24.07.2021
İP Parti milletvekili Lütfü Türkkan ve CHP’li Cihangir İslam arasında göçmen tartışması çıktı. Türkkan’ın son günlerde yaşanan Afgan sığınmacıların göç dalgasına, “Yolgeçen hanı mı burası?” sözlerine İslam, “Altına “Makedonyalı Lütfü” diye bir imza atmalıydınız” yanıtını verdi. Bu tartışma yıllardır Suriyeli mülteciler üzerinden yürüyen/yürütülen tartışmayı yeniden gündeme taşıdı.
Mülteci sorununun çok sayıda bileşeni olduğu açıktır. Sorun bir taraftan mültecileri ülkelerinden uzaklaşmaya zorlayan politikalarla, diğer taraftan sığındıkları ülkelerde maruz kaldıkları sorunlarla ilgilidir. Mültecilerin oluşmasına yol açan en önemli faktörler arasında iç savaş ve ekonomik sorunlar yer almaktadır. Türkiye’ye gelen mültecilerin ağırlıklı bölümü ülkelerindeki iç savaşlar ve yönetimlerin baskısı sonucu oluşmaktadır. Irak Saddam yönetiminden kaçan Kürtler, Suriye iç savaşından kaçan Araplar ve nihayet Afgan Taliban yönetiminizden kaçan Afganlılar.
Öte yandan mültecilere karşı değişik siyasal ve ideolojik tepkiler ortaya çıkmaktadır. Mülteci sorununa ulus devlet mantığı ve onun temelini oluşturan milliyetçilik üzerinden bir çözüm üretmek kolay değil. Bu paradigmayı aşan bir anlayışa ihtiyaç var. Çünkü milliyetçilik üzerinden gidecek bir tartışma, dışlayıcı bir temele dayandığından güvenlik sorununun kaynağıdır.
Milliyetçilik üzerinden yapılacak bir göçmen tartışmasının varacağı eşik ırkçılıktır. Yabancı düşmanlığı ile beslenen bu dışlayıcı bakış, ek sorunların doğmasına neden olmaktadır.
Göçmen ve mülteci sorununu mutlaka milliyetçi dilin dışına çıkarıp ahlaki bir dille tartışmak gerekir. Gelen göçmenlerin etnik aidiyetleri dolayısıyla güvenlik sorunu oluşturacağı tezinin altında Türk olmayanlara güvenilemeyeceği endişesi yatmaktadır. Bu tez insani ve ahlaki bir tez değildir.
Öte yandan, mülteci tartışması üzerinden topluma boca edilen milliyetçi söylem, zaten milliyetçiliğe yatkın olan toplumu daha da germekte ve yabancı düşmanlığını tetiklemektedir.
Son zamanlarda Türkiye’ye gelen mültecilerden tek farkı zamansal olarak daha önce bu topraklara göç etmek olan kişilerin, şimdi gelenleri eleştirmesi mantıklı ve tutarlı değildir.
Afgan göçmenlerine karşı çıkan ve önemli bir bölümü Balkanlardan gelen milliyetçi göçmenler olan grubun önemli bir açmazı da şu: Görüşlerini dayandırdıkları Türklük tezi yanlış bir argüman. Çünkü kendilerinin önemli bir bölümü Türk olmadığı halde Afgan göçmenlerin önemli bir bölümü Özbek Türküdür. Ne yazık ki daha önce Türkiye’ye gelen ve Türk olmayan Balkan göçmenleri(Mesela konuyu gündeme taşıyan Lütfü Türkkan Makedon’dur) Türk olmadıkları gerekçesiyle Afgan göçmenlerine karşı çıkıyorlar. Göç tartışması etnisite üzerinden değil, insanî sebepler üzerinden konuşulup tartışılmalıdır.
Göçmenlerin yaratacağı siyasal, sosyal, ekonomik sorunlar üzerine elbette konuşulmalıdır. Ancak göçmenlere etnik aidiyetleri dolayısıyla yaklaşmak asla kabul edilemez ırkçılıktır. Balkan ve Afgan göçmenleri karşılaştırırken, Balkan göçmenlerini Türk oldukları gerekçesiyle onaylayan, buna karşılık Afgan göçmenlere Türk olmadıkları gerekçesiyle karşı çıkan zihniyet ırkçıdır. Her ırkçılık insani temelde ortaya çıkan ahlaksızlıktır.
Etnik gruplara bakışımız, Hz. Peygamberin “Arap’ın Arap olmayana siyahın beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur” öğretisini temel alır. “Arap’ın Arap olmayana hiçbir üstünlüğü yoktur ” ifadesi, Türk’ün Türk olmayana, Kürt’ün Kürt olmayana, Ermeni’nin Ermeni olmayana yani hiçbir ırkın diğerine üstünlüğü yok demektir.
İslam inancı üstünlüğü etnisite değil takvaya(Allah’a sorumluluk bilinci) bağlar. Arap milliyetçileri Peygamberin Arap olması dolayısıyla üstün olduklarını iddia ederler ve mevaliyi (Arap olmayan Müslümanlar)küçük görürler. Kendi etnik grubunun insanlarını diğerlerinden ahlaki değerler dışında üstün olduğunu savunan kişi Hz. Peygamberin öğretisine savaş açmıştır. Hz. Peygamber’in ifadesiyle “Kavmiyetçilik davası güdenler cahiliye üzerinedir”
İnsanları etnik aidiyetleri üzerinden değil, sahip oldukları ahlaki değerler üzerinden değerlendirmek gerekir. Sadece Türk ve Türkçe konuşuyor diye bir hırsız, yalancı, mafya diğer insanlardan değerli olamaz. Bu bütün etnik gruplar içinde iyi ve kötü insanların olduğunu gösterir. Dahası ahlaki değerleri etnik aidiyetler üzerinden anlamlandıramayız. Etnik gruplar ahlaklı ya da ahlaksız olarak değerlendirilemez. Ahlaklı ya da ahlaksız olan insandır. Bu yüzden hiçbir etnik grubu diğerinden üstün veya aşağı göremeyiz. Hiçbir etnik grubun dili de diğerinden daha az önemsiz ve daha aşağı düzeyde değildir. Bundan dolayı mülteci sorununu her tür ırkçı bakışın ötesinde bir anlayışla yaklaşmak gerekir.
Çünkü biz, “Arap’ın Arap olmayana hiçbir üstünlüğü yoktur” diyen bir Peygamberin ümmetiyiz.
Ahlaki erdemler etnik gruplara ait özellikler olarak kabul edilemeyeceğinden, etnik grupların hakkındaki, olumlu ya da olumsuz genellemeci ahlaki yargıların hiçbir anlamı yoktur.
Yusuf Yavuzyılmaz’ın Tüm Yazıları