Murat Sayımlar: Bir Uzaylıdan Öğrendiklerim

09.10.2023

Epeydir ufo, uzaylılar, uzay kuvvetleri haberleri ile zihinlerin meşgul edildiği herkesin malumu; bakalım anlattıkları bu hikayelerin devamında neler göreceğiz. Bu mevzuda yoğun dezenformasyona maruz bırakıldığımız günlerden birisinin gecesinde, Zülkarneyn kıssasının geçtiği ayetlerin farklı tefsirlerinden birisini okuyordum. Kendisine verilen sebeplerin onu göklerin yollarına ulaştırdığı, kainatın derinliklerine seyahat edebildiğinden bahsediliyordu.

Gecenin sessizliğinde bir ses duydum.

“Ey cahil ve zalim olan yaratık, sana bir şeyler öğretmemi ister misin?”

Sesin nereden geldiğini anlayamadım, ürktüm.

“Korkma, ben, hakkında bir sürü gevezelik yaptığınız, saçmaladığınız uzaylılardan birisiyim. Eğer korkmazsan sana görünürüm ve cahili olduğunuz hususlarda birkaç bilgi veririm.”

Uzaylının neye benzediği, karşısında benim halim, duygularım bu durumda az önemli hususlar, magazin babından şeyler, o yüzden geçelim. Asıl mevzuya ilişkin bir iki hususu aktarmaya çalışayım.

“Sor bakalım” dedi, “benden öğrenmek istediğin, merak ettiğin birkaç soruna cevap vereyim.”

Sizin uzayda gezebildiğiniz araçların teknolojisini öğretebilir misin? Ne kadar soruma cevap vereceğini bilmediğim için, o anda, maksimum fayda sağlayabilecek bir bilgi elde etmeyi istedim.

“Bu bilginin seni çok güçlü kılacağını düşünüp, bu soruyu sordun fakat yanıldın. Velev ki ben sana bu bilgiyi versem, senin bulunduğun konuma göre; ne bu bilgi çok işine yarar, ne kullanabilirsin, ne de seni çok güçlü kılar. Cahillik etme, en çok işine yarayacak, gerçekten sana güç ve imkan sağlayacak bir şeyler sor.”

Sonrada benden sadra şifa bir şey çıkmayacağını anlayınca; benim yerime kendisi sormaya karar verdi.

“Hayatınızdaki her şeyi topyekûn ve kökten etkileyen ve hatta belirleyen olgunun ne olduğunu? Bunu nasıl gerçekleştirdiğini? Senin bu gücü nasıl kullanabileceğini öğrenmek ister misin?”

İlginç bir teklifti. Fakat sormak zorundaydım, sordum. Sen başka bir gezegenden ve belki de boyuttansın; benim yaşadığım boyutta, beni en güçlü kılacak şeyi nasıl bilebilirsin ki?

“Sana cahil ve zalim” diye hitap ettim, fark etmedin mi? Bunu nereden öğrenmiş olabilirim?”

Peki benim bu sorunun cevabını bilmediğimi nereden biliyorsun?

“Başta sorduğun sorudan anladım. Senden çok daha üstün ve güçlü olduğum halde, sana zalimlik yapmadığımı, hatta yardım etmeye çalıştığımı görmüyor musun? Bu davranışa nasıl karar vermiş olabilirim? Elbette sizin boyutunuzun hakikatlerini ve sisteminin referans anlamlarını ve diğer kök verilerini ve değerlerini yazan Kitabʼınızı okudum.”

Hayattaki herşeyi etkileyip, belirleyebilecek bir güce sahip olup, bu gücü nasıl kullanabileceğimi öğrenmek benim için sanki imkansız, çok heyecan verici birşey gibi geldi; olur dedim. Birazda, uzaylının, bizim Kitabʼımızdan öğrendiği, fakat benim bilemediğim stratejik gerçeğin ne olduğunu çok merak etmiştim.

“Benden uzay aracımızın teknolojisini istedin. Eğer bunu sana verseydim ne yapacaktın? Önce bir karar verip, sonra buna göre hareket edecektin, yani bir davranış sergileyecektin. Belki bu hususta yatırım yapacak birilerine götürecek, ya da iktidar unsurlarıyla paylaşacaktın. Mesela sana yeryüzü hayatının en belirleyici gücünün sırrını verince ne yapacaksın? Yine bazı kararlar alıp, buna göre davranışlar sergileyeceksin. İşte bu, yaşadığınız boyuttaki hayatın herşeyini belirleyen temel sabitedir. İnsanlar, hayatın her anında kararlar alır, davranışlar sergilerler. İnsanların hayatı bu davranışlarla kurulur, yıkılır, şekillenir. Bu, hayatta, insanların bütün hallerini, durumlarını belirler, yapılandırır, etkiler ve şekillendirir. İnsanların halleri, durumları ve hayatlarının nitelikleri ve bunların oluşumundaki tutum ve rolleri de, hayatlarının bir sonraki aşamasındaki boyuttaki yaşamlarının niteliğini belirleyecektir. Yani kısacası gücün sırrını açıklayacak olan başlangıç kavramlar, insanların “karar ve davranışlarıdır.””

“İnsanların karar ve davranışlarının niteliği; hayatlarındaki iç ve dış bütün unsurların, bütün hallerin, duyguların ve bütün ilişkilerin niteliğini belirler. Yani insanların bu boyuttaki ve bundan sonraki boyuttaki durumlarının niteliğini/mahiyetini belirler.”

“Bu da, karar ve davranışın anlamı/nedeni; bu anlamın gerçekleşmesini mümkün kılacak olan ilkeler, sınırlar, değerler, ölçüler, kök ilişkiler, kök hukuk, kök sistemler ve mekanizmalar, kök kaynaklar, kök usuller; yani davranışın mahiyetini belirleyen kök hükümler/veriler/bilgiler vesilesiyle gerçekleşir.”

“İnsanların karar ve davranışlarının mahiyetini/niteliğini belirleyen kök bilgilerin ismi “dini bilgidir.” Din olgusu, dini bilgiye bağlı olarak gelişir ve tarif edilir. Bu olgu yeryüzündeki hayatınızın eksen faktörüdür. Eksen olması, hayatınızın, halinizin, ilişkilerinizin, geleceğinizin durumunu, mahiyetini, niteliğini belirlemek gücünden ve fonksiyonundan gelmektedir. Ayrıca bu eksen olgu, istisnasız olarak, hayatın bütün anlarında, bütün insanları zorunlu bir etki altında tutmaktadır.”

“Sizin Kitabʼınızda, gerçek dinin, insanların doğası yani yaratılış özellikleri olduğu yazmaktadır. Yani sizin Kitabʼınız, insanların zihinsel, ruhsal, sosyal, ilişkisel, oluşsal ve olgusal doğalarına ilişkin bilgileri/hükümleri/verileri içermektedir. Ben de bu Kitabʼı okuyarak, sana izah etmeye çalıştığım bilgilere ulaştım.”

“İnsanların en güçlü, mutlu, huzurlu, dengeli, adaletli, üretken, umutlu ve barışçıl olabildikleri durum, kendi doğalarına uygun iç ve dış hal ve şartlara uygun bulundukları, yaşayabildikleri, davranabildikleri durumdur. Bu nedenle, hayatın bütün anlarında verdikleri kararların ve sergiledikleri davranışların, o anda sergilenebilecek en doğru, isabetli, hikmetli, adaletli davranış olması durumunda, bütün hayatı pozitif etkileyip, belirleyebilecek bir güce sahip olmaları söz konusudur. Bu da ancak bu davranışların mahiyetini belirleyen bilgilerin, insanların doğalarının bilgileri ile özdeş olması durumunda mümkün olabilir. Bunun gerçekleşebilmesi de, kök hükümlerin, sizin Kitabʼınızda ifade edilen varoluşsal bilgilerden alınması ile mümkün olabilir.”

“Yine sizin Kitabʼınızın bildirdiğine göre; bu boyuttaki yaşamın varoluş nedeni, hayatın anlarında sizlerin en doğru, isabetli, hikmetli, adaletli davranış sergilemek hususunda sınanmanızdır. Bu sınama size, hayatın bir üst boyutunda, yüksek standartta yaşamak eğitimi vermek, liyakat ve hak kazandırmak içindir.”

Bu arada bir ses daha işittim. Fakat bu ses önceki gibi ürküntü değil, çok lezzetli bir hâl oluşturuyordu. Derinden, Saba makamında bir nağme ile gözlerimi açtım. Kitap elde, koltukta uyuya kalmıştım ve sabah ezanı ile uyandım.

Yazıyı okuyan bir dostum aradı ve “üstad defalarca yazdığın mevzuyu fantezi formatta bir daha yazmışsın” dedi.

Kesif gaflet, cehalet, zulmet fantezilerine dayalı rüyalarda ısrar edenler için; lahananın, nebulanın, quarkların, snapsların, solucanların, toz tanelerinin, sicimlerin, patatesin, şahinlerin, ceninin, damarda akan kanın, rüzgarların, dalgaların, algıların diliyle milyon kere daha yazmaktan imtina etmemek lazımdır.

Zira Allah; Rum Suresi.30. ayette;

“Öyleyse sen yüzünü Allah’ı birleyen olarak DİNE, Allah’ın o FITRATINA çevir ki, insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah’ın yaratışı için hiç bir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran/dosdoğru din (budur). ANCAK İNSANLARIN ÇOĞU BİLMEZLER” demektedir.

Bu çoğunluktan az bir kişi daha bilse bile çok önemli bir şey yapılmış olmaz mı?

Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir. 

Önerilen Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.