20.06.2021
Günümüz dünyasının en önemli sorunlarından biri, diğer insanlarla sağlıklı bir diyalog kurmalarını engelleyen grup aidiyetinin yarattığı fanatizmdir. Bireyin ait olduğu grubu mutlaklaştırması, grup ile özdeşleşmesi onu her tür tartışma ve müzakereye kapalı bir fanatik militana dönüştürüyor.
Fanatik militanı var eden içinde bulunduğu gruba olan sarsılmaz inancı ve bağlılığıdır. Bundan dolayı militan, içinde bulunduğu yapıyı hakikatin merkezine kayar ve sahip olduğu ideolojik söylemden asla kuşku duymaz. Bu durum başka hakikat yolunun bulunmadığı ve başka arayış içine girenlerin yanıldığı anlayışını besler. Kesin inançlı bir militanı var eden faktör de budur. Bir PKK veya FETÖ militanını içinde bulunduğu gruba bağlayan, grubun kararlarını sorgulamadan itaat eden ve uygulamak için canını bile ortaya koyan pratiği ancak bağlı bulunduğu grubu hakikatin merkezine koymasıyla açıklanabilir. Fanatik militan için bağlı bulunduğu şeyh, hoca efendi veya liderin yanlış yapma imkânı yoktur.
İçinde bulunduğu grubu hakikatin merkezine koyan bir militanın, ötekiyle samimi ilişki kurması mümkün değildir. Çünkü öteki başka bir grup içinde bulunduğu için zorunlu olarak yanlış taraftadır.
Diğer yandan militan sürekli öfke biriktiren ve hayal kırıklığı yaşayan bir insandır. Öfkesi yanlışlığın hâkim olduğu bir dünyada yaşamak zorunda kalmanın yarattığı sıkıntıdan, hayal kırıklığı ise insanların çoğunun kendisi gibi düşünmeyip ait olduğu gruba katılmadığından dolayıdır. Bu çelişkili durum onu onaylamadığı bir yaşantının içinde bulunmaya sürükler.
Fanatizmin bir diğer çeşidi olan politik taraftarlık, adil davranmanın önündeki en büyük engellerden biridir. Bir parti, cemaat veya örgüt ile olan ve bireyin kişiliğini örgüt veya cemaat içinde eriten yapılar, sonuçta her şeyini ait olduğu gruba feda eden militanlar üretiyor. Özellikle terör gruplarında kişi kendi bireyselliğini aştığı ölçüde gruba tam anlamıyla katılabilir. Artık onun içinde bulunduğu gruptan bağımsız bir geleceği yoktur. Onun hayatına anlam katan grubun idealleridir.
Siyasal iktidarın veya muhalefetin her tutumunu eleştirmek veya desteklemek sorunlu bir bakış açısıdır. Parti, grup ve örgütlerin insan ürünü olduğunu ve eleştiriden uzak olmadığını, bu nedenle mutlaklaştırılmasının sorunlu olduğunu kabul etmek gerekir. Koşulsuz iktidar destekçiliği veya karşıtlığı insanda düşünce tutarlılığı da bırakmıyor. Bunun yerine ilkler üzerinde durmak ve o ilklere uygun davranışları onaylamak gerekir. Sağlıklı ve verimli eleştiri ancak grup aidiyetini ve narsizmini aşmış kimselerin başarabileceği bir şeydir.
Fanatik militan, dünü ve bugünü reddeden, kendini gelecekte var olacağına inandığı ütopyanın içine hapseder. Bu anlamda o hem tarihten hem de güncelden kopmuştur. Öfkesi, tarihten ve güncelden kopmanın yarattığı yalnızlıktan, içinde yaşadığı dünyanın kötülüğünü kabul etmemekten kaynaklanır. Bu durum onu sürekli yaşamak zorunda olduğu, ideal ve realite arasındaki uyumsuzluğun doğurduğu bir gerginliğin eşiğine sürükler.
Militan ruhlu insanlar, sahip oldukları mutlakçı ideoloji dolayısıyla, olayları değerlendirirken tarafsız olamazlar. Çünkü sürekli bir tarafı korumanın, karşı tarafı eleştirmenin hesaplarını yaparlar. Bundan dolayı seçmeci ve indirgemecidirler.
Terörü bir politik argüman olarak kullanan örgütlerin seçmeci ve indirgemeci bir zihin dünyasına sahip oldukları açıktır. Terör örgütleri karşısında istisnasız reddedici bir noktada durmak gerekir. PKK, FETÖ, IŞİD, DHKP- C veya Sedat Peker’in temsil ettiği ülkücü mafya ve mafyanın her türü reddetmek gerekir. Terör örgütlerinden birini eleştiri dışında tutup diğerlerine eleştiri yapmak, seçmeci bir yöntem olduğundan tutarlı ve ahlaki değildir. Bu yüzden PKK ve YPG gibi terör örgütlerini destekleyip sadece Sedat Peker’i ve temsil ettiği zihniyet eleştirmek ahlaki ve tutarlı bir eleştiri değildir. Bunun gibi sadece PKK veya FETÖ’yü eleştirip Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker’in içinde bulunduğu mafyaya sahip çıkmak aynı çelişkinin ürünüdür. Ne yazık ki, her kesimde, bazı terör örgütlerini destekleyip, diğerlerinin eylemlerine sessiz kalmak ve onaylamak gibi bir tutarsızlık var. Sadece karşı tarafı eleştirerek aklama gayreti aslında terörü desteklemekle eşdeğer bir tutumdur. Bu ikircikli tutum, bir kesimin ülkücü mafya veya bebek katili PKK dediğini diğeri, vatansever veya Kürdistan’ı kuracak gerilla olarak görüyor (“Vur gerilla vur, Kürdistan’ı kur” veya “onlar vatansever milliyetçi çocuklardır”) ve kutsuyor. Aslında bu iki militan kesimin ahlaki olarak farkı yok.
Kuşku yok ki, ideolojisi ne olursa olsun fanatik militanın tutarlı olmak gibi bir sorunu yoktur. Onu var eden duygu, her koşul altında parçası olduğu grubu savunmak ve onun idealleri doğrultusunda mücadele etmektir.
Toplumsal barışın önünde en büyük engel fanatik militanlardır. Fanatik militanın kültürel kimliği, ideolojisi, etnik aidiyeti, dini ve mezhebi ne olursa olsun, ötekine karşı davranışı dışlayıcıdır. Onu demokratik bir siyasetin, insan hakları ve özgürlüklerin, hukuk devletinin dışına atan da bu anlayışıdır.