03.06.2024
“İç ve dış düşman söylemi” ‘Orhun Abideleri’nden bu yana siyasal iktidarlar tarafından olayları açıklamak meşrulaştırmak için kullanılan oldukça işlevsel bir söylemdir. Kuşkusuz her devletin, çeşitli düzeyde, iç ve dış düşmanları olabilir. Bu durumu dengeleyecek olan hukuk ve adalettir. Türkiye siyaset tarihinde bu söylem genellikle, temel hak ve özgürlükleri sınırlandırmak ve muhalefeti etkisizleştirmek üzere sıklıkla başvurulan bir söylem olarak her dönemde karşımıza çıkmaktadır.
Orhun Abideleri’nde dış düşmanlar Çin ve diğer Türk beylikleridir. Çin ve Türk beylikleri dış düşman, onların içerideki uzantıları ise iç düşmandır. Öyle görülüyor ki, iç ve dış düşman söylemi Türkiye siyasal mirasının değişmeyen kadim söylemlerinden biridir.
İç ve dış düşman söylemi, Emeviler, Selçuklular, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti’nde süreklilik gösterir. Söylemin içeriği değişmesine karşın, çerçevesi değişmez. Bu durumda güvenlik en önemli değer olarak öne çıkar.
İç ve dış düşman söylemi içeride düzeni ve güvenliği sağlamak amacına yöneliktir. Ancak düzenin sağlayıcı araçları hukuk ve adalet değil, merkeziyetçilik, otoriterlik ve güçtür.
İç ve dış düşman söyleminin etkin olduğu yerde devlet içindeki kuvvet kullanan güç merkezleri öne çıkar. Bu durum Türkiye tarihinde ordunun neden merkezi bir güç olduğunu da açıklayıcıdır. Türkiye siyasetinde eleştiri konusu olan askeri darbelerin meşruiyet gerekçesi de genellikle devlet otoritesinin kaybolması, anarşi ve terörün artması ve sivil siyasetin buna bir çözüm üretememesidir.
Bir devletin hukuk ve Adalet devleti olması için gereken ilk özellik, karşılaştığı sorunları hukuk içinde çözme iradesidir. Hukuk dışına çıkma eğilimi ( devlet bazen rutin dışına çıkar söylemi), sorunları hukuk içinde değil dışında çözme iradesinin meşruiyetini ortaya koyar. Hukukun bu kadar ihmal edilebilir görülmesi gerçekten önemli bir sorundur.
Hukuk düşüncesi sınırları belirleme ile ilgilidir. Sınırların belirsizliği kabul edilemez. Sınırları belirleyen araçlar ahlak ve bu hukuk normlarıdır. Hukuk normlarının işlevsiz kaldığı yerlerde sınırsızlık, biçimsizlik, düzensizlik ve kaos hakimdir. Sınırları belirlemek ve biçimlendirmek meşruiyetin sınırlarını çizer.
Devletin hukuk dışına çıkabileceğinin meşru görülmesi, bireyin hayatını tehlikeye düşürür. Çünkü bu eylemin kime karşı ne zaman hangi araçlarla yapılacağının sınırları belirsizdir. Bu belirsizliğin normalleşmesi devleti hukukun üstüne çıkardığı gibi, hukukun araçsallaştırılmasına neden olur.
İç düşman teriminin sınırlarının belirsiz olduğu açıktır. İktidar sahiplerinin bu kavramın sınırlarını açık bir şekilde belirlemesi bir tercihtir. Bu tercih iktidar sahiplerinin hareket alanını genişletir ve hukuksuzluğun önünü açar. Açıktır ki, iç düşman hukuktan çok siyasal bir anlamı içerir. Cumhuriyetin başından beri irtica, komünizm, Türkçülük, Kürtçülük başta olmak üzere değişik ideolojik düşünceler iç düşman olarak nitelendiriliyor. İç düşman kavramının bu kadar değişken olması hiç kuşku yok ki, siyasal iktidarın duruşu ile ilgilidir.
Sınırsızlık, biçimsizliktir, düzensizliktir, kargaşadır, kaostur. Siyaset biliminde bu durumun karşılığı hukuksuzluktur. Hukuk sınırları belirlemektir. İslam düşüncesinde hududullah bu durumu belirler. Otoriter devletlerin en büyük özelliği, devletin güç kullanması anlamında, sınırların belirsizliğidir. Otoriter devletlerde sınırların belirsizliği keyfiliğe, hukuk dışılığa, hukuksuzluğa yol açar. Bu durumda birey oldukça zayıf ve savunmasızdır. Zayıf ve savunmasız bireyler, kendini koruyacak güvencelerden yoksun oldukları için, genellikle gerçek fikirlerini söylemezler. Gerçek fikirlerini ifade edemeyen toplumsal yapılar, ikiyüzlü kimlikler üretir.
Hukuki anlamda sınırsızlık, vahşete, kötülüğe, barbarlığa kapı açar. Öte yandan kötü sinir sınırsızlıktan iyidir. Bundan dolayı entelektüellerin en önemli önceliği hukuk devleti ideali olmalıdır. Bu noktada en önemli sorun sınırları hangi ilkeler belirleyecektir sorunudur. Müslüman alimlerin en önemli sorumluluğu, inançlarının temel ilkelerinden yola çıkarak alternatif bir toplumsal düzen anlayışı oluşturma idealidir.