Faysal Mahmutoğlu: Güneş Batıdan Doğuyor

10.10.2025

Faysal Mahmutoğlu, h24hbr.com’da “Güneş Batıdan Doğuyor” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıyı aşağıya alıntılıyoruz.

Gazze’de iki yıldır süren insanlık dramı, insanlığın vicdan terazisini derinden yaralamaktadır.
Çoğu çocuk ve kadın 66 bin insan katledildi, yüzbinlerce insan yaralandı, milyonlar evsiz bırakıldı, açlığa mahkum edildi. Hastane, cami, kilise ve okul ayırımı yapılmadan her tarafı harabeye çevrildi. Onlarca atom bombası büyüklüğünde bomba atıldı Gazze’ye. Enkaz altında sayılmayanlarla beraber ölenlerin açıklanandan çok daha fazla olduğu biliniyor.
Çocuk, genç, yaşlı demeden on binlerce insanın hunharca katledilişi karşısında uygar dünya yönetimlerinin sessizliği, siyasi hesapların, ticari çıkarların insani değerlerin önüne geçtiğini göstermektedir.
Özellikle İslam dünyasının sessizliğinde yönetimlerin otoriter ve baskıcı politikalarının payı büyüktür.

Bagajları kirli yöneticiler ABD’ye rağmen inisiyatif alamazlar. Hele meşruiyetini ve varlıklarını batıya borçlu olanlar İsrail’e karşı net tavır takınmaları beklenmez.
Ülkelerin bu sessizliği karşısında, başta batı toplumu olmak üzere dünyanın dört bir yanında milyonların sokaklardaki haykırışları vicdanın tükenmediğini gösteriyor.
İslam dünyasının zulüm karşısındaki suskunluğuna karşın Londra, Paris, Barselona, Roma, Milano, Torino, Napoli gibi şehirlerde Gazze için milyonlarca insanın yürümesi vicdanın her türlü aidiyetten çok daha yüce bir meziyet olduğunu ortaya koyuyor.
Hiç şüphesiz bu katliama karşı küresel çaptaki en önemli direniş Gazze’de uygulanan yasa dışı ablukayı delmek ve açlıktan ölen insanlara insani yardım ulaştırmak amacıyla İspanya’nın Barselona kentinde yola çıkan, 44 ülkede 500’e yakın aktivistin 47 tekneyle Sumud Filosu’nun Gazze ablukasını delme girişimiydi. Sumud Filosu’nu içinde Türkiye’den üç milletvekilinin de bulunduğu Özgürlük Filosu takip etti.
İnsanlık vicdanını ayağa kaldıran Filodaki Aktivistlerin üçte biri Müslüman ülkelerden idi. İnsanlığın yüz akı bu filo, her ulustan, her meşrepten iyi insanlar topluluğuydu. Din, dil, ırk, renk farkını aşan erdemliler topluluğuydu. Bu iyi insanlar topluluğu devletlerden daha cesur davrandılar, devletlerin yapamadığını yaptılar.
Gazze’ye ulaşmasalar bile mazlum Gazze halkına bu dünyada kendilerini düşünen insanların varlığı hissettirmiş olmaları bile takdire şayan bir eylem. Bu tekneler salt insani yardım taşımıyordu, adalet, merhamet ve sevgi taşıyordu. Sessiz çoğunluğun sesiydi. Tekneler, vicdan ve merhametin her türlü aidiyetin üstünde bir değer olduğunu gösterdi. Sessiz kalan dünyanın vicdanıyla yüzleşmesini sağladı.
İsrail gibi hukuk tanımaz bir ülkeye karşı Akdeniz’in dalgalı sularına açılmak destansı bir kahramanlıktır. Canımız Gazze’li kardeşlerimizin canından daha aziz değildir mesajını verdiler.
Sumud ve Özgürlük Filosu’nda yola çıkanlar ellerinde canlarından başka bir şey yoktu, onu ortaya koyarak gittiler. İnsanlığın vicdanın temsil ettiler.
İspanya’dan yola çıkan Sumud Filosu’na Yunanistan, İtalya ve Tunus’tan da katılım gerçekleşti. Türkiye çok yakın olmasına rağmen tekneler kalkmadı veya kaldırılmadı.
Tunus’ta bir solcu sendika ile Komünist partinin aktivistlere ev sahibi yaptığını not etmek gerekir.
İsrail donanması uluslararası sularda iki Filoya haydutça saldırarak aktivistleri gözaltına alıp İsrail’e kaçırdı.
Bu saldırı dünya halklarını ayağa kaldırdı. Dünyanın her yerinde halklar büyük protesto mitingleri düzenleyerek bu korsanca eyleme karşı çıktılar. İsrail devletinin zulüm üzerine inşa edildiğini bütün dünyaya teşhir ettiler. ABD, Almanya ve Japonya hükümetleri dışında bütün dünya bu vahşi eylemi kınadı.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in öncülüğünde İsrail’e yönelik silah ambargosunun İspanya Parlamentosunca yasalaşması, insanlık vicdanı adına tarihi bir adımdır.

İtalya’da sendikaların bir gün süreyle ikinci genel greve gitmesi insanlık tarihine altın harflerle yazılacak. İtalya’da tren seferleri engellendi, otoyollar ve limanlar kapatıldı, kamu kurumları çalışamaz hale getirildi. Üniversite ve lise öğrencileri dersleri boykot etti. Bütün bu onurlu eylemleri İtalya solu domine etti. Türkiye’de ise solun seyirci kalması şaşılacak şey.
İslam dünyası ise sessiz kalmanın utancını yaşadı. Türkiye eylemi “vahşilikle” suçlasa da İsrail’le ticareti kesmek ve Azeri petrolünün akışını durdurmak noktasında somut bir adım atmadığı gibi bir kararnameyle 18 İran kuruluşunun ve 20 İranlının mal varlıklarını dondurarak safını netleştirdi.
Maalesef İslam ülkeleri arasında Kolombiya’nın gösterdiği tavrına benzer bir tavır sergileyen çıkmadı.
Filistin sorunu aslında bize gerçekten bir İslam dünyasının varlığını sorgulatıyor. Dünya petrol üretiminin yüzde 65’i, doğalgaz üretiminin yüzde 51’i, uranyum ve birçok ekonomik kaynaklar sahip İslam ülkeleri dünya siyasetinde bir varlık gösteremedikleri gibi ortak bir tutum da alamıyorlar. Gazze’ye bir yudum su ulaştıramayacak kadar zillet içinde yaşamaya devam ediyor.
Müslüman ülkeler, İsrail’le diplomatik ilişkilerini tümüyle kesmediler, hava sahalarını kapatmadılar.
Arap ülkeleri İbrahim anlaşmalarını dahi gözden geçirmeyi gündemlerine almadılar.
Katar’ın kalbine yapılan saldırıyı güçlü bir şekilde kınamaya cesaret edemediler.
Kimi yöneticilerin kirli geçmişleri adeta Siyonizm tarafından rehin alınmış durumda.
Halklar yönetimlerden faklı düşünseler bile yönetimlerini değiştirme iradesini gösteremiyorlar.
Yöneticilerin siyasi ikballeri Filistin davasının önüne geçiyor. Kitlelerin gazını alma adına Filistin halkının mağduriyetini yıllardır istismar ediyorlar.
Sumud Filosu’ndan, dostum arkadaşım Bekir Turunç’un gemi tedariki ile ilgili olarak aranmamla haberdar oldum. Kendisi Barselona’ya gideceği günün akşamı birlikteydik. Gemide yaptığı günlük bilgilendirme yayınlarından Filonun durumu ve rotası hakkında bilgi sahibi oluyorduk. İstanbul Havaalanında aktivistleri karşılayanlar arasında idim. Tarihi ana tanıklık yapmak istedim.

Filonun Türkiye’de yola çıkmasına izin vermeyenler veya veremeyenler dönüşleri siyasi ranta çevirmek için her imkanı kullandılar. Başlangıçta eylemi onaylamayanlar hikaye tamamlanınca zaferden çalmak için yarıştılar.
Doğrusu aktivistlerden bir kaçı kameralar karşısında da şov yapmada mahir davrandılar. Deplasmanda maç kazanmış takımın oyuncuları gibi kameralara neşeli, mutlu pozlar verdiler. İsrail’in Gazze’de işlediği soykırım’dan çok, başörtülerini, tuvalette su içmek zorunda bırakıldıklarını ve güneşin altında bekletildiklerini gündeme taşıdılar. Yaşanan dramından çok Türkiye’nin uçak kaldırma gücünü, THY’daki konforlu yolculuğu ve zengin yemek menüsünü öne çıkardılar.

Oysaki Sumud Filosu’nda alıkonulan İsveçli çevre aktivisti Greta Thunberg, sınır dışı edildiği Yunanistan’da yaptığı açıklamada, “İnanın İsrail’in hapishanede yaptığı kötü muamele ve istismarlardan bahsedebilirim ama konu bu değil. Konu İsrail’in Gazze’de devam ettirdiği kasıtlı soykırım” dedi. Ve devamla” uluslararası toplumun ve hükümetlerin İsrail’in işlediği savaş suçlarını engellemek adına en ufak bir adım atmadıklarını, hükümetler yapamayınca halklar devreye girdiğini” söyleyerek Sumud ruhuna yakışan bir tutum sergiledi.
Filodaki aktivistleri gıptayla takip ettim. Allah hepsinden razı olsun.
Gazze’de iki yıldır süren soykırıma sessiz kalmayan hükümetleri ve halkları selamlıyorum.

Önerilen Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir