18.10.2023
“Bir kara gecede vazgeçtiklerim ve karar verdiklerim bu hale gelişimizin başlangıcı oldu.”
İsmi lazım değil, bir Afrika ülkesinde, küresel, bölgesel ve ülke sistemine rağmen müessir bir güç haline gelebilmiş; kötülüklerin, adaletsizliklerin, zulümlerin artık kolayca yapılamadığı; insanların doğalarını ve kök hukuklarını esas alan çalışmaların, mücadelelerin etkili olarak yapılabildiği; Dünya çapında bir çok yerde insanlara ufuk, umut, ilham olunabildiği bir toplumun kurucu lideri ile yapılan söyleşide söylenmişti bu sözler.
“Bir kara gecede, vahşi hayvanlardan daha aşağı yaratıklar gibi saldırdılar köyümüze. Çoluk, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek demeden öldürdüler herkesi. Bütün köyü yaktılar. İşte o kara gecede, bir kara kayanın arkasında seyrettim herşeyi. Bütün çaresizliğimle, duygularımın donduğu, dilimin artık dönmediği bir halde, o gecede, o kayanın arkasında vazgeçtim.”
“Bütün korkularımdan, kaçıp, saklanmaktan; sünepelikten, etkisiz olmaktan; işe yaramayan düşüncelerimden, sözlerimden, faaliyetlerimden, isteklerimden, ilişkilerimden; nefsimin basit, süfli, küçük arzularından; bilinmek, görülmek, övülmek, önemsenmek isteklerimden; başkalarından birşey istemekten, beklemekten, ummaktan; ilgi, sevgi, saygı dilenciliğinden; kendimi ve başkalarını eleştirmekten, suçlamaktan, yargılamaktan; insanlar üzerinden umutlanmaktan, öfkelenmekten, hüsrana uğramaktan; hayata, ağzı açık, gözleri kapalı, farkında olmadan dahil olmaktan; sırtımdaki kamburlardan, yüklerden, bagajlardan, köleliklerimden; ezikliklerimden, komplekslerimden, zayıflıklarımdan; ayaklarımdaki bağlardan, gözümdeki perdelerden, gafletlerimden; ezberlerimden, kalıplarımdan, bana inandırmaya çalıştıklarından; aldanmaktan, aldatmaktan ve bütün ataletlerimden vazgeçtim, o gece.”
” Ve o gece; kula kulluk etmemeye, adam gibi adam, sahici bir insan olmaya; Rabbe güvenmeye, teslim olmaya; sahici olarak inanmaya ve inandığım şeylerin gerçekleşmesi için mücahede etmeye; bilmeye, görmeye, akletmeye; mesele, amaç ve dava sahibi olmaya; güçlü ve adil olmaya; sahip olduklarımı farkedip, yerli yerinde kullanmaya; durmamaya, akmaya; özgür olmaya; alanımı, sınırlarımı ve gündemlerimi kendim belirlemeye; düşüncemi, sözümü, saniyelerimi, davranışlarımı, ilişkilerimi ve bana verilmiş olanları israf etmemeye; dostluğun, düşmanlığın, adaletin ve merhametin hakikatine uygun davranmaya karar verdim.”
“O geceden sonra, kendi zihni, ruhi, ilişkisel ve davranışsal sistemimi inşa etmeye başladım. Burası benim güvenli alanım, güç toplama merkezim, tesir saham ve inşa evrenim oldu.”
“Her hal ve şartta mutlak etki ve sonuçlar oluşturan, mutlak formüllerin ve usullerin olmadığını gördüm, bu süreçte. Sabit hükümler/veriler vardı ve insanlar yaşadıkları koşullara göre bu hükümler çerçevesinde yaptıkları okumalarla, tespitlerle, tutum belirleyip, kararlar veriyorlardı. Bu kararların gerçekleşmesi için hedefler koyuyorlar ve bu hedeflere ulaşmak için mücahede ediyorlardı. Bütün basit ve karmaşık süreçleri oluşturan gerçek buydu. Sonuçlara tesir edenler ise; amaca ne kadar güçlü inanıldığı, hedefe ne kadar kilitlenildiği, ne kadar güçlü ve hikmetli çalışıldığı; samimiyet-sabır ve istikrar sahibi olunmasıydı. Mücahede bunlarla yapılıyordu. O kara geceden önce bizim faaliyet olarak yaptıklarımızla, bu süreçte, mücahede etmemiz arasındaki farkı böylece öğrendim, elbette sonuçları ile birlikte. Bir de sonuçların mahiyetini belirleyen unsurlar vardı. Bunlar da, kararlarınızı belirleyen hükümlerle alakalı. Yani amacınız ve bunu gerçekleştirebilmek için kullandığınız ilkeler, ölçüler, sınırlar, değerler, ilişkiler, hukuk, sistemler, mekanizmalar, kaynaklar vs.”
“Karar verip, kendi özgünlerinizi ve yolunuzu inşa etmeye başlayınca, benzer biçimde düşünüp, inanan insanlarla iletişim kurulup, ilişkiler gelişmeye, işbirlikleri oluşmaya başlıyor. Elbette bunlar kolay işler değil; ortak perspektiflerin, algıların, amaçların, anlayışların, usullerin, kabullerin inşasından sonra sahici işbirlikleri gelişiyor. Ancak söylediğim gibi, her şey, onun gerçekleşmesine inanıp, sonrada bunun için mücahede edince, birer birer olmaya başlıyor. Sabırla, samimiyetle, istikrarla devam ettikçe, önceleri sanki imkansız hayallermiş gibi görülenlerin inşa olmaya başladığını da müşahade ediyorsunuz. Her müşahade inancınızı, umudunuzu, direncinizi biraz daha artırıyor. Zorluk başlangıçta. Bu nedenle bütün süreçlerin öncüleri, kurucuları, yol açıcıları; sahici, hikmetli ve müessir inançlara, kararlara, hallere ve davranışlara sahip olan insanlardır. Bunlar bizatihidirler. Yani çevre koşullarının etkileri, öğretileri ve motivasyonları ile değil, kendi öz şartları, imkanları, halleri ve tercihleri ile hareket ederler. Alan ve yol açarlar, şahitlik ederler.”
“Çok değil sadece otuz yıl geçti o meşum kara gecenin üzerinden. Kara kayanın arkasında mahza çaresizlik içerisinde katliamı seyrederken vazgeçtiklerim ve karar verdiklerimle; ertesi gün ağlamadım, boş öfkelerle bağırıp, çağırmadım, pasif hareketlerle acizliğimi perdelemeye, örtmeye çalışmadım. Ertesi gün sahici ve samimi bir kararlılıkla besmele çektim ve başladım. Sadece otuz yıl sonucunda, o, kendisini sorumsuz ve yenilmez görenlerin artık kara gecedeki cürümlerini işlemeye güçleri, imkanları ve cüretleri kalmadı. Bizlerde artık kara kayanın arkasında acizlik ve çaresizlikten bloke olmuş insanlar değiliz. Hayatı, hakikat üzere inşa etmek sürecinde ortaya koyduklarımızla yaptığımız şahitlikler ve bu mahiyetteki hayatın etkileri nedeniyle, onların da öğretmenliğini yapıyoruz.”
Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir.