüm Yazıları

Önerilen Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir