16.02.2021
OKUMA ÜZERİNE
Rabbinin yaratıcılığı üzerine derinlemesine düşün… İnsanı yaratışındaki incelikler ve cömertlik üzerine… Kitaplardan öğrendiğin ve daha bilmediğin nice şeyler üstüne… (Alak Suresi: 1-5)
Okumak uzun bir yolculuk; adeta bir serüvendir. Bir kez bu yolculuğa başlayan birinin ise, kimlerle ve hangi serüvenlerle karşılaşılacağı öngörülemez. Kitaplar… Hakikate ve olağanüstülüğe dair anlatılar; yalanlar ve gerçekler. Bir yandan ise akıp gitmektedir zaman ve hayatımız tükenmektedir. Okumak bu hayatı, salt seyircisi olduğumuz, akışını izlediğimiz, şu veya bu hedeflere koşulduğumuz, çoğu kez tükenmesini beklediğimiz ve artık telafi etme şansına sahip olmadığımız yaşantımızı yoğunlaştırır ve derinleştirir. Edilgenliği bükerek hayatın karşısında bir seyirci olmaktan bizi kurtarır. Vakit ya da imkân!.. Bunların bahaneler olduğunu hepimiz biliyoruz. Oysaki sıradanlaşmaya karşı direnmek, insanlığımızın olmazsa olmazı.
Günün birinde geriye dönüp baktığımızda ise bir hiçliğin boşluğuyla değil, bir serüvenin yoğunluğuyla ürpermeli yüreğimiz. Hayat aldırış etmez, gözlerimizin yaşına bakmaz, öyle ye da böyle geçiverir. Ama geçen kendi hayatımız; kendi ölümümüzdür izlediğimiz. Bu hayat, kelimenin tam anlamıyla okumayanlar, yani hayatı derinlemesine kavrayarak anlama çabası içerisinde olmayanlar için, ikinci sınıf bir hayattır. Ancak soy kafalar, iddiası ve davası olanlar, akıntıya doğru değil akıntıya karşı kürek çekmek, başka bir ifadeyle hayatı değiştirmek, anlamak ve anlamlandırmak isteyenler çıkacaklardır bu serüvene.
Kendisini olduğu kadar insanlığı da değiştirmek ve yön vermek isteyenler, tıpkı eski seyyahlar ve kâşifler gibi, çıktıkları yolculuğun nereye varacağını bilmeseler de sürdürürler yolculuklarını. Yorulmayanlar için bir sonu yoktur yolculukların. Bir koşunun bittiği yerde, diğeri başlar. Onların ufku, bakışlarının erimiyle sınırlı olmadığı gibi, davranışları da göçmen kuşlar gibi içgüdüleriyle koşullanmış değildir.
Yolculuklar ise sadece bazı arzularımızı giderip, kimi cehaletlerimizi ortadan kaldırabilir. Ama genel anlamda bilgisizliğin sıkıntısını ve çaresizliğini ancak kitaplar giderir. Bilmenin yükü ve heyecanı ise dostlarımız kadar kitaplarla da paylaşılabilir. Hem de ancak bu yolla zamanın saydamlığında insanlığımıza dair bir iz bırakabilir. Bilmek ve bu yolla düşünmek hem özgürleştirir insanı, hem de sorumlu kılar. Çünkü insan, ancak sorumluluğu ölçüsünde bir insandır.
Benim için de okumak, erken başlamış bir serüven, belki de bir mecburiyetti. Küçük ve ücra bir beldede yalnız büyümenin bir mecburiyeti… Uzağında ve acemisi olduğum bir dünyada, kendi yolunu açmak gibi bir mecburiyete binaen olan bu yolculuğu, başlangıç yıllarında görece olarak kitaba erişim kolaylığı besleyecekti. Babamın o küçük kitaplığı ve sonra kitabev(ler)i. Çok şükür ki okuma çevremi oluşturacak kardeşlerim, dostlarım, yoldaşlarım oldu hep. Evet! Giderek dünyam büyüdü belki. Ama kimi şeyler büyürken, kimisi ise küçülmekteydi.
Gerçi başka konularda olsa da en azından okuma konusunda üzerimde bir baskı yoktu. Tesadüflerle, karşılaşmalarla, eğilimlerin itmesiyle ve bir ölçüde de olsa tavsiyelerle yolumu açmaya çalışacaktım. En önemli avantajım ise ideolojik bir baskı mekanizması içerisinde olmamam ve bu nedenle büyük ölçüde edebiyat ağırlıklı, özellikle de klasiklerden oluşan kitaplar okuyabilmemdi. Elbette o da kısıtlı bir atmosferin görece desteğiyle yürüdüğüm bir yoldu ama bu konuda kuşağımın şanslı insanlarından birisi sayılabilirim. Yine de daha fazla, daha doğru ve daha seçili kitaplar okuyabilirdim/okumalıydım ama tüm bunlar, iyi bir çevrenin ve uygun kütüphanelerin varlığını gerektirmekteydi.
Günümüzde okuma imkânı arttı belki ama insanların yolunu yitirmesi için başka tuzaklar peyda oldu. Dolayısıyla görece olarak herhangi bir zamanı üste çıkarmak pek de doğru değil. Sadece doğru çevreler var; benim o yıllarda sahip olamadığım bir edebiyat veya felsefe çevresi gibi. İşte o çevreler ve o okumalardır ki, çocukluğunuz bittiğinde ve sizi o güne değin iyi kötü taşıyan koruyucu “el” artık kifayet etmediğinde, dolayısıyla rüştünü ispatlamaya çalışan biri olarak karmakarışık bir dünyanın önünde kendinizi yapayalnız hissettiğinizde, yüreğinizde parlayan alevler ya da aklınızda çakan kıvılcımlarıyla önünüzü aydınlatacak ve size çıkış yollarını gösterecektir.
Her (doğru) kitap, uzaklardaki bir dostun yüreğinize ektiği tohumlar ya da kulağınıza fısıldadığı uyarılardan oluşur çünkü. Siz onları bir solukta okuyup geçebilirsiniz ama günü geldiğinde, tıpkı kurtarıcı bir esin gibi, apansızın kapkaranlık dünyanızı ışıtarak sizi doğru bir güzergâha çıkarır. İşte o nedenledir ki Kuran, “oku/düşün” hitabı ile başlar. O temel kitabı ve sonuçta tüm kutsal kitapların açtığı izlekte çoğalan bir nice kitabı okumanız ve sizin de çoğalmanız için.
Peki, ne okumalı? Tıpkı oyuncak marketinde başıboş bırakılmış bir çocuğun şaşkınlığı olmayacak mıdır henüz işin başındaki bir okuyucuyu onca yazar ve kitapla baş başa bırakmak? Dalgalar arasındaki bir kâşifin bile, en azından bir sandalı, dümeni ve pusulası olduğu, bir tedarik ile yola çıktığı ortada değil midir? Aksi hâlde, abur cuburla beslenen birinin mide fesadına uğraması gibi, okuduklarıyla giderek daha da şaşkınlaşabilir insan. Bir yol gösterici, tecrübe ve çevre, tam da bunun için gerekli değil mi? Bir yolcu gibi bir okurun da aşacağı eşikler ve izleyeceği yollar bulunmaktadır ve işte bunun içindir ki iyi kötü bir yol haritası, bir yoldaşı ya da kılavuzu olmalıdır.
Beri yandan, bedensel büyümemize eşlik eden düşünsel inkişafın da izlenmesi gereken aşamaları bulunmaktadır. İhmal edilecek böylesi bir öngörü eksikliği, düşünsel arayışlarımızı geciktirebileceği gibi, durdurabilir de. Sözgelimi ideolojik bir okuma kaygısıyla şartlanmış bir süreç, bizi okumanın altyapısı hususundaki çeşitlilikten uzaklaştırabilir; bundan büsbütün kaçınmak ise toplumsal ve siyasal farklılıkları yeterince tanımamızı engelleyebilir. Oysa salim bir düşünsel gelişme için iyilikler ve olumluluklar kadar, kötülükler ve olumsuzluklar da tanınmalıdır. Tabi ki dilin kullanımındaki incelikler, kavramsal çeşitlilikler, insan psikolojisinin ayrıntıları, olayların veya kavramların çok anlamlılığı da.
Şiiri, öyküyü, romanı hatta masalı tanımayan; Dostoyevski’yi, Tolstoy’u, Balzac’ı, Hamsun’u, Yunus’u, Fuzuli’yi atlayan; bu okumaları liseli, üniversiteli yıllarında bitirmesi gerekirken tüm acemiliğiyle hayatın önüne bırakılan bir okuyucu tarafından girişilecek felsefi ya da itikadi okumalar, ister istemez birçok satırı atlayarak, birçok kavramı sıradanlaştırarak, en kötüsü dili ve düşünceyi katlederek sürdürecektir yolculuğunu.
Daha kendi ruhunun derinliklerine aşina olmadan, aşkın ve hüznün farkına varmadan, bireysel yaşamının trajedisini duyumsamadan çıkılacak bir insanlaşma serüveni, bırakın insanlaşmayı, yaşamayı bile ağzına gözüne bulaştıracaktır. Bu ise, tıpkı ara aşamalarını ikmal etmeden modern şehir ve teknolojiyle yüz yüze bırakılan ülkemizin insanlarının yaptığı gibi şehirlerin, tarihin ve doğanın katledilmesiyle sonuçlanacaktır.
Bu tip bir acelecilikle ise Seyyid Kutub, Mevdudi, Ali Şeriati, Aliya, Malik Bin Nebi… gibi Hz. Muhammed (s.) de anlaşılamayacak; dolayısıyla din bile, tarihsel ve düşünsel derinliği yeterince anlaşılmadığı için salt bir kurallar yığınından ve biçimsel uygulamalardan ibaret bir sığlığa indirgenecektir. Seçemeyen, ayrıntıları önemsemeyen, basamakları sırasıyla tırmanmayan, adımlarını uygun bir biçimde atmayan okuyucu giderek yolunu şaşıracak; daha da kötüsü, kendini erdemli kentin bilgesi olarak gören Molla Kasımlar ortaya çıkacaktır.
Edebiyatı ve şiiri küçümseyen, düşmeden düşünmeye yeltenen, aşkı ve iniş çıkışları yaşamamış, yağmurlarda ıslanmamış, karlarda yolunu yitirmemiş, kendi hayatını riske sokmamış, aklını yorucu bir hesaplaşmanın giyotini altına yatırmamış, dahası bilimi ve felsefeyi kendi sorumluluk alanının dışına sürerek bir gereksizliğe mahkûm etmiş okuyucu, sonuçta bir gün okuduklarından hiçbir şey anlamadığının ya da okuduklarının hiçbir işe yaramadığının ve hatta hayatın kendi ufkunun dışında aktığının bile farkına varamayacaktır.
Beri yandan korkuları, kaygıları veya biçimsel hassasiyetleri nedeniyle tek yanlı okumalarla, tabir caizse tek tür çeşniyle beslenmiş, dolayısıyla da insan ruhunun derinliklerini kavramamış bir yazarın eserleri de ister istemez yüzeysel, kuru ve can sıkıcı olacaktır. Tıpkı bunun gibi erken girişilen bir felsefi veya bilimsel okumalar da kavramsal altyapısı oluşmayan bir zihnin içinden, tıpkı bir elekten süzülen sular gibi akacak, kendisine tortulanacağı, yuvalanacağı kıvrımlar ve oyuklar bulamayacaktır. Kant’ı okumadan Hegel, ya da Gazali’yi okumadan İbn Rüşd anlaşılamayacaktır. Kuran ise, hiçbir entelektüel çabası olmayan bir okuyucu açısından sadece bir dinî görevler kataloğu, salt bir emirler külliyatı hâline gelecektir.
Hele yanında birkaç sözlük bulundurmayan, okuduklarının altını çizmeyen, önemli notlarını saklamayan, zaman zaman dönüp okuma serüvenine yeniden bir göz atmayan okuyucu açısından kitaplar bir süre sonra tüm büyüsünü ve yol göstericiliklerini de yitirebilecektir.
Daha da önemlisi, biraz da yayınevlerinin sorumsuzlukları nedeniyle şaşkına dönmüş, kendi ihtiyaçlarının farkına varamamış, tam aksine bir yığın ucuz ve kolay eserle ifsat edilmiş, aldatılmış okuyucu için, kendisini koşulduğu bu hamallıktan kurtararak bir okuma disiplini ve seçkisiyle irşat edecek, ama görüşlerinin baskınlığıyla da ezmeyecek tecrübeli bir seçici veya bir okuma çevresi, adeta bir lütuftur. Böylesi bir öğretmen, dost, ya da yol gösterici çevre, bir “acemi” için kaçırılmaması gereken bir fırsattır. Kendi yolunu kendi elleriyle kazıyanların meşakkatlerini küçümsemiyorum. Ama salt kılavuz yoksunluğu nedeniyle de sıradan bir engeli aşmak için hayatını heba etmek, akıl sahibi bir varlık için, abestir. Akıl ise, işte böylesi dolambaçları kolaylaştırmak, tecrübenin kazandıracağı sonuçları önceden görebilmek ya da tecrübelerden yararlanmak için vardır.
Tıpkı ibadetlerde olduğu gibi, okumalar açısından da uygun olanı, az ama sürekli olanıdır. Azı çoğaltmak ise kitaplarla sağlayacağımız dostluklarla ilgilidir. Okumayı gündelik bir zaruret, asla ihmal edilmeyecek bir gereklilik olarak görmeksizin sürdürülen okumaların günün birinde aksamaya başlaması veya büsbütün terk edilmesi ise hiç de sürpriz değildir. Ki bu tür okumaların ömrü, sadece gençlik heyecanlarıyla sınırlıdır. Bu heyecanlar durulduğunda, okumalar adeta bir safra gibi, ilk sıkıntıda bir yana bırakılır ve artık hiç hatırlanamaz olur. Neler mi eksilir insanın dünyasından? Dünyanın en yetkin yol göstericileri, en içtenlikli dostluklar.
Her gün hiç aksatılmayacak en azından bir saatlik bir okuma dahi -ki, bu süre, her gün boş gözlerle çevreye bakındığımız sürenin dahi ancak bir bölümüdür-, bizi kısa sürede kâinatın zirvelerine çıkarabilecektir. Küçümsemeden, sabırla, satırları atlamadan, seçerek, paylaşarak, telafi edemeyeceğimiz tek şey olan vaktimizi en azından boşa tüketilmiş bir vakit olmaktan kurtarabiliriz. Gençlik yıllarının sorumsuz ve serazat hâlleri içerisinde tüketilen, kendi dilinin inceliklerine vakıf olunmadan ve de hiç değilse bir yabancı dil öğrenilmeksizin atlanılan günlerinin öneminin ise, ancak hayatını boşuna geçirmişliğin faturası önümüze konulduğunda farkına varılacaktır.
Okumak ve öğrenmek, iyi kötü bir geleneğe ya da bir çevreye yaslanmayı gerektirir. Düşünce ise ancak bir iletişimsel ve eleştirel topluluk içerisinde, orada yurtlanmayı mümkün kılan bir çevrede oluşumunu sürdürebilir. Mazeretlerin geçerliliği ise hiçbir başarısızlığı bağışlanabilir kılmaz. “Ne yiyeceğiz?” sorusu etrafında tükettiğimiz zamanın hiç değilse bir kısmını “ne okuyacağız?” sorusuna hasredebilirsek, boşuna okumaların kurbanı olmaktan da kurtulabiliriz. Böylece fast-food yiyecekler gibi içi boş çoksatarların albenisinden olduğu kadar, kimi yayınevlerinin yayınladığı sözde edebi veya bilimsel kitapların salt dinsel veya bilimsel patentlerinin suistimalinden de kendimizi kurtarabiliriz.
Önemli olanın ise sadece ideolojik bir doyuma değil, güzelliğin ve niteliğin evrensel duyumuna ulaşmak oluşun zevkini bize kazandıracak olan da yine kitaplardır. Ama ne yazık ki çoğu kez sığ olan derinlikli olanı alt etmekte, kötü değer iyi değeri salt kolay elde edilebilirliği nedeniyle piyasadan kovmaktadır. Kendini yorucu bir çaba için hazırlamamış olan okuyucu ise eline aldığı kitabın bir su gibi akıcı olmasını, zahmetsizce tüketilmesini yeğlemektedir. Bir avcı olmayı değil bir av olmayı tercih ettiği ölçüsünde ise okumalar, tıpkı oyun oynamak, televizyon seyretmek ya da sosyal medya mecralarındaki yeni aylaklıklar gibi salt zamanı tüketmeye ayarlı, amaçsız bir uğraştan öteye gidemeyecektir.
O hâlde, okumayı ciddi ve yaşamsal bir uğraş olarak aldığımızda en başta okuyacağımız kitabın baskı sayısına, çoksatar olmasına ya da yazarının tanınmışlığına değil, bu kitabın bize nitel bir katkı sağlayıp sağlayamayacağına; sorularımıza cevap vermekten de öte bize yeni sorular sorabilecek bir düzey kazandırıp kazandıramayacağına; bilimsel, estetik ya da kavramsal açıdan inkişafımıza katkıda bulunup bulunamayacağına yöneltmeliyiz dikkatimizi.
Tüm bunlar ise okumayı artık salt bir boş vakitler değerlendirmesi olmaktan çıkararak bir yaşam-bilime, bir okuma serüvenine dönüştürecektir. Okuduğumuz vakitleri en dolu vakitler haline getirebildiğimizdedir ki okumalarımız, işte ancak o zaman kelimenin tam anlamıyla bir bilgelik yoluna dönüşebilecektir.
KİTAPLAR
İSLAMİYAT
- Muhammed Esed: Kur’an Mesajı
- Seyyid Kutup: Kur’an’da Edebi Tasvir, Yoldaki İşaretler, İslamda Sosyal Adalet
- Fazlur Rahman: Ana Hatlarıyla Kuran, İslam, İslam ve Çağdaşlık, İslam’da İhya ve Reform
- Said Hatiboğlu: Müslüman Kültürü Üzerine, Hilafetin Kureyşliliği
- Mehmet Paçacı: Kur’an’a Giriş
- Yaşar Kandemir: Mevzu Hadisler
- Ethem Ruhi Fığlalı: Çağımızda İtikadi İslam Mezhepleri
- Muhammed Ebu Zehra: Mezhepler Tarihi
- Martin Lings: Muhammed’in Hayatı
- İslamoğlu: Hayat Kitabı Kur’an
- İhsan Eliaçık: Yaşayan Kur’an
- Hamidullah: İslam Peygamberi
- Cabiri: Felsefi Mirasımız, Yeniden Yapılanma, Arap Aklının Oluşumu, Arap Ahlaki Aklı, İbn Haldun
- Hidayet Tuksal: Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümü
- Watt: İslam Vahyi, İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri, İslam Nedir, Muhammed Mekke’de, Muhammed Medine’de
- Rodinson: Hz. Muhammed
- Şarkavi: Özgürlük Peygamberi
- Elmalılı Hamdi Yazır: Hak Dini Kur’an Dili
- Ahmet Akbulut: Sahabe Döneminde İktidar Kavgası
- Ahmet el Kâtip: Demokratik Hilafete Doğru
- Asiye Tığlı: İran’da Entelektüel Dini Düşünce Hareketi
- M. Şankıti: İslam Medeniyetinin Anayasal Krizi
- Ali Bulaç: Medine Sözleşmesi, İslam Düşüncesinde Din-Felsefe/Vahiy-Akıl İlişkisi
- Muhammed Draz: Kur’an’a Giriş, Kur’an Ahlakı
- Salih Akdemir: Kur’an’a Dilbilimsel Yaklaşımlar
- Hikmet Zeyveli, Medine Sahifesi
- Atasoy Müftüoğlu: Vakti Kuşanmak, Zamanın Sınavından Geçmek
DİNLER TARİHİ
- Şinasi Gündüz: Yaşayan Dünya Dinleri, Hıristiyanlığın Mimarı Pavlus,
- Marcel Mauss: Sosyoloji ve Antropoloji
- İzutsu: İslam’da Varlık Düşüncesi, Kur’an’da Dini ve Ahlaki Kavramlar
- Mircea Eliada: Dinler Tarihine Giriş, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, Kutsal ve Din Dışı
- Campell: Yaratıcı Mitoloji, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu, Batı Mitolojisi, Doğu Mitolojisi
- Malinowski: İlkel Toplum; Büyü, Bilim ve Din
- Georges Dumezil: Mit ve Destan
TARİH – MEDENİYET – DÜŞÜNCE
- Filibeli Ahmet Hilmi: İslam Tarihi
- İbn Rüşd: Din ve Felsefe İlişkisi
- Malik bin Nebi: Çağa Tanıklığım
- Ali Şeriati: Dine Karşı Din, İnsanın Dört Zindanı, Hacc, Yalnızlık Sözleri, Çöle İniş
- Edward Said: Oryantalizm, Başlangıçlar – Niyet ve Yöntem
- Daryush Shayegan: Yaralı Bilinç
- Süleyman Uludağ: İslam Düşüncesinin Yapısı
- Aliya İzzetbegoviç: Doğu ve Batı Arasında İslam
- Amin Maalouf: Arapların Gözünden Haçlı Seferleri
- Mümtazer Türköne: Siyasi İdeoloji Olarak İslamcılığın Doğuşu
- Muhammed İkbal: İslam Düşüncesinin Yeniden Doğuşu
- M. G. S. Hodgson: İslam’ın Serüveni
- A. Avni Konuk: Füsusu’l Hikem Tercüme ve Şerhi
- İbn Arabi, Füsusu’l Hikem, Fütuhatı Mekkiye
- Cevdet Said: Bireysel Ve Toplumsal Değişmenin Yasaları
EKONOMİPOLİTİK
- Doğan Avcıoğlu: Türkiye’nin Düzeni
- İsmail Cem: Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi
- Levent Köker: Modernleşme-Kemalizm ve Demokrasi
- Fikret Başkaya: Paradigmanın İflası
- Çağlar Keyder: Türkiye’de Devlet ve Sınıflar
- Şevket Pamuk: Osmanlı-Türkiye İktisadi Tarihi
- Fernand Braudel: Akdeniz Tarih, Mekân, İnsanlar ve Miras, Maddi Medeniyet ve Kapitalizm
- İmmanuel Wallerstein: Tarihsel Kapitalizm, Dünya Sistemleri Analizi
- İdris Küçükömer: Düzenin Yabancılaşması – Batılaşma
- Mehmet Genç: Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi
- Max Weber: Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu
- Pierre Clastre: Devlete Karşı Toplum
- M. Talegani: İslam ve Mülkiyet
- 11. Karl Polanyi: Büyük Dönüşüm
- M. Bakır Es Sadr: İslam Ekonomi Doktrini
YAKIN TARİH
- Feroz Ahmed: İttihat Terakki, İttihatçılıktan Kemalizm’e
- Şevket Süreyya Aydemir: Tek Adam
- Mehmet Doğan: Batılılaşma İhaneti
- Said Halim Paşa: Buhranlarımız, İslamlaşma
- Taha Akyol: Ama Hangi Atatürk
- Halil İnalcık: Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi
- Cihan Aktaş: Kılık Kıyafet ve İktidar; Sistem İçinde Kadın
- Stefanos Yerasimos: Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye
- E. H. Carr: Tarih Nedir
- R. G. Collingwood: Tarih Tasarımı
- E. Rothacker: Tarihselcilik Sorunu
- Hikmet Kıvılcımlı: Tarih Tezi, Osmanlı Tarihinin Maddesi
- Sencer Divitçioğlu: Geçivermiş Gelecek, Asya Üretim Tarzı ve Osmanlı Toplumu
- Aliya İzzetbegoviç: Özgürlüğe Kaçışım, Zindandan Notlar
- Taner Timur: Felsefe, Toplum Bilimleri ve Tarihçi
KÜLTÜR – SANAT – EDEBİYAT
- Mehmet Akif Ersoy: Safahat
- Necip Fazıl: Çile
- Kemal Tahir: Devlet Ana, Yorgun Savaşçı, Kurt Kanunu
- Behçet Necatigil: Sevgilerde
- Nazım Hikmet: Memleketimden İnsan Manzaraları; Kuvayi Milliye Destanı
- Peyami Safa: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Fatih-Harbiye, Yalnızız
- Ahmet Hamdi Tanpınar: Beş Şehir, Huzur
- Nurettin Topçu: İsyan Ahlakı, Yarınki Türkiye, Türkiye’nin Maarif Davası
- Sezai Karakoç: Mona Rosa, Yitik Cennet, Şiirler 3, 4; Mehmet Akif
- Cemil Meriç: Bu Ülke, Mağaradakiler, Kırk Ambar
- Mustafa Kutlu: Yokuşa Akan Sular, Yoksulluk İçimizde, Ya Tahammül Ya Sefer
- Hakan Albayrak: Ebuzer
- Mehmet Efe: Mızraksız İlmihal
- Atilla İlhan: Bütün Şiirler
- Sabahattin Ali: Kürk Mantolu Madonna
- Yunus Emre Divanı
- Cihan Aktaş: Üç İhtilal Çocuğu, Acı Çekmiş Yüzünde, Son Büyülü Günler, Şarkın Şiiri-İran Sineması
- İsmet Özel: Erbain, 40 Hadis, Teknik Medeniyet Yabancılaşma
- Fuzuli: Şiirler
- Ülkü Tamer: Yanardağın Üstündeki Kuş
- Turgut Uyar: Büyük Saat
- Ece Ayhan: Bütün Yort Savullar
- Metin Önal Mengüşoğlu: Bize Kefen Biçene Bak
DÜNYA EDEBİYATI
- Dostoyevski: Cinler, Delikanlı, Karamazov Kardeşler, Suç ve Ceza
- Maksim Gorki: Benim Üniversitelerim
- Jack London: Demir Ökçe, Beyaz Diş
- Amin Maalouf: Doğunun Limanları, Semerkant, Afrikalı Leo,
- Paulo Coelho: Simyacı
- Papalagi: Göğü Delen Adam
- Hermann Hesse: Siddharta, Bozkır Kurdunun Düş Yolculukları
- Stefan Zweig: Vicdan Zorbalığa Karşı
- Kessel, Atlılar
- Tolstoy: Hacı Murat, Diriliş, Anna Karenina, Savaş ve Barış
- Garcia Marquez: Kırmızı Pazartesi, Yüzyıllık Yalnızlık
- Euxpery: Küçük Prens, Kale
- Livingston: Martı
- İbn Tufeyl: Hay bin Yakzan
- Dickens: İki Şehrin Hikâyesi
- Çehov: Hikâyeler
- Gogol: Palto
- Turgenyev: Babalar ve Oğullar
- Zweig: Yıldızın Parladığı Anlar
- Victor Hugo: Sefiller
- Kafka: Dava, Şato, Babama Mektup
- Albert Camus: Yabancı, Düşüş, Başkaldıran İnsan
- Dino Buzatti: Tatar Çölü
- Şolohov: Durgun Akardı Don
- George Orwell: Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, Hayvan Çiftliği
- Pasternak: Doktor Jivago
- Hamsun: Göçebe, Açlık, Dünya Nimeti
- Paul Sartre: Bunaltı, Varoluşçuluk
- Rilke: Genç Bir Şaire Mektuplar, Şiirler
- Kazancakis: El Grecoya Mektuplar, Günaha Son Çağrı
- Goethe: Faust, Batı-Doğu Divanı
- Cervantes: Don Kişot
- Mallarme: Şiirler
- Seferis: Bütün Şiirleri
- Kavafis: Bütün Şiirleri
- Baudlaire: Kötülük Çiçekleri
- Virginia Woolf: Dalgalar
- Balzac: Vadideki Zambak, İhtişam ve Sefalet, Köy Hekimi
- Soljenitsin: Kanser Koğuşu
- Melville: Moby Dick
- Steinbeck: Fareler ve İnsanlar
- Proust: Kayıp Zamanın İzinde (6 kitap)
- İvo Andriç: Drina Köprüsü
- W Faulkner: Ses ve Öfke, Döşeğimde Ölürken
- Hemingway: Çanlar Kimin İçin Çalıyor
- Thomas Mann: Büyülü Dağ, Yusuf ve Kardeşleri
- Petrov, Ak Zambaklar Ülkesinde
- Hölderlin: Seçme Şiirler
- Pablo Neruda: Kara Ada Defteri, Evrensel Şarkı
- Ezra Pound: Kantolar
- S. Eliot: Bütün Şiirleri
- Conrad: Karanlığın Yüreği
- Umberto Eco: Gülün Adı
- L. Borges: Düşsel Varlıklar Kitabı
- Triolet: Gün Doğarken Bülbül Susar
FELSEFE – DÜŞÜNCE
- Montaigne: Denemeler
- Platon: Devlet
- Machiavelli: Hükümdar / Prens
- İbn Haldun: Mukaddime
- Thomas More: Utopia
- Dhammapada: Mükemmelliğe Giden Yol, Buda’nın Öğretileri
- İbn Hazm: Güvercin Gerdanlığı
- İvan İllich: Okulsuz Toplum
- Eric Fromm: Sevginin ve Şiddetin Kaynağı, Özgürlükten Kaçış, Sevme Sanatı
- Levinas: Tanrı, Ölüm ve Zaman, Sonsuza Tanıklık
- Fanon: Yeryüzünün Lanetlileri
- Etienne la Boetie: Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev
- Freud: Psikanaliz Üzerine, Kitle Psikolojisi, Totem ve Tabu, Musa ve Tektanrıcılık
- Sombart, Aşk, Lüks ve Kapitalizm
- Kierkagaard: Korku ve Titreme
- Alexandre Kojeve: Hegel Felsefesine Giriş
- Karl Marx: 1844 El Yazmaları, Louise Bonapart’ın 18 Brumaire’i, Felsefenin Sefaleti
- Henry Corbin: İslam Felsefe Tarihi
- Adorno, Horkheimer: Aydınlanmanın Diyalektiği
- Karl Popper: Tarihsiciliğin Sefaleti, Açık Toplum ve Düşmanları
- Spengler: Batının Çöküşü
- Heidegger: Düşünmek Ne Demektir, Varlık ve Zaman
- Badiou: Etik, Platon’un Devleti
- Bryan S. Turner: Oryantalizm, Postmodernizm ve Globalizm
- L. Strauss: Irk ve Tarih, Yaban Düşünce, Hüzünlü Dönenceler
- Toynbee: Tarih Bilinci
- Sorokin, Bir Bunalım Çağında Toplum Felsefeleri
- Foucault: Kelimeler ve Şeyler, Bilginin Arkeolojisi, Biyopolitikanın Doğuşu
- Ranciere: Siyasalın Kıyısında, Cahil Hoca, Uyuşmazlık
- Slavo Zizek: İdeolojiyi Haritalamak, Kırılgan Temas, Gıdıklanan Özne
- İ. Kant: Yargı Yetisinin Eleştirisi, Kılgısal Usun Eleştirisi
- Georges Bataille: Lanetli Pay
- Bachelard: Mekânın Poetikası, Zamanın Poetikası
- Nietzsche: Böyle Buyurdu Zerdüşt, Deccal, Ecce Homo
- Deleuze, Guattari: Felsefe Nedir, Anti-Oedipus
- Lacan: Psikanalizin Dört Temel Kavramı, Baba’nın Adları
- G. Jung: Dört Arketip, Analitik Psikoloji
- Sıtkı Gür: Matematik Felsefesi
- Walter Benjamin: Şiddetin Eleştirisi Üzerine, Son Bakışta Aşk
- Michael Löwy: Yangın Alarmı
- Althusser: Makyavelin Yalnızlığı, Marx İçin, Devletin İdeolojik Aygıtları, Kriz Yazıları
- Gramsci, Modern Prens
- L Kolakowski: Neden Hiçbir Şey Yok Da Bir Şey Var
- Chantall Mouffe: Dünyayı Politik Düşünmek, Siyasal Üzerine, Demokratik Paradoks
- Etiene Balibar: Marx’ın Felsefesi
- Baudrillard: İmkânsız Takas, Simgesel Değiş Tokuş ve Ölüm, Çaresiz
STRATEJİLER
- Carl Schmitt: Siyasi İlahiyat, Siyasal Kavramı
- Balibar ve Wallerstein: Irk, Ulus, Sınıf
- Butler, S. Zizek, E. Laclau: Olumsallık, Hegemonya, Evrensellik
- Hegel: Tinin Görüngübilimi, Estetik, Felsefe Tarihi
- Karl Manheim: İdeoloji ve Ütopya
- Derrida: Gramatoloji, Platon’un Eczanesi, Marx ve Hayaletleri
- Jameson: Dil Hapishanesi
- Aristotales, Etik, Metafizik
- Elli Müslüman Düşünür, Pınar Y.
- Elli Çağdaş Düşünür, Açılım Y.
- Ahmet Arslan: İbn Haldun
- Hamit Bozarslan: Lüks ve Şiddet
- Yves Lacoste: İbn Haldun
- Ümit Hassan: İbn Haldun
- Kojin Karatani: İzonomi
- Bourdieu: Akademik Aklın Eleştirisi
- Sayyıd: Fundemantalizm Korkusu
- Costas Douzinas: İnsan Haklarının Sonu
- Leo Strauss: Doğal Hak ve Tarih
- Solmaz Zelyüt Hünler: İki Adalet Arasında
- Roy Boyne: Foucault ve Derrida
- Jacques Bidet: Foucault’yu Marx’la Okumak
- Todd May: Deleuze
- Frege: Aritmetiğin Temelleri
- Bahtin: Karnavaldan Romana
- Gadamer, Hakikat ve Yöntem
- Thomas Kuhn: Bilimsel Devrimlerin Yapısı
- Terry Eagleton: Estetiğin İdeolojisi, Azizler ve Alimler
BİYOGRAFİ
- Muhammed Esed: Mekke’ye Giden Yol
- Edward Said: Yersiz Yurtsuz
- Ziyaüddin Serdar: Cenneti Arayan Adam
- Kazancakis: El Greco’ya Mektuplar
- Ümit Meriç: Babam Cemil Meriç
- P. Sartre: Sözcükler
- James Joyce: Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi
- İsmet Özel: Waldo Sen Neden Burada Değilsin?
- İvan Agueli: Özgürlüğün Romanı
- Roger Garaudy: Yüzyılımızda Yalnız Yolculuğum
- Manning Marable: Malcolm X
- Stanley Wolpert: Gandi’nin Tutkusu
- Eknath Easwaran: İslam’ın Silahsız Askeri
- Aliya İzzetbegoviç: Tarihe Tanıklığım
- Althusser: Gelecek Uzun Sürer
Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir.