20.09.2023
Tartışılıp durduğu, tartışma fikir alanında da kalmayıp politikacıların birinci derecede ağızlarına da sıçradığı halde, özüne bir türlü inilemeyen ve kanayan bir yara olarak süren “Tek Lider Sultası” ya da “Tek Adam Kalma ÇABASI.”
Tüm partilerde yaşanan bu durum, özellikle İslam ülkelerinde daha da karmaşık hale gelmiş bulunmaktadır. Bin beş yüz yıldır, sadece ibadet ve inançlar bütünü olarak değil, toplumu her bakımdan, hatta siyasi ve iktisadi açıdan da düzenleyen bir medeniyet ve dünya görüşü ödevini üstlenmekle yükümlü liderlerin tekliği, beraberinde sayısız problemler getirmiştir.
İçinde bulunduğu zamanı tanımak, anlamak, bilmek ve sezmek… İşte liderin birinci derecede sahip olması gereken bilinç ödevi… Öbür toplumlar arasında ayakta durabilmek, hatta o insanları toptan görebilecek bir taş yüksekliğinde yukarıda bulunmak için gerekli asgari bir bilinç ve var olmak ödevinin birinci şartı…
Ortadoğu insanı, zekâsı, hayal gücü, düşünüşü ve duyuşuyla, öbür ülkelerin insanından ayrılır. Zekâsı terkip edici bir zekâdır, tahlil edici bir zekâ değil. Daha çok aksiyonda, eser tahlilde, karşılaştırmada, değerlendirmede ve kritikte zayıftır. Yaptığını tahlil ede ede yapmaz. Hatta hemen hemen yaptığını hiç tahlil etmez ve yaptığının tahlilini yabancılara bırakır.
Osmanlıdan Cumhuriyete ve Cumhuriyetten günümüze dek idare edenlerin “tek”liğinin sıkıntısını ülke insanı çekmiştir hep. Bir partinin başına geçen lider ölünceye kadar bu liderliğini pek bırakmak istemez.
Alaattin Gövsa, ancak bir bilginler topluluğunun başarabileceği ağır bir işi, 4 ciltlik ” Meşhur Adamlar Ansiklopedisi”ni tek başına ve büyük bir sabırla hazırlamıştır.”
Mustafa Kemal, kendisine yazarı tarafından hediye edilen eseri, bir içki sofrasında karıştırırken, hem kendisinin ve hem de Çakırcalı Efe’nin bulunduğunu görür ve köpürmeye başlar.
Akşamleyin Anadolu kulübünde bir masa etrafına dizilmiş bulunanlar içinde nazik ve ürkek mizaçlı Alaattin’i hırpalamaya başlar.
– Maşallah efendim, doğrusu takdir kudretinize bayıldım. Hem ben varım eseriniz de hem Çakırcalı Efe…
Bu haksız öfke karşısında o, tutuk bir dille ve büyük bir çekingenlik içinde kendisini savunmaya başlar.
-Paşam demiş bu ” Meşhur Adamlar Ansiklopedisi”dir. Olumlu, olumsuz, iyi, kötü, her şöhret var bu ansiklopedide. Ama sesini duyuramamış ve savunmasını dinletememiş. Yalnız Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Recep Peker, onu teselli etmiş.
– Üzülme, büyüklerin bazı böyle cezbe anları vardır.
Aradan birkaç gün geçmiş Recep Peker de Mustafa Kemal’in fırtınasına tutulmuş. Bu sefer teselli etmez sırası Alaattin Gövsa’dadır. Aynı kelimelerle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri’nin gönlünü almış ve teselli etmiştir:
-Üzülmeyiniz cezbeye geldiler… Geçer…
Politikada liderlerin, neden ikinci adam, yani yerlerine geçecek bir insan istemediklerini Necip Fazıl çok güzel bir şekilde dile getirmekteydi verdiği konferanslarda… Ona göre bir Ormandan büyük bir ağaç çıkar, diğer ağaçlar bodur kalmaya mahkûmdur.
Politika, uzun vâde düşüncesini içerir daima. Bundan dolayıdır ki, üstün nitelikli politikacı ya da devlet adamı, sağduyusu derin, iradesi sağlam ve sezgisi güçlü kişilerdir. Kitlelerin sürüklediği kişiler değil, kitleleri sürükleyen, gereğinde kitlelere direnen demir iradeli liderlerdir.
Sezar, Alplerde barbarlarla yaptığı savaşta, bir küçük taşın üzerine çıkarak olanca varlığıyla bağırır:
– Geldim, gördüm, yendim.
Roma’ya dönerken bir yıkık köy görünür ve der ki: Roma’da ikinci adam olmaktansa, bu köyde birinci olmayı tercih ederim.
Ortadoğu’daki liderlerin birçoğu, bu sözden adeta ilham alarak hep “Tek Adam Olmak” ve “Tek Adam Kalmak” sevdasının peşindedirler. Oysaki yeni sayfalar açmak gerekli bu hayatta. Yeni çıkış yolları aranmalı ve denenmeli. Çünkü geçmiş büyük bir tecrübe repertuarıdır, ondan yararlanmasını bilen liderler ya da devlet başkanları, başarının sırrını çözmeyi başarmış kimselerdir…
Batıda bu tür lider profillerini görmek her zaman mümkündür. Ancak Asya ve özellikle Ortadoğu’da bu tür liderleri bulmak çok güç, hatta imkansızdır ve bu nedenledir ki, Ortadoğu’daki devletlerindeki sıkıntı ve buhranlar, bitmez tükenmek bir şekilde sürer gider.
Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir.