Zeynep Kılıç Yazdı: Kimi Yer Kimi Bakar Kıyamet Ondan Kopar

12.06.2023

Bir twiter mesajı seçimleri şöyle özetliyordu: tehdit ve fitne algısına karşı güvenlik ve istikrar beklentili Eşari-Gazali-tasavvuf çizgisindeki Sünni siyasal akıl; liyakat, adalet ve özgürlük merkezli Ebu Hanife- Maturidi-Mutezili aklı yendi diye.

Mülakat, liyakat, ehliyet, hakikat bugünün meselelerinden değildir. İslam tarihi boyunca halifelerden sultanlara kadar en alisinden tabiri yerinde ise en adisine (Arap lügatinde sıradan alt) yani en alt mertebesine kadar bu böyle süregelmiştir, süregidecektir.  Kavganın ve kargaşanın en büyüğü de bundan sebep olsa gerek.  Hilafet pastası nasıl paylaşılmamışsa saltanat pastası da paylaşılmamış sonrasında mı yapay demokrasiler ve onların gökten habersiz adalet ve vesayetleri bir o şekilde süregelmiştir. Bizi ilgilendiren İslam tarihidir ki bu tarz olayların ilk kıvılcımları meleklerin bile haya ettiği halim, selim mizacıyla tanınan Hz. Osman zamanında almış başını götürmüş Peygamberi tabirle yalnız gezen yalnız ölen yalnız haşr olacak olan Eba Zerrin uyarıları, Hz. Hasan Hz. Hüseyn’in Hz. Osman’ı korumaları nafile kalmış, aralarında Muhammed bin Ebubekrin de olduğu Mısırdan gelen isyancıların öfkelerini engellememesi ve o meşhur şehadet Kur’an-ı Kerim üzerine halife kanı akarak vuku bulmuştur. Bu mücadele hak-batıl, hak-hukuk mücadelesine, cehdine dönmüş ve Hz. Ali, Hz. Muaviye arsında vuku bulunan savaşlar Kuranın siyasete alet edilip mızrakların ucuna takılıp savaşkesen olarak bayrak yapılmasına kadar tuhaf olaylar vuku bulmuştur. Hz. Hüseynin Yezide başkaldırması Hz. Hüseynin Kerbelay’a yürüyüşü Peygamber ehlibeytinin İbni Ziyad tarafından ablukaya alınışı peygamberin ehlinin soykırımına varış ve Hz. Hüseynin şehadetine kadar tüm olaylar bu minvalde cereyan etmiştir. Emevilerden Abbasilere, Memluklerden, Osmanlılara kadar bu çekişme şekilden şekle girerek var olmuştur. Osmanlılarda taht kavgaları kardeş katli bir nebze bundan sebep olabilmiştir.  

Bir gün eski milli eğitim bakanlarından saygın bir hocanın yönetim ve organizasyon dersinde bir arkadaş kendi sunumunda Osmanlın devlet ahlakından övgüyle bahsederken devlet insan için vardır anlamında bir söz sarf etti. Aklıma şu soru işareti dank etti madem Osmanlıda devlet insan için yaşardı neden kardeş katli oluyordu. Eleştiri kabiliyetimiz için sunumlarda sual sormak adettendi. Sunum yapan arkadaş ama bu devletin bakası için gerekliydi diye savunmaya geçti ancak ben tasfiyede kısmen hayat var ise de İslam diyor ki öldürmeyeceksin yaşatacaksın diye ısrar edince modertorvari bir şekilde aklıselim hocamız evet Osmanlıda böyle bir uygulama vardı ama İslam’da buna yer yok babında tezimi teyit etti.

Burası dünya olunca heyecanı da hezeyanı da bol keseden olur. Ne mutlu nasipli olabilene. Eğer bir bez parçası gibi defolu değilsen işin kolaydır. Yo ismin kötüye çıkmaya dursun hadi bakalım kurtul kurtulabilene aşk olsun. Bizim burada ucuzdan yaftalamak en kolay iştir.  Kiminin perspektifinde makarnacı, kimine göre çorbacı, kimine göre paçacı velhasıl kelam ömür alır başını gider ve sen de duvara toslarsın.

Akademide bile olsan bir kalemle silinebilirsin hakkını ararsın en tepeye çıkarsın. Agam, paşam bahtına düştüm etmeyin eylemeyin dersin. Mağduriyet hakkını kullanır bari burada bana bir iş aş dersin, ha altıncı kattan zemin kata aşağıya in kütüphanede getir götür yapabilirsin derler. Aşağıda tozu alınacak raflara gömerler. Gömerler ama tohum, tohum, çiçek, çiçek feylesof olur açarsın. Başından savmak için ikinci adama havale ederler seni. İkinci adam tebessümle bak hemşerim bir adam eğer senin işini çözemiyorsa bil ki seni ikinci adama havale ederler işte ben de o elinden hiç bir şey gelemeyen birin ikincisiyim der ve seni postalar.

Gel zaman git zaman imtihan bu ya ikinci adam akademide birinciliğe terfi eder. Bu sefer gene kapına düşersin ve hikâye bu ya yapacak bir şey yok bu düzen böyle gelmiş böyle gider. Ömür koğuşta geçer gibi koridorlarda geçer ve sen halen bir dayının derdinde olursun.

Bürokratlara rastlarsın efendim dayımın değil öz dayımın selamı vardı dersin bizimki abdest almış korumalar eşliğinde saatinin kayışını bağlıyor ha alaykümselam aleykümselam. Bilirsiniz âdettendir nezaketen odasına alır hadi bismillah eline alırsın bir paket çikolata kim bilir o çikolata sana nerden, kimden gelmiş, kıymamış, yememiş, etmemişsin adamın gözüne girmek için paketleyip önüne koymuşsun. Meğerki bir paket çikolatanın hatırı içerden çıkana kadarmış. Şimdi düşünüyorum bence adam doğrusunu yapmış her çikolata getirene dayılık yapsa ortalık ayıdan geçilmez olur ama maalesef ki benim gibi garibanlar da bunu keyfinden yapmıyor mevcut düzen buna zorluyor. Bunları yazarken ıhı hı hııı kendime gülüyorum bağışlayın şaka değil bunlar ama çok trajikomik.

Yurtdışından gelen Arap bir gazeteciyi dinliyorum bence diyor Süleyman Bey gibi pkk’yi paramparça yapan birisi eğitim bakanlığına getirilmeliydi. Bir beş yıl sonra genç seçmenleri tiktok sosyal medya vs gibi yerlerden yönlendirilen gençleri manevi olarak eğitseydi daha iyi olurdu diye. Evet adam medya konusunda haklı ancak eğitimi Süleyman beye yüklemek eğitimi Mhp’ye Hüdapar’a ya da Hdp’ye vermek gibi bir şey olur galiba. Eğitimli zihniyetin yolu başka güvenlikçi zihniyetin yolu başkadır.

Acaba analizi yapan meslektaşımız okulları kandil dağıyla mı karıştırdı. Abi Merve Gülcemal gibileri dururken eğitimi niye Süleyman beye kitliyon ya. Ha es geçmeyim aslında mevcut eğitim bakanımız da Hacı Bektaş-ı Velinin ruhunu Ahmed-i Haninin sevgi dilini eğitime aşılasa bence iyi şeyler çıkabilir. Bu da büyük bir misyon ve vizyon işi olsa gerek.

Yeni kabine ise birçok kişi tarafından Hakan Fidandan, Cevdet Yılmaza, Mehmet Şimşeğe kadar doğulu ve Kürt asılı olmalarıyla konu olmuş. Güzel de olmuş ancak Kürtlere karşı ikinci sınıf muamelesi yapıldığını savunanlara kapak olarak ahan da alın size kabinenin yarısı Kürt var mı diyeceğiniz diye bir eda ile çıkışmaktalar. Hakan Fidan’ın akrabası Rudaw TV’ye konuk oluyor Hakan Fidanın kökü Muş’tan hesana aşiretine mensup olduğunu söylüyor. Fidan Kürtçe biliyor mu bilmiyor mu sorusuna akrabası bağışlayın benim de Kürtçem zayıf ama Hakan Fidan’ın tam olarak Kürtçe konuşup konuşmadığını bilmiyorum diye itirafta bulunuyor. Cevdet yılmaz hakeza, Mehmet Şimşeğe gelince o da zamanında Batmanının tenha herhangi bir köyünde gariban büyümüş keçi koyun otlatmış ve bugün nerde ise ikinci bir Kemal Dervişi diye bütün herkesin gözlerindeki umut ışığı üzerine çakmış ve dolar 23’ü bulmuş. Allah rahmet eylesin Kemal Derviş erken vefat etti. Bakalım bizim bakan Şimşek ne kadar bizi yaşatacak tabiki zamanın payını yabana atmamak gerek.

Tarafsız olma şartıyla Numan Kurtulmuş ise yeni meclise başkan seçildi. Öyle bir hayıflandım ki keşke ben de meclis başkanı olsaydım da gazeteci olmasaydım sürekli kovulmaktan kovalanmaktan yoruluyor insan be ya dedim.

Taraflı da olsak tarafsız da olsak bizim gibilerini yandaş ya da fondaş diye tabir ederler. Sivrilse dilin Silivri soğuktur diye tepende Demokles’in kılıncı. Silivri serinse cehennem ateşten gömlektir. Ebu Hanife bunun en güzel örneği değil miydi? Rabbim istikametten ayırmasın kullara kul değil kendine laik kullardan eylesin dünya hayatı bu, gerisi hep teferruat. Yarın öbür gün ruz-i mahşerde mühürlü ağzımız, dönemeyen dilimiz değil, suya düşen suretlerimiz hiç değil; elimiz, ayağımız ve de en önemlisi arşa çıkan niyet ve amellerimiz, imanımız konuşacak hidayete tabi olanlara felah bulup kurtuluşa erenlere ise selam olsun…

Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir.

Zeynep Kılıç’ın Tüm Yazıları

Önerilen Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.