Zeynep Kılıç Yazdı: No .1/ Hiç Işık Yok

07.11.2022

Büyüklerden duymuştum kendi eski yoğun kırsal çalışma hayatlarından bahsederlerken. Biz güneş doğmadan önce bostandan topladıklarımız acurla hurcumuzu doldurur, gider Karmanda satar geri dönerdik de daha güneş doğmazdı. Nasıl yani bildiğimiz Karman mı sorduğumuzda aynen bildiğimiz yani şimdilik konumuyla Suriye sınırları içerisinde kalan, bir yer şimdiki konumu her neyse artık.

Herhalde o zamanlar daha sykes picot’un coğrafyamızı jilet gibi çentik, çentik bölmesi tam da yerine oturmamıştı. Hele Balfouru hiç deklare etmeyelim o başka bir fiyasko. Malum orta doğu coğrafyası hep sınırlılarla parsel, parsel. Bakıyorsun Doğu Türkistanlılar Afganlılara, Afganlılar İranlılarla, İranlılar Azerilerle, Azeriler Türkiyelilerle Türkiyeliler Suriyelilerle, Suriyeliler ıraklarla geçişken ama ortadan bıçakla bölünmüş zor bir coğrafyanın sakinleridirler. Ve hepimiz Ortadoğu’yuz. Asıl gerçek ise diyanet işleri eski başkanının Sezai Karakoçla şu hayret verici diyalogundandır.

Dedim ki efendim bu sene sizi hacca götürsek hiç düşünmeden hac bana farz değil dedi. Olsun efendim nafile olsun dedim, farzlar varken nafile yapılmaz dedi. Farz derken dedim. İslam ümmetini birleştirmek dedi. İttihadı İslam kurmak dedi. Onu yapalım ondan sonra gidelim. Ben biraz daha ısrarcı oldum bu sefer dedi ki bizim topraklara pasaportla gitmeyi düşünmem. E ahirete de mazeret olarak bunu ifade ederim. Şimdikiler yakınırlar ya, ortada seçilecek adam yok adam yok diye, adam vardı da ne oldu sanki?

Yıllar evvel İranlı Kürt asıllı bir ahbaptan sizin orda en çok ne ile iştigaller diye sorduğumuzda şöyle cevap almıştık. Bizim orda son zamanlarda millet beyaz tozla (eroin) çok iştigal ederler. Bakıyorsun bugün fakir per perişan ama yarın yapmış bir sehtıman, apartman. Peki devlet bu işe ne diyor diye sorarken, devlet yakalıyor üç defaya kadar mühlet veriyor üçüncü defasında ise idam ediyor. Ama adamlar gene yapıyor gene yapıyor. Kürtlerin İran’da infazı siyasi sebeplerden olabildiği gibi bu sebeple de idamların gerçekleştiğini de duymuştum.

Hatırlıyorum bir gün kadının biri köye gelmişti kadın ağzını puşi ile kapatmış hurcnu omuzuna atmış köy köy gezerek Iraktan kaçan peşmergeyim diye duygu sömürüsü yapıyordu.  Biz sorduk nasıl kaçtınız Saddam’dan. Kadın meğer çingeneymiş fazladan kap kaçak erzak almak için bizi işletiyordu. Kadın gözünü yere dikerek inleye inleye ağlamaklı yapmacık bir halde vala bişi bilmiyorum bildiğim tek şey teqi patlama, revi kaçış, küşti ölümdü.

Bunun gibi bazen Suriye sınırından geçenlere nasıl geldiniz sorduğumuzda geldiğimiz gün o kadar sis vardı ki teller üzerine keçeden kilim sererekten geçtik geldik diyenler vardır. Meğerki bazı çevre köylerden bildiğimiz bunun muayyen servis saatleri varmış. Ha devlet tüm kaçakçıların önüne duvar örüyor bu sefer altından tünel kazıyarak içerden çıkıyorlar. Demek istediğim bizim coğrafyalar çukur dizisini oynuyor. Fonda ise Melek Mosso’nun hiç ışık yok farkındayım müziği. Çok affedersiniz çoğunlukla çalgının (hippi dil) dilindendir içlerinde herb.kolog geçip edep yahu dedirtseler bile bir şeyler anlatmaya da az çok çalışırlar. Parça karanlık ekranla 100 milyon beğeni yapmış. Demek ki anarşiklik ruhumuzda var. Muhalefet daha başörtüsüne yasal, anayasal güvence ararken sanatçı başörtülü annesini sahneye taşımış düet yapmış bile.

İçine düşmüş karanlıkların

Bu serseri mayın

Beni bu gün ayık.. Kalk da lügati eleştirenlere hak verme ayık ne ya insanlar ritme uygun kelime bulamıyor.

Arıyorum ama artık kayıp

Bu okyanustayım

Benim batan kayık

Asıl mevzu Hükümet kadının Melek Mosso’nun konserini basıp en sevdiği şarkısı yıllar affetmez şarkısına eşlik etmesidir. Yıllar afetmiş valla, hala statükoya sesleniyor. Süfli olmayan şeyler nelerdir biliyor musunuz, sayıyorsun da sayıyorsun, mesela şöyle, mesela böyle. Hele de lüks arabalar içinde pudra şekeri koklamak hiç süfli değil tam tersine müthiş asil bir heves diye çıkışırken dahiliye nazırlığı dönemlerini unutuveriyorsun. Adam sormaz mı külüstür Toroslarda işlenen faili meçhuller nasıl bir hevesse bu da aynı heves diye.  O da ayarı bir parantez. Bu parantezlerin hepsinin ucunda bir şekilde hadi karanlık, derin demiyim, ben biraz irtica takılıyım eski dillen emik devletin (karanlık güçlerin) payı yadsınmaz elbette.

Şimdi mesela en basitinden benim gibi saf birisi kalkıp ben kendi ülkem için Kürt meselesi ya da buna benzer bir mesele için çalışırım dese hemen tasfiye ediliyor. Bunun örnekleri yakın tarihimizde çok yaşandı. Niye çünkü bundan nemalanmak isteyen uyuşturucu baronlarının kolluk kuvvetleri yani teröristler (dili, dini, meşrebi, fark etmez) çöker, terör çökerse ticaret çöker, kara para çöker, keşke herkesin derdi küfristan değil de gülistan olsa da dünya da gerçekten güllük gülistanlık olsa. Kardeşlik şarkıları okunsa… diye iç geçirene kadar birileri Mardin’de çoktan kandile kardeşlerim diye sesleniyordu. Şaşırdık mı heç.

Ama işte maalesef başka birileri kaş yapıyım derken göz çıkartıyor. Yanlış ithamlarla yanlış adreslerle bir yere varılmaz. Sen gençleri düşünüyorsan aile yapısını da düşüneceksin sapkın ilişkileri savunanları hangi kefeye koyacağını da düşüneceksin. Ha sapkın ilişkileri destekleyenlere yeşil ışık yakmak ha uyuşturucuya ışık yakmak ikisi de ailenin temelini dinamitleyen şeyler, arada ne farkı var ki.

Fakat burada şunu da belirtmek gerekir bizim kolluk küvetlerimiz canına malına yarına ağyarına da mal olsa bu uğurda gencecik hayatlardan geçerek bu işin peşini bırakmıyor zati.

Ancak bu mücadele devam ederken karanlık güçlerle iş birliği yapan hainlerin de vebali ve günahı el betteki yadsınamaz. Birçok faili meçhul işlerde rol oynadıkları gibi cennet vatanımızı kötülükler için her zaman transit yol olarak zorlamaya devam ededurdukları da ayrı bir gerçek.

Hadi gene iyiyiz bizim liderler fazla enerjik kavga edebiliyor, tartışıyor, barışıyorlar. En azından bizimkiler Joe Biden gibi oğlum ırakta öldürüldü demiyorlar. Doğmadan önce ölülerle konuşuyorum demiyorlar. Nedir bu süper gücün bu liderlerden çektiği adam bildiğin Ben Robot. Sağa dön, sola dön.

Huyumuzdandır biz gene katilimize âşıkken galiba katillerimiz de bize aşık. Geçen günlerde İmran Han’a yapılan suikast saldırısı ile Pakistan’da neredeyse ikinci bir Benazir Butto vakası yaşanacaktı. Fransa ulusal meclisinde siyahi Milletvekili Carlos Martens Bilongo, Norveç bayraklı ‘‘Ocean Viking’’ gemisinin kurtardığı ve 11 gündür Akdeniz’de mahsur kalan 234 kişinin durumuna dikkati çektiği sırada, RN milletvekilli Gregoire de Fournas’ın ‘‘Afrika’ya geri dön’’ tepkisi seslerin yükselmesine ve oturuma 5 dakika ara verilmesine sebep oldu. Galiba haftanın en iyi olayı dünyaca ünlü Fransız model Marine el Himer’in Müslüman olmasıdır. Hele Davut Güloğlu’nun kemençe eşliğinde yeniden refah partisinde hep beraber birlikte biz, biz, biz iktidar olacağız şarkısına horon tepmemek elde değil. Hadin kalın sağlıcakla…

Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Farklı Bakış’ın bakış açısını yansıtmayabilir.

Zeynep Kılıç’ın Tüm Yazıları

Önerilen Yazılar

Bir yorum: “Zeynep Kılıç Yazdı: No .1/ Hiç Işık Yok

  1. Zeynep Hanım Arafat’ta bir manifesto çekersiniz teklifine Arafat vakfeye durulacak yerdir manifesto yeri değil diyen yeri neden atladınız. Bu diyalogun bu bölümü çok hoşuma gitmişti.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.