03.10.2025
7 Ekim sürecinin ikinci yılı arifesinde ABD ve Siyonist İsrail’in öncülüğünde küresel istikbarın iradesi bir avuç Gazzeli mustazafın çelik iradesi karşısında yenilmenin öfkesiyle hız kesmeden saldırganlığını her alanda sürdürüyor.
Son yapılan 80. BM genel kuruluna küresel düzenin helvadan putlarını deşifre edem Gazze soykırımı damgasını vurdu. Başkan Erdoğan’ın fotoğraflarla kesitler sunduğu İsrail’in Gazze soykırımı Siyonist medyanın küresel çapta karartmaya çalıştığı soykırım gerçekliğini bir nemze olsun tüm dünyanın fark etmesine katkı sağladı. İsrail Soykırımının baş faili B. Netanyahu’nun BM genel kuruluna gelmesinin engellenememesi karşısında konuşmanın ülke temsilcilerinin büyük bölümü tarafından protesto edilerek boş sıralar Filistin bayraklarının konulması hafızalara not edildi.
Son BM kurulunda başta Bileşik Krallık ülkeleri olmak üzere iki devletli çözümü kabul edebilmesine yönelik gönüllü bir siyasi dokunuş olarak Filistin’in bağımsız bir devlet olarak kabul edilmesi ve bağımsızlığı tanıyan ülke sayısının 158 çıkması 80. Genel kurulun bir başka tarihi öneme sahip olayına şahitliği beraberinde getirdi.
ABD-İsrail küresel zulüm çarkı her geçen gün meşruiyetini kaybediyor. Trump’ın Erdoğan ile birlikte Gazze soykırımı sürecini değerlendirmek için 8 bölge ülkesi ile yaptığı toplantının temel amacı İsrail’in yeni süreçte Ortadoğu’nun patronu olarak kabul edilmesine ikna etmek olduğu görülüyor.
Trump’ın Türkiye ve bölge ülkeleri ile yaptığı ikili görüşmeler sonrası 21 maddelik sözüm ona bir barış planı oluşturarak soykırımı durdurma çabasının merkezinde HAMAS’ın siyasi ve askeri olarak etkisizleştirilmesi olduğunu görmemek mümkün değil. Buna rağmen HAMAS ilave bazı düzenlemlerle anlaşmaya sıcak baktığı mesajı vermesine rağmen soykırımın faili İsrail lideri, kabul ettiğini dünya basını önünde açıkladığı anlaşmayı bir gün sonra işgali devam ettireceğini söyleyerek bozdu.
Netanyahu’nun Erdoğan ile giriştiği Kudüs polemiği, bağımsız Filistin devleti olmayacak yönündeki pervasız, hukuksuz çıkışları İsrail’in tüm Filistin’i işgal ve ilhak etmek isteğini her ortam ve durumda gündeme getirmesi soykırımı tüm boyutları ile devam ettireceği gerçekliğini ortaya koyuyor. Bu hukuksuz ve açık soykırım gerçekliği karşısında tüm dünya bu yapması gerekenleri yapmıyor, kınama ve seyretmek düzeyinin ötesine bir türlü geçilemiyor.
BM 80. Kurulu Gazze soykırımını durudurmada küresel vicdanı ve iradeyi harekete geçirebilecek son bir umut olması bekleniyordu. Ancak ABD’nin açık ve net destekleri ile bu durum İsrail soykırımının devamına yaradı. Barış planı bu bağlamda İsrail ve ABD zulüm ittifakının kendini temize çıkarma çabası, ibra etme teşebbüsü olarak düşünüldü. Ancak bu kadarına bile İsrail ikna edilemedi. Belki de karşılıklı bir oyunun parçası olarak herkes kendine düşen rolü oynadı. Her ne yapılmak istendiyse de sonuç yine değişmedi ve Gazze soykırımı hiçbir sınır tanımadan gerçekliğini insanlık vicdanını kanatırcasına devam ettirilmesinin önüne geçilemedi.
BM 80. Kurul süresince dünyanın her yerinden soykırımın durdurulması ile ilgili çok daha güçlü protestolar, itirazlar yükselmeye devam ediyor. Bir süredir İspanya, İtalya Tunus’tan katılımlara her dinden, ırk ve etnisiteden, dünya görüşü ve coğrafyalardan sivil katılımcıların bir araya gelerek oluşturdukları 50 civarında gemi ve tekneden oluşan filo Akdeniz sularından Gazze kıyılarına doğru insanlığın vicdanına şahitlik ederek yola çıktı. SUMUD olarak adlandırılan filonun iki ayı aşan eylem sürecinde beş yüz civarında aktivist yer aldı. Türkiye’den de farklı partilerden 6 milletvekili, gazeteci, hukukçu ve insan hakları savunucularının da bu filo BM 80. Genel kurul günlerinde Gazze kıyılarına ulaşmaya az mesafelerin kalmasıyla İsrail’in dronlar üzerinden tacizlerine maruz kalarak engellenmeye başlandı.
İsrail’in filoya müdahale edeceği tehditleri karşısında korkulan oldu ve teknelere müdahale yapılarak eylemciler gözaltına alınmaya başlandı. İspanya ve İtalya’nın vatandaşlarını korumak için filoya eşlik etmesi planlanan savaş gemileri birazda sinsi barış planın ikliminde geri çekilmesi filoyu İsrail’in askeri silahlı müdahalesi karşısında sahipsiz kalmasını beraberinde getirdi.
Filodaki gemi ve tekne sayısının fazla sayıda olması ve SUMUD filosuna, Filistin’e Özgürlük adıyla yeni başka bir filonun katılması İsrail’in müdahalelerine rağmen bazı gemi ve teknelerin Gazze kıyılarına ulaşması ve ablukanın sembolik düzeyde olsa bile kırılmasını beraberinde getirecek. SUMUD tüm insanlık vicdanının umudu olma yolunda dünyanın bir çok yerinde eylemlerle, İsrail ve ABD protesto eylemleri ile destekleniyor. Türkiye, SUMUD dayanışma eylemlerine karşı yine iyi sınav vermedi. Ankara ve diğer illerde bazı SUMUD dayanışma eylemlerine polis müdahalesi ve göz altıların olması dolaylı olarak ABD-İsrail blokuna destek sonucunu doğuracağını ve devam eden soykırım sürecinin faillerini cesaretlendireceğini görmek gerekir.
SUMUD filosu insanlık vicdanının soykırım karşısında ilk kıvılcımını oluşturdu. Bu kıvılcım tüm dünya halklarının sivil itiraz iradesini her zemin ve koşulda artan bir yangına dönüştürerek İsrail ve ABD liderliğindeki küresel İstikbar ve zulüm düzenini kuşatacaktır.
İsrail’in Gazze soykırımı karşısında SUMUD etkisi tüm yerküreyi bir evrensel vicdan, adalet ve özgürlük halesi gibi sararak gürleşecek ve yeni dünyanın planlanan yeni İstikbar düzenine güçlü bir itiraz olarak tarihsel kırılmaya öncülük etmeye devam edecektir.