Şakir Diclehan Yazdı: Amerika’nın Durumu ve İslam Alemi

26.01.2021

Medeniyetlerin doğuşlarında ve gelişmelerinde büyük bir heyecan, enerji ve dinamizm göze çarpmıştır daima. Sonrasındaysa bir durulma ve duraksama…

İngiliz tarihçi Toynbee, günümüze değin dünyaya 26 medeniyet geldiğini, bunlardan bir kısmının ömrünü tamamlayarak bir tür eceliyle öldüğünü ve doğal ölümle hayatını tamamladığını, bir kısmınınsa erken ölümle son bulduğunu iddia eder. Diğer yandan Rus asıllı Amerikalı sosyolog Sorokin ise uygarlıkları daha çok “düşünce, ideal ve duyarlık” özüne bağladığından, onların son bulmadığına kanidir.

Uygarlıklar, sebep-sonuç kanunundan etkilenirler kuşkusuz.  İslam uygarlığının bu yüzden çok parlak dönemler geçirmesi gibi durgun dönemleri ve bugünkü gibi bulanık ve içinden dışından kanayan dönemleri de olmuştur hep.

Bir düşüş olduysa, bunun nedenleri üzerinde düşünmek her aydının görevidir. Bu düşünmeler, sadece geçmiş üzerine teorik düşünmeler değil, bugüne ve yarına ışık tutma ve ışık bulma araştırmaları olmalıdır.

İslam dünyasının düşüş sürecine girmesinde, bir yerde dünyaya doymanın da payı vardır. Abbasiler döneminde (750-1258) eşsiz refah ve barış içinde yaşayan Müslümanlar, dünya nimetleri bakımından “doyma” noktasına varmışlardı. Endülüs medeniyeti de (711-1492) dünyaya dönük yanıyla adeta bu dünyada cenneti gerçekleştirme derecesinde bir refah, incelik ve zenginliğe erişmişti. (Osmanlı’da ise durum biraz farklılık göstermektedir)

Pakistanlı Muhammed İkbal, Doğu ve Batı dünyalarının çekmekte oldukları sıkıntı ve hastalıkları çok isabetli bir şekilde tahlil eder. Doğunun yeteneği iyidir. Fakat o, bir yöneticiye ve iyi bir idareye muhtaçtır. Batıya gelince, güç ve enerjide çatlayacak kadar şişmiştir. Fakat imanın tadından ve serinliğinden yoksundur. Bugün İslam dünyası, mertlikleriyle hükümdarlara meydan okuyan o dev şahsiyetleri ve coşkulu kahramanlarını kaybetmiştir. Onların fakr ve züht hayatları, istibdadın canına okumaya yetmişti.

Kaynağı anarşizm olan Batı dünyası, insanlık hayatının olumlu ve olumsuz yanlarıyla dengesini kaybetmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nin son zamanlarda yaşadığı karışıklık ve kaos, Müslümanların gözlerinin açılmasına vesile olmalıdır. Dünyanın idaresini elinde bulunduran ve dilediği gibi tasarrufta bulunan bu devlet, çatırdamanın işaretlerini veriyor.

Diriliş geleneğinin şairlerinden Necat Çavuş, Amerika’ya şöyle seslenir:

Sevgiliye sarılır gibisin Amerika

Sarılırken ecel silahlarına

Ayrılığını düşündün mü Amerika

Yalnızlığın hiç gelmiyor aklına

Aklını kaybeder en çok onu kullandığında

Kendi evin özü sayma bu kabukta

Az evvel güle baktık tazeydi

Şimdi düşmüş böceklerin ağzına

Batı eğitim sisteminin ateşiyle dağlanan gençlik uyanacaktır inşallah. Batı eğitim sistemi, diri ve ayakta duran bir şahsiyeti eriten, sonra da onu dilediği biçime sokan bir “asit” gibidir. Kimyevi hiçbir maddede bulunmayan bir güce ve etkiye sahiptir. Bu, yalçın kayaları toprak kümelerine çevirebilen bir nesnedir. Dine, ahlaka ve şahsiyete karşı bir komplodur. Ancak asrın büyüsünü ve tuzağını bozacak kültürlü, idealist ve inançlı bir kitle yetiştirmek zorundayız.

Ey Amerika: Azizlerin borsada

In God We Trust makamında

Bu koca maske Amerika

Ecelin kendisidir aslında icat edilmiş korku kapağında

Akılla girilir oraya

Kalbini bırakıp bahçede

Ve ruhunu vestiyere para karılığında

Çıkınca almak üzere

Maskelerin ömrü kısa”   

Hızlı değişimin baş döndürücülüğünde çağımız, yıkılış ve yapılışların her türlüsünü gördü, görüyor ve yaşıyor. Geriye ve ileriye, doğaya ve içimize, doğuya ve batıya bir göz atıp mucize gücündeki sırdan güç alarak, çağdaş melankoliyi ve karışıklığı dize getirmek ve yaşama aşkını yeniden anlamlandırmak ve canlandırmak zorundayız. Ve tabii ayrılıkları bir kenara iterek…

“Dünyanın uzayan saçlarına

Bir berber mi gerekli

Yoksa birer terzi meleği mi

Yırtılan denizlerine

Sökülen dağlarına”

Politikacılara aldırmaksızın, aldanmaksızın ve siyasilerin iyi görmeyen gözlerine bakmaksızın insan eliyle gerçekleştirilecek bir mucize diriliş…

Nedir parçalar içinde kayboluşumuz

Ecza oluşumuz, taneler oluşumuz

Birbirine yabancı zerreler gibi

Oraya buraya savruluşumuz

Bilinçle hareket etmeli ve eyleme geçmeliyiz. Bu bir yürüyüştür, çağ içinde bir yürüyüş… “Diriliş bir rozet değildir yakada/Elini sokmaktır ruhun kazanına…”

Vesselam…

Şakir Diclehan’ın Tüm Yazıları

Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir.

Önerilen Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir